Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: Bu ülkenin kadınları kıyafetlerine göre ayrımcılığa tabi tutulmasın istiyoruz
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türkiye'de artık bu ülkenin kadınları kıyafetlerine göre, ayrı ayrı muameleye ayrımcılığa tabi tutulmasın istiyoruz. Onun için de diyoruz ki; temel hak ve hürriyetlerin kullanılması için, kamu veya özel kesimden sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasında, hiçbir kadının başı açık veya örtülü olması şartı aranmaz, aranamaz" dedi.
Bakan Bozdağ, bir dizi temaslarda bulunmak üzere Bursa'ya geldi. Bozdağ, ilk olarak 10'uncu Yılında Türk Ticaret Kanunu Çalıştayı'na katıldı. Bozdağ'a, Adalet Bakan Yardımcısı Zekeriya Birkan, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, kentte görevli hakim ve savcılar eşlik etti.
'ÇANAKKALE'DE 52 YILDIR SÜREN DAVA GÖRDÜM'
Konuşmasında uzun yargılama sürelerine dikkat çeken Bozdağ, özel bir çalışma yapacaklarını belirterek, şunları söyledi:
"50-60 sene bir davanın sürdüğü Türkiye olmaktan ülkemizi çıkaracağız. Bununla ilgili bakanlığımızın bazı hazırlıkları olduğunu ve önümüzdeki zaman içerisinde bu hazırlıkları somuta dönüştürerek, dededen, dedenin babasından, onun dedesinden kalan davaların tamamını kısa bir süre sonra Türkiye'nin gündeminden çıkaracak adımlar atacağımızı buradan ifade etmek isterim. Hızlandırarak, hızlı yaparak değil; zaten 50 yıldır dava devam ediyor. Bunun hızlandırılması diye bir şey olabilir mi? Bu bizim ülkemiz için de yargımız için de hukuk devletimiz için de büyük bir ayıptır. Bu ayıptan Adalet Bakanı olarak hicap duyduğumu ifade etmek isterim. Hepimizin burada kusuru var. Onun için vatandaşlarımızın hak arayışı konusunda açtıkları davaların veya yaptıkları şikayetlerin makul süre içerisinde sonuçlandırılması; yargıya güveni de yükseltecek önemli adımlardan bir tanesidir. Gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçireceğimizi ifade etmek isterim. Çanakkale'de 52 yıldır süren bir dava gördüm."
'HUKUKİ YARDIM SİSTEMİMİZİ GÖZDEN GEÇİRECEĞİZ'
Türkiye'nin hukuk devleti vasfını güçlendirecek başka adımları da atılacağını belirten Bozdağ, "Özellikle vatandaşlarımızın yargılama süreçlerinde hak mahrumiyetine uğramamaları, kendilerini daha iyi savunabilmeleri, daha güçlü bir şekilde hak ve hukukun peşinden koşabilmeleri için; hukuki yardım sistemimizi sil baştan gözden geçireceğiz. İnşallah 'Türkiye Yüzyılı' dediğimiz Cumhuriyeti'mizin 2'nci yüzyılında; bu anlamda darda, zorda ve ihtiyacı olan her vatandaşımızın yanında hukuk devletinin gereği olarak yardıma koşan bir Türkiye olacaktır. Hukuki yardım konusunda, hukuk devletinin gereğini en üst düzeyde hayata geçireceğiz. Öte yandan CMK, uzlaştırma dahil bütün hepsini içine alan kapsamlı bir reform getiriyor. Vatandaşlarımızın hak mahrumiyetine uğramamaları, haklarını etkin ve doğru bir biçimde müdafa edebilmeleri için hukuki yardımın kapsamını genişletiyoruz. Yeni dönemde önemli adımlar atacağımızı ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
'ANAYASAL TEMİNAT ALTINA ALALIM'
Başörtüsü ile ilgili Anayasa değişikliği hakkında da konuşan Bozdağ, "Anayasa'mızın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Cumhur İttifakı olarak bizim yaptığımız bir hazırlık var. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, bir kanun teklifi verdi. 'Gelin bu kanunu görüşelim ve meseleyi çözelim' dedi. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da buna karşılık olarak, 'Gelin bunu Türkiye'nin gündemine bir daha gelmeyecek şekilde Anayasal güvenceye kavuşturarak çözelim' dedi. Zira kanun değişikliği basit çoğunlukla yapılabilir. Bugün bir çoğunluğunuz var; değiştirdiniz, yarın başka bir çoğunluk geldi, o da değiştirebilir. Bugün hürriyet veren demokratik bir irade var. Yarın yasakçı bir irade gelir, o başka bir şey koyabilir. Ama Anayasa'yı 400 oyla ya da 360'ın üzerinde halkın iradesiyle değiştirmek; öyle kolay bir iş değil. Bu çoğunluğu bulmak, öyle kolay bir husus değil. Onun için Anayasal bir teminat altına alalım. Çünkü Türkiye'nin yaşadığı geçmişteki travmalar, bizi daha güvenceli tedbirler almaya sevk ediyor" dedi.
'İDAMLA YARGILANANLAR OLDU'
Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bizim Anayasa'mızın 10'uncu maddesi 'Herkes kanun önünde eşittir' diyor. 'Devlet organları ve idare makamları kanun önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadır' diyor. Ama buna rağmen eşitliğe uydular mı? Başı açık, başı örtülü kadınlar arasında eşit davrandılar mı? Anayasa'nın eşitlik ilkesini hem devletin organları hem de idare makamları; bu genel ilkeye rağmen çiğnediler. 'Herkes ibadete dini ayin ve törenlere katılma hakkına sahiptir. Kimse dini ayin ve ibadetlere törenlere katılmaya zorlanamaz. İnancından ve kanaatinden dolayı suçlanamaz, kınanamaz' derken; bu ülkede kadınlar inancından dolayı suçlandı mı? Kınandı mı? Mesleklerinden, eğitimlerinden uzaklaştırıldı mı? Hatta idamla dahi yargılananlar oldu. Anayasa 'Suçlayamazsın, kınayamazsın' diyor. Bu Anayasa'ya uymak ve uygulamakla mükellef olan devlet organları, idare makamları, daha da kötüsü maalesef yargı; Anayasa'yı çiğneyen nice kararın altına destek verecek şekilde imza attılar. Anayasa 42, 'Hiç kimse eğitim öğretim hakkından yoksun bırakılamaz' diyor. Bırakıldılar mı? Anayasa 48, 'Herkes çalışma ve özel teşebbüste bulunma hakkında sahiptir. Kimse bunlardan yoksun bırakılamaz.' Anayasa 70, 'Her Türk kamu hizmetlerine girmeye sahiptir', 'Seçme seçilme hakkı her Türk vatandaşının hakkıdır.' Anayasa diyor ki; kimse bundan mahrum bırakılamaz. Yasalarda da başı açık, başı örtülü olma şartı yok. Ama buna rağmen yıllar yılı Türkiye'de kadınlarımızın bir kısmı inancı gereği başını örttüğü için 'Ya başını açacaksın ya da eğitim öğretim hakkından vazgeçeceksin' tercihiyle karşı karşıya kaldılar mı? 'Başını açacaksın yoksa çalışamazsın' tehdidiyle, baskısıyla karşı karşıya kaldılar mı?"
'O KARARDAN BEN UTANIYORUM'
Eski milletvekili Merve Kavakçı'yı örnek gösteren Bozdağ, "Merve Kavakçı hanımefendinin başına gelenlere hepimiz şahidiz. Türkiye, bu acıları yaşadıktan sonra 2008 yılında Anayasa'nın 10 ve 42'nci maddesinde bir değişiklik yaparak, 'Artık bu acılar yaşanmasın' dedi. Ama Anayasa Mahkemesi çok ilginç bir karar verdi. O karardan ben utanıyorum. Altına imza attılar ve Anayasa'daki bu değişiklikleri iptal ettiler. Yetmedi, iptalin arkasından AK Parti'ye kapatma davası açtılar. 'Siz başı açık, başı örtülü kadınları eşitlemeye teşebbüs ettiniz, bu ülkenin kadınları arasındaki eğitim, öğretim ve çalışma gibi alanlardaki ayrımcılıklara son verecek bir adım attınız' dercesine kapatma davası açtılar. Dünün Türkiye'si" dedi.
'BAŞBAKAN EŞİ GATA'YA ALINMADI'
Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı'mızın eşi muhterem Emine Erdoğan Hanımefendi GATA'da yatan bir sanatçıyı ziyaret etmek istedi. Başbakan eşi kapıdan alınmadı. Türkiye, buraya kolay gelmedi. Şimdi bütün bu geçmişin acı hikayeleri ve tecrübeleri, bu hukuksuzluklara 'Hukuk' diyen hukukçulardan, siyasetçilerden, haksızlıklara 'hak' diyen nice kesimden, çevreden hareketle bunca mağduriyetin yaşandığı bir ülkede insanlar, 'Yarın iklim değişir, siyasi irade farklılaşır, başkaları şöyle olur, böyle olur, acaba bu yasaklar yeniden avdet edebilir mi' diye endişe etmelerinde bir hak yok mu? Haklılık payı yok mu? Elbette var. Artık bu endişe olmasın istiyoruz. Türkiye'de artık bu ülkenin kadınları kıyafetlerine göre, ayrı ayrı muameleye ayrımcılığa tabi tutulmasın istiyoruz. Onun için de diyoruz ki; temel hak ve hürriyetlerin kullanılması için, kamu veya özel kesimden sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasında, hiçbir kadının başı açık veya örtülü olması şartı aranmaz, aranamaz."