Selçuk Bayraktar'dan CHP'ye iftira tepkisi: CHP'li vekillerin attığı iftiralara sessiz kalınıyor
Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar katıldığı canlı yayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Teknofest ziyareti ve CHP'li isimler tarafından atılan iftiralara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar yaptığı açıklamada "Elbette Kılıçdaroğlu'nun kendisinin gelmesi, desteklemesi bizi mutlu eder. Ama kafamızda şöyle bir soru işareti var. Biz sistematik şekilde CHP'li bazı vekillerin hem vakfımıza, hem Baykar'a hem S/İHA'larımıza iftira attığını görüyoruz. Ve bunlarla alakalı sessiz kalınıyor." ifadelerini kullandı.
Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar TVNET canlı yayınında gündeme ilişkin soruları natılarken CHP tarafından kendilerine atılan iftiralara yönelik de değerlendirmelerde bulundu.
TEKNOFEST'TE BÜYÜK COŞKU
Bu yıl beşincisi düzenlenen Teknofest'i anlatarak başlayan Bayraktar, "İlk Samsun ve Karadeniz seçimi yapılırken tüm ekip arkadaşlarımız Karadeniz'de bu iş bambaşka olur şeklinde düşünüyorduk ve onu da yaşadık. Teknofest başlamadan önce biz birçok ilimizde Teknofest'in kalbi olan yarışmalar düzenledik. Orada da bir anlamda mini Teknofest'ler yapıldı. Oralarda Karadeniz'in hırçın dalgası gibi hırçın esmesini bekliyorduk. Teknofest büyük coşkuyla devam ediyor." dedi.
"AKINCI'YI SIRF YÜKSEK TEKNOLOJİSİ NEDENİYLE SEVMEDİK"
"Babamın bize sürekli nasihat ettiği sözler vardır. 'Birilerinin dışarıya bağımlı olma zorunluluğu, milletimize olan sorumluluğumuzun önüne geçemez' derdi. Bunun yanında aslında biraz da enteresan nükteli bir sözü daha vardı. 'Memleketi aradık adam bulamayınca uçağı da adamsız yaptık' derdi. Nükte yapardı. Adamsız uçak, insansız hava uçağı anlamında." ifadelerini kullanan Bayraktar, "Hepimiz gelip geçiciyiz en nihayetinde maddi eserlerimizin de hepsi gelip geçici. Ama insanın bedenini de düşünürseniz o da gelip geçici. Ama yaşayan ne? İnsanın ruhu, fikirleri, inançları, umutları, gayretleri, emekleri baki olan bu. Dolayısıyla hepsinden öte Akıncı'nın kendisinden de öte onu yapan ruh önemli. O bir yüksek teknoloji makine olabilir ama biz onu o yüzden sevmedik. Onu yapan ruhun hangi ilhamla yaptığını düşünerek o gayretin, emeğin anlamını düşünerek, o ifade ettiği anlam için sevdik." diye konuştu.
"KIZILELMA MİLLETİMİZİN ELİNİ ÖPÜYOR"
"Gökbey helikopterimiz de öyle. Hürkuş da. Kızılelma, Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı olacak. Yine yan tarafta Akıncı var. Akıncı da bir anlamda biraz bizi akıncıların da hikayesini anlatıyor. Akıncı da 2019'da Teknofest'te sergilendiğinde biz yine uçacak prototipini sergilemiştik. Birkaç ay sonra da Akıncı uçtu. Kızılelma da bir anlamda uçmadan önce milletinin elini öpüyor. Buradaki uçak maket değil uçuşa hazırladığımız prototip." açıklamasında bulunan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Akıncı'nın kavramsal tasarımı babama ait. Dünyadan epey geri besleme aldım Akıncı kendi sınıfının ve insansız hava tasarımlarının en güzeli. Babam 'Laz uçak yaptı mı kuşa değil balığa benzer' derdi. Rahmetli dedem balıkçıydı. Bizim için estetik de özgünlük de önemli. Akıncı kimseye benzemiyor.
Bayraktar Kızılelma potansiyel olarak düşündüğünüzde bütün gelecek burada olduğundan F-35 denilen neslin ötesinde bir platform. Bütün geleceği üzerinde taşıyor.
OMZUNUZDA YÜK HİSSEDİYOR MUSUNUZ?
Omuzumda elbette kocaman bir kurum var. Bunun yanında, Türkiye'nin ötesinde dünyanın etkisi de büyük. Teknofest çok daha büyük. Tüm bunları düşünüp çok dikkat, çok gayret sarf etmenin bilincinde olabiliriz ancak. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Biz insansız hava uçağını yapmazsak ne olur? Aslında 'köprüden önce son çıkış' derler ya. Teknoloji şu an bir anlamda patlama noktası, dönüşüm noktası. Bundan sonra hızlı bir dönüşüm göreceğiz hava araçlarının muharebesinde. Zaten biraz da Türkiye başlattı bunu. Dünyada SİHA'larla kazanılan ilk savaşı Türk orduları kazandı. Paradigma dönüşümünü başlatan Türkler oldu. Bu çok büyük bir şey. Bugün insansız savaş uçağı yapmazsak yarın mutlaka bunun müşterisi olacağız. Ben onun size teminatını verebilirim.
Bugün yolcu uçağı yapalım desek bu pek mümkün değil. Bir başka ülke de yapsa çok mümkün değil. Çünkü rekabet edebilmesi mümkün değil. Bunlar kemikleşmiş alanlar. Yine savaş uçaklarına bakacak olursak 5. nesildeyiz artık. 5. nesile 20 sene önce başlamış Amerika. 20 sene ol gitmiş, artık 6. nesile çalışıyor. Şimdi 5. nesile çalışsan bugünden ki kaynakları çok daha fazla. 20 sene gidecek olsan 6. nesilde nereye gelmiş olacak? Zaten 6. nesilin büyük oranda insansız olacağı söyleniyor. Bence daha da hızlı gelişecek teknoloji ve çok daha hızlı insansızlaşacak. İnsan canı tehlikeli görevlerde tehlikeye atılamayacak kadar kıymetli. Pilot yetiştirmek de bir o kadar maliyetli.
'Uçağı yaparsak ne olur' değil de 'Yapmazsak neler başımıza gelir' üzerinden düşünecek olursak aslında durumun vahim olduğunu görebiliriz. Biz nasıl ki bütün 1. nesil savaş uçaklarında da tedarik ediciydik. Bize bir eski nesil ya da daha düşük teknolojileri veriyorlardı. 5. nesilde de böyle olacaktık. Bunlar bilgisayar uçaklar artık. Hem çok pahalı hem de sizin muktedir olmanız, bağımsız kullanmanız da pek mümkün değil. Dolayısıyla bir sonraki nesilde var olmanın tek şansı MİUS veya Kızılelma. Bunları bugünden yapmak zorundayız. Bütün gelecek burada.
NE YAPTIĞIMIZDAN DAHA ÖNEMLİSİ DÜSTURUMUZDUR
Tabi biz aslına bakarsak şahıs olarak zamanın genişliğini, mekanın genişliğini düşündüğümüzde, dünyada 8 buçuk milyar insan yaşıyor. Pek bir kıymetimiz yok. Rahmetli babam da bunu hep söylerdi verdiğimiz mücadelenin bir izzeti var. Nefsimizin izzeti yoktur ama bu davamızın izzeti vardır. Davamız nedir? İşte burada 600 bin genç başvurdu ya. Onlar insanlığın yararına, ülkemizin tam bağımsız ve müreffeh olmak için tohumlar ya. İşte bu emeğin, davanın, gayretin kıymeti büyük. Bunu ilk yılından itibaren Allah'a şükür millerimiz büyük bir coşkuyla sahiplendi.
Bütün bu perspektiften baktığımızda meseleye Özdemir Bayraktar'ın, Selçuk Bayraktar'ın, Haluk Bayraktar'ın pek bir önemi yok. Ama verilen mücadelenin ve onun gördüğü rağbetin ve bu davanın niyetlerinin, hedeflerinin, büyük önemi var. Biz asıl onlara halel gelmesinden açıkçası üzülürüz. Yani yolumuz, niyetimiz, düsturumuz belli ve dosdoğru. Zaten ne yaptığımızdan daha önemlisi düsturumuzdur. Düsturumuzdan daha önemlisi de neden yaptığımızdır.
Bazen rahmetli babamız da üzülüyordu. Aslında üzülmemizin de çok bir anlamı yok. En nihayetinde eskilerin de söylediği bir söz var 'İt ürür, kervan yürür' diye. Dolayısıyla bu kervan yürüyor. Bizim SİHA'ları yaptığımız dönemde de bunu yaşadık. Yıllarca türlü türlü iftiralarla boğmaya çalışanlar oldu. Ama her seferinde tam tersi bir sonuç oldu. Bugüne dek de böyle büyüye büyüye gittik. Hep beklenilenin tam tersi sonucu verdi bu saldırılar. Milletimizin çok daha fazla sahiplenmesiyle karşılaşıldı.
Biri bir taraftan aşağıya çekiyorsa, bir taraftan da belki o marazların temizlenmesi için yaşanması gereken şeylerdir. Elbette bazı marazlara toslayacaksınız. Dün de bazı maraz taşlarının döşendiğinden bahsetmiştim. Yani elbette bunlar yaşanacak ki bu marazlar ortadan kalksın ve buradaki çocukların geleceği açık olsun. Onlar da görsün ve ona göre mücadele etsin. Ve onları destekleyecek toplum tüm bunların farkında olsun ki bu arızalar yaşanmasın.
Şurada bir tane takoz var. Onu oraya koyduğunuzda bütün bir emek zayi oluyor. Toplumun bunu anlaması gerekiyor. Bu işlere takoz olmak, durdurmak bu kadar kolay. Bunu anlayıp toplumun buna müdahale etmesi gerekiyor. Taş koyulmasına izin verilmemesi lazım. Çünkü benim gücüm yetmiyor o takozu oradan kaldırmaya. Onu yapmak zor ama takozun binlercesini koyabilirsin oraya. Bu marazlarla yüzleşmemiz gerekiyor ki bunlar çözülsün. Biz yaşasak da bizden sonrakiler yaşamasın. Bağımsızlığın ne olduğunu tepenize bomba yağarken anlıyorsunuz.
CHP'Lİ ENGİN ALTAY'IN SÖZLERİNE YANIT
CHP'li Engin Altay'ın "Endişesi olmasın, biz savunma sanayisi ile ilgili projeleri bu iktidardan çok daha güçlü bir şekilde destekleriz. Herhangi bir projenin engellenmesi muhalefetin aklının ucundan bile geçmez, savunma sanayisine hizmet eden projeleri elbette destekleriz ancak hırsızlığa tabii ki müsaade etmeyiz" şeklindeki açıklaması sorulan Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
"Açıklamanın ilk kısmıyla ilgili mutabıkız. Biz hayatımızı bu konuya vakfetmişiz. İlk kısmına her Türk vatandaşının katılması gerekiyor. Şimdi 'hırsızlık' derken acaba bizi mi kastediyor. Velev ki böyle bir şey varsa çıksın, koysun ortaya. Değilse kendisi o ifade ettiği fiili işliyor. Anladığım kadarıyla dünyayı öyle görüyor. Başka birisini kastediyorsa o zaman suç duyurusunda bulunması gerekiyor. Bulunmuyorsa suçu örtüyor. Birileri böyle bir suç işliyorsa, şayet bildiği halde onu gizliyorsa kendisi suç işliyor. Biz dediğim gibi bunun lafını yapmıyoruz. Biz hayatımızı adayarak milli savunma sanayiini, ülkemizi tam bağımsız ve müreffeh kılacak şekilde geliştirme için mücadele veriyoruz."
KILIÇDAROĞLU BİZE ATILAN İFTİRALARA SESSİZ KALDI
"İlk kez gelmiş oldu. Biz geçtiğimiz yıl yine davetimizi yinelemiştik ama beşinci yılında ziyaret etti. Elbette şaşırdım. Genel başkan yardımcıları vakfımıza iftira atmıştı. Biz CHP'li İBB ile birlikte bir yıl kadar çalışma yürüttük, hatta Teknofest düzenledik. Teknofesti CHP'li İBB bizim üstümüze yapmadı, paydaşı oldular. Sağolsunlar. Ama maalesef genel başkan yardımcıları bize o dönemde 'kamu kaynaklarının bize aktarıldığına dair' iftiralarda bulundu. Sonra kendi belediyeleri bunu mahkemede yalanladı. Mahkemeler de kazanıldı hatta epey bir tazminat aldık. O tazminatları da ahlaklı haber yapacak basın mensupları yetişsin diye iletişim fakültesi öğrencilerine burs olarak vermeyi seçtik. T3 Vakfı kimseden bir kuruş bağış kabul etmiyor ama bağışları etik kurallara bağlı basın mensupları yetiştirmek için kullanıyor.
Allah'a şükür Baykar'ın imkanları var. Gelirlerimizin yüzde 90'dan fazlası yurt dışı ihracattan geliyor. Elbette Kılıçdaroğlu'nun kendisinin gelmesi, desteklemesi bizi mutlu eder. Ama kafamızda şöyle bir soru işareti var. Biz sistematik şekilde CHP'li bazı vekillerin hem vakfımıza, hem Baykar'a hem İHA'larımıza, SİHA'larımıza iftira attığını görüyoruz. Ve bunlarla alakalı sessiz kalınıyor. Rahmetli babam da çok rahatsızdı. Yıllar önce bizim fabrikamızı ziyaret ettiği doğru, ben de kendisine saatlerce sunum yaptım. O zaman da kendisi çok etkilenmişti. Ama maalesef biz o samimi tutumu göremiyoruz."