Netflix Türk milletine savaş ilan etmiş durumda! Sözde "ulusalcılar" buna neden sesiniz çıkmadı! Konu para olunca çirkin oyunun "ucuz" figüranları oldunuz!
Netflix, dünya genelinde toplumların ahlak yapısını bozan yapımlarıyla nesli ve aile kavramlarını hedef alıyor. Şirket Türkiye pazarına da girerek, temel amacını yansıtan dizileriyle Türk halkından sert tepki aldı. Halk tarafından benimsenmeyen Netflix toplumsal ahlak yapısını bozan amacının ötesinde, bu sefer de Türk milletinin kendisine savaş ilan etti. Ecdadının sözde "ırkçı,faşist,zalim" gibi aşağılık kavramlarla aynı çizgide olduğu algısını yaratmaya çalışan ünlü dizi ve film platformu bu konuda da, Türk isimleriyle çalışarak iddiasını ileri bir boyuta taşıdı. Sabah Gazetesi yazarı Salih Tuna bugünkü köşesinde, sözde ulusalcılara sözde Türk milletini baş tacı edenlere seslenerek, Netflix'in bu skandal yapımlarına neden ses çıkartmadıklarını sordu. Tuna ayrıca, Türklere skandal iftiraların atıldığı dizi ve filmlerde rol alan Türk oyunculara da "içinize nasıl sindiriyorsunuz" diye sordu.
İşte Sabah Gazetesi yazarı Salih Tuna'nın "Bari sen susmasaydın" başlıklı o yazısı
Netflix platformunda yer alan "Türk dizilerinin" ortak özelliği, Türk'ü/Türklüğü illaki aşağılamak mıdır nedir, anlamadım gitti.
Belki de bu tür yapımlar hep bana "denk" geliyor!
Birini adını vererek daha evvel bu köşecikte dile getirmiştim: Türkler, 6-7 Eylül 1955'te "durduk yere" sağa sola saldıran, Türk bayrakları altında yakıp yıkan vahşi yaratıklar sürüsü olarak resmedilmişti. "Durduk yere" diyorum, çünkü İngilizlerin kumpasına veya Mustafa Kemal Paşa'nın evi üzerinden Gladyo'nun gerçekleştirdiği provokasyona hiçbir şekilde değinilmemişti.
Söz konusu dizi "Türk yapımı" değil de Yunanistan yapımı olsaydı, "Zalim Müslüman Türkler" propagandası için daha başka ne olabilirdi, doğrusu bilemiyorum.
Aynı mecrada bir başka "Türk yapımı" dizinin ilk sezonunda ise daha eski tarihlere, 1940'lara gidiliyor; Türklerin nasıl ırkçı, soykırımcı, faşist bir "geçmişe" sahip olduğu anlatılıyordu.
Geçen gün de yine aynı platformdan başka bir "Türk dizisinde" korkunç bir sahne tasarımına "denk" geldim:
Mübadelede döneminde, bir Rum anne canını kurtarmak için yalvar yakar bindiği bir Türk ailesinin teknesinde, denizin tam ortasında uyuyakaldığı bir sırada, başına odunla vuran teknenin sahibi "zalim Türk" tarafından denize atılarak boğuluyor!..
Hayır, Netflix eleştirisi yapmak niyetinde değilim. Nihayetinde, kış kışlığını puşt puştluğunu yapar.
Şunu diyeceğim:
Bu "Türk dizilerine" imza atan yönetmen, yapımcı, aktör ve aktrisler hiç rahatsız olmuyorlar mı?
"Ünlü sanatçı" diye her biri Türk matbuatının magazin sayfalarını süsleyen bu oyuncu kardeşleriniz, "Türkleri aşağılayan" projelerde yer almayı içlerine nasıl sindiriyorlar?
Yoksa "Biz sanatçıyız, gözettiğimiz sadece sanattır" mı diyorlar?
İyi güzel de, sahici bir "Müslüman Türk" karakterini canlandırmaya sıra gelince neden ipe un seriyorlar?
Hani sadece "sanatı" gözetiyorlardı?
Hayır yani, "sanat" için her şeyi yapıyorlar; yeri geldi mi soyunuyorlar, yeri geldi mi kendi milletini bile söz konusu dizilerde olduğu gibi aşağılıyorlar da, sanat için bir tek "sahici bir Müslüman" karaktere can vermek mi zorlarına gidiyor?
Bu sorular afaki değil, yıllar yılı sektörde toz yutmuş biri olarak soruyorum...
Hele ki anlı şanlı aktrislerimiz neden tarihi filmlerin dışında başörtülü bir karakteri canlandırmak istemiyorlar? (O dizideki gibi "başörtülü hizmetçi" rolleri hariç tabii.)
Peki, yazarçizerlerimizden neden tık yok? Türkleri aşağılayan bu dizilerde yer alan "ünlülere" söyleyecek hiçbir sözleri yok mu?
Merhum Timur Selçuk sırf Sabah Gazetesi'ne söyleşi verdi diye yapmadığınız kepazelik kalmamıştı, neden susuyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın davetine icabet eden her sanatçıyı aşağılıyorsunuz da, Netflix'te Türkleri aşağılayan projelere can verenlere neden ağzınızı açmıyorsunuz?
Bari sen susmasaydın "yoldaş" Soner Yalçın?
Odatv'nin arşivinde konunun anlam ve önemine uygun İzmir Marşı benzeri bir şey yok mu?
Hadi marşı geçtim, uygun bir "Atatürk sözü" de mi yok?
Ulan sizin bu Atatürkçülükleriniz, üç-beş "ham yobaz kaba softaya" gelince anında şahlanıyor da, sıra "Türk düşmanı propagandasına" gelince neden suspus oluyor?