Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Ukrayna'daki savaş çifte standardı göz önüne serdi
Son dakika haberine göre: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Pakistan’ın başkenti İslamabad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı 48’inci Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına katıldı. Bakan Çavuşoğlu, "Ukrayna'daki savaş çifte standardı göz önüne serdi." açıklamasında bulundu.
Pakistan'ın başkentinde bugün Parlamento binasında 48'nci İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı'nın ilk oturumu gerçekleştiriliyor.
Toplantı öncesi Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi tarafından karşılanan Bakan Çavuşoğlu, mevkidaşıyla kısa sohbet etti.
Bakan Çavuşoğlu buradaki iki temasları kapsamında Türkmenistan Dışişleri Bakanı Raşid Meredov'la görüşme gerçekleştirdi.
İİT Dışişleri Bakanları Konseyi (CFM) tarafından Müslüman dünyasının karşılaştığı sorunların ele alındığı toplantıda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da açıklamalarda bulundu.
Çavuşoğlu'nun açıklamalarından derlenenler şu şekilde:
"Toplantımızın teması 'Birlik, Adalet ve Kalkınma İçin Ortaklık.' Bu temanın bir slogandan ibaret kalmaması, içinin somut adımlarla doldurulması lazım. Çünkü ancak birlik olduğumuzda muvaffak oluruz. BM Genel Kurulu tarafından geçen hafta Christchurch saldırısının yıldönümü, Uluslararası İslam Karşıtlığıyla Mücadele Günü kabul edilmesi bizim hepimizin ortak başarısıdır. Yine 2018'de Filistin konusunda kabul edilen tarihi BM Genel Kurul kararı, bir başka başarımız. 2011'de BM İnsan Hakları tarafından kabul edilen ayrımcılıkla mücadele kararı yine birliğimizin sonucudur."
"MEDENİYETLERİMİZİN KLASİK MERKEZLERİ TAHRİP OLDU"
Öz eleştiri yapılması gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Türkçe'de bir söz var, dost acı söyler, bugün dostlar meclisindeyiz. Öz eleştiri yapıp 'önce kendi evimize nasıl çeki düzen veririz' diye çalışmalıyız. Dünyamız zor günlerden geçiyor. Avrupa'daki savaş herkesi etkiliyor. Çıkarların insani değerlerin önüne geçtiği ve ahlaki değerlerin zayıflatılmaya çalışıldığı bir dönem. Mutluluğu tüketimle özdeştiren bir anlayış, tabiatı tahrip eden bir tüketim hırsı. İslam'ın 14 asırlık kültürü, sanatı, medeniyeti, ilim ve irfanı yeniden keşfedilmeyi bekliyor. Kudüs, Şam, Halep, Kabil gibi medeniyetlerimizin klasik merkezleri tahrip oldu. Kimliklerini yitirdi. Birçok İslam ülkesinin adı savaş, terör, acı ve katliamlarla anılır oldu. İşgal altındaki Kudüs-ü Şerif'te asırlardır nesilden nesile geçen mülklere zorla el konuluyor" ifadelerini kullandı.
"BİZİM İÇİN HARKİV'DE DÖKÜLEN KAN İLE HALEP'TE DÖKÜLEN KAN BİR"
Çavuşoğlu konuşmasına şöyle devam etti; "Batı Trakya'da 7 asırdır, Kıbrıs'ta 5 asırdır ezan-ı muhammediyeyi canlı tutan Müslüman Türkler, 21'inci asırda temel haklarından mahrum. Keşmir'deki kardeşlerimizin temel hakları ihlal ediliyor. Avrupa'da İslam düşmanlığı yükseliyor. Çin'de Uygur Türkleri ve diğer Müslümanlar dini haklarını ve kültürel kimliklerini korumada zorluklarla karşı karşıya. En fazla Müslümana ev sahipliği yapan ülkelerden biri olan Hindistan'da başörtüsü hakkı reddediliyor. Rohingyalar artık dünyanın dikkatini bile çekmiyor. Libya'da Suriye'de, Yemen'de kardeş kanı akmaya devam ediyor. Bugün Ukrayna'da yaşanan, hepimizin karşı çıktığı savaş çifte standardı da göz önüne serdi. 'Burası Ortadoğu değil, Afganistan değil, neden kan dökülüyor' diyenleri de duyduk. Bizim için Harkiv'de dökülen kan ile Halep'te dökülen kan bir. Çünkü bizim medeniyetimiz bunu buyuruyor."
"İİT'NİN VAZİFESİ, İSLAM DÜNYASININ BU DAVALARIMIZDA ORTAK SESİ OLMAK"
İslam dünyasının içinde bulunduğu durumla ilgili başkalarını suçlamamak gerektiğini belirten Çavuşoğlu "Başkalarını suçlamak en kolay iş. Peki bu neyi değiştiriyor. Neyi değiştirebiliyoruz başkalarını suçlayarak. Önce kendimizi hesaba çekmemiz lazım. Peygamber Efendimiz, müminlerin bir vücuda benzediğini, vücudunun bir yeri hastalandığı zaman diğer uzuvlarının da bundan rahatsız olduğunu söylüyor. İslam alemi Saraybosna'dan Urumçi'ye, Bahçesaray'dan Mali'ye çeşitli dertlerden mustarip. Peki geri kalanımız bu rahatsızlığı duyuyor muyuz? Türkiye ile anlaşmazlığınız var diye, Kıbrıs'taki Batı Trakya'daki Müslümanların haklarına sahip çıkmaktan geri durmak hakkaniyetli olur mu? Cemmu ve Keşmir'in statüsünü ve demografisini değiştirme girişimlerine göz yummak doğru mu? Uygur Türklerinin durumunu görmezlikten gelmek doğru mu? Müslüman devletler bu ülkelerle sorun yaşasın demiyoruz. Tam tersine, iyi ilişkilerimizi Müslüman toplumların durumlarını iyileştirmek için kullanalım diyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak hepimizin ortak davası için var olduğumuzu biliyoruz. Vazifesi, İslam dünyasının bu davalarımızda ortak sesi olmak. Tekrar başa dönersem ümmet olarak tek vücut olursak karşımıza çıkan her engeli aşarız. Allah yar ve yardımcımız olsun" dedi.