Aday çıkartamayan muhalefet neyi planlıyor? 6'lı masanın geleceği soru işareti | İttifak Kılıçdaroğlu'nu istemiyor
Türkiye için gerçek anlamda bir yol ayrımı niteliği taşıyan 2023 seçimlerine bir yıldan biraz fazla bir zaman kaldı. Seçimler yaklaştıkça adaylık tartışmaları da alevleniyor. Seçimlere Cumhur İttifakı adı altında girecek AK Parti ve MHP'nin adayı çoktan belli. Muhalefet partilerinin oluşturduğu Millet İttifakı'nda ise adaylık meselesi krize dönüşmüş durumda.
Muhalefet 16 aydır ortak bir aday belirleyebilmiş değil ve kriz her geçen gün daha da tırmanıyor. Cumhurbaşlanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılacağı 2023 yılı, AK Parti'nin iktidardaki 21. yılı olacak. İktidar partisi bugüne kadar girdiği tüm seçimleri kazanarak büyük bir siyasi başarı gösterdi. Bu hele ki Türkiye gibi seçim rekabetinin çok sert geçtiği bir ülkede kolay ulaşılabilir bir başarı değil.
AK Parti'nin Türk siyaset tarihine geçen zaferlerinin ardında yatan en önemli etkenlerden biri; toplumsal beklenti ve dönüşüme göre kendini güncelleyebilmesi.
AK Parti son 20 yıllık dönemde demokrasi dışı müdahalelerle de mücadele etti ve bu müdahaleleri, toplumsal desteğini artırarak ve seçimlerde sandıktan hep birinci parti çıkarak bertaraf etti.
Tam 20 yıldır iktidarda olan ve girdiği 15 seçimi de kazanan iktidar partisi, 2023 seçimlerine de ittifak ortağı mhp ile birlikte büyük bir özgüvenle hazırlanıyor.
MUHALEFET 2023'E HAZIR MI?
24 Haziran 2014'te yapılan seçimlerden sonra Millet İttifakı'nın iki ana bileşeni İYİ Parti ve CHP'nin tek stratejisi Cumhur İttifakı karşısında bütün muhalefeti bir arada tutmaya çalışmak oldu.
Hal böyle olunca muhalefet partileri Türkiye'nin önemli meselelerini hep görmezden geçti. Şu ana kadar uzlaşabildikleri tek konu olan güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş önerisinde bile cumhurbaşkanını kimin seçeceği konusunda anlaşamadılar. Bu konuya yayınladıkları ortak deklarasyon metninde yer vermediler.
Muhalefetin tüm enerjisini alan ikinci konu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı adayın kim olacağı arayışı oldu ki, bu arayış hala da bitmiş değil. Muhalefet partilerinin cumhurbaşkanı adayını hala belirleyememeleri öylesine bir krize yol açtı ki ekonomi, dış politika ve mülteciler meselesi gibi türkiye'nin önemli sorunları hep bu meselenin gölgesinde kaldı. Muhalefet bu meselerle ilgili ne bir söylem geliştirebildi ne de gerçekçi bir çözüm ortaya koyabildi.
Cumhurbaşkanı adayının nasıl biri ve hangi özelliklere sahip olacağına dair neredeyse her ay yeni bir açıklama yapıldı. Her siyasi aktör ve parti kendi gönlünden geçen cumhurbaşkanı adayını tarif etmeye çalıştı. Bu tarifler üzerinden kendi tabanlarına "oyunu biz kuruyoruz endişe etmeyin" mesajı verildi.
Aslında yapılmaya çalışılan, seçime az bir süre kalıncaya kadar tabanı oyalamak, partiler arasındaki görüş farklılıklarını ertelemek ve birliktelik görüntüsüne kamuoyu önünde zarar verebilecek davranışlardan kaçınmaktı.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili önce chp ve iyi parti arasında bir rekabet yaşandı. Her parti kendi genel başkanını öne çıkarmaya çalıştı. Chp'de genel başkan kılıçdaroğlu'nun yanısıra iki kişinin ismi daha öne çıktı. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçildiği günden bu yana adaylık denkleminde kalmak için her yolu denedi.
KILIÇDAROĞLU'NA VETO
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, adaylık hakkının artık kendisinde olduğunu saklamıyor. Parti içinde çekirdek bir grubun desteğini almış durumda. Ancak müttefikleri her gün yaptıkları açıklamalarla "seçilebilecek biri aday olmalı diyerek" kibarca Kılıçdaroğlu'nun adaylığına çok da sıcak bakmadıklarını gösterdiler...
Ezcümle muhalefet cenahında cumhurbaşkanlığı adaylık meselesi, seçim takvimi belli oluncaya kadar tartışılacak gibi görünüyor.
Muhalefet için artık bir sınamaya dönüşen üçüncü bir sorun ise, yuvarlak masa toplantılarıyla devam eden ittifak görüşmelerinin geleceğinin belirsizliği.
Küçük partilerin büyük talepleri, masanın ana taşıyıcı kolonu olan CHP ve İYİ Parti'yi endişelendirdi. Ancak çok geçmeden, Cumhur İttifakı partilerinin önerisiyle seçim kanununun TBMM'de değişmesi, bu iki partinin derin ve rahat bir nefes almasını sağladı.
6'LI MASADA NELER OLUYOR?
Pazarlık siyasetinde, küçük partilere karşı bu iki partinin eli güçlendi. Çok geçmeden Deva ve Gelecek Partisi'nin yetkilileri "biz masadayız ancak ittifakta değiliz" demeye başladı.
Masada yer alan partilerden, parlamento seçimlerine tek başına gireceğini ilk açıklayan deva partisi oldu. Bu açıklama 6'lı masanın geleceğine dair soru işaretlerini artırdı.
Altılı masadaki muhalefet liderlerinin istikşafi görüşmelerle birbirlerini daha iyi tanıması, işlerin hiç de kolay olmadığını anlamalarını sağladı. Bu da masanın ayaklarından birinin her sarsıntıda eksilmesini beraberinde getirdi.
Bundan sonraki süreçte masa muhalefete büyük bir yük olacak gibi görünüyor. Dağılması maliyetli olduğu için seçimlere az bir süre kalıncaya kadar toplanmaya devam etmesi de kuvvetle muhtemel.
Sorulması gereken soru ise şu; 2018 seçimlerinden 2023'e kadar birkaç somut konuda bile tam ittifak oluşturamayan muhalefet partileri, kazara seçimleri kazanmış olsalar ülkeyi hangi vizyonla ve siyasetle yönetecekler?