28 Şubat’ın başörtüsü mağdurlarından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki!
28 Şubat’ın başörtüsü mağduru öğretmenleri CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' çıkışına tepki gösterdi. Öğretmenler, "O dönemlerde bizim yaşama hakkımız yoktu. 22 yılımı çaldılar. Erdoğan sayesinde hayallerime kavuştum. Kılıçdaroğlu, 28 Şubat mağdurlarıyla helalleşmek istemiyor." dedi.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Nesiller yetiştiren, milletin geleceğinin inşasında en önemli konumda bulunanların günü. Ülkemizde bugün bazı öğretmenler var ki, 24 yıl önce yaşadıkları acıların nedeniyle 24 Kasım'ı buruk geçiyor. SABAH, 28 Şubat'ta vesayetçi zihniyetin mağduru olan, ideallerine küstürülen ancak AK Parti'nin başörtüsü yasağını kaldırmasıyla yıllar sonra yeniden hayallerinin peşinden koşarak öğretmen olan Aysun Aşık, Ayşe Acet ve Ayşe Nur Menekşe Çalıkçı ile konuştu.
Birinin 20, birinin 6.5, birinin de 14 yılı çalındı. 3 öğretmen de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' çıkışına tepki gösterdi. Aşık, Acet ve Çalıkçı gözyaşları içinde o günleri anlatarak, "Şu an 28 Şubat süreci devam etseydi helalleşmek istemeyecekti. Bu ülkeye yararlı olabilecek nice beyinleri imha ettiler. Eğer hayatımızdan çalınan yılları geri verebilirse helalleşelim. Bize bunları yaşatanları asla affetmiyoruz" diye konuştu. İşte öğretmenlerin anlattıkları:
Öğretmen Aysun Aşık(40):
Tam üniversite sınavına hazırlanırken 28 Şubat olayları başladı. Yaşıtlarım üniversite sınavına hazırlanırken; dershanelere giderken, ben ve okuldan arkadaşlarım mitinglerdeydik. Çünkü başörtümüzü sonuna kadar savunacaktık. Geleceğe dair hayallerimi, hedeflerimi çaldılar benim. 20 yılım çalındı benim, 20 yılımdan oldum ben. Bu zulme bizi alıştırdılar.
O dönemlerde bizim yaşama hakkımız yoktu. 2015'te Sultanahmet'e iftara gitmiştik ailece. Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak ile karşılaştık. Esra Hanım'ı görür görmez yanına gittim. "Esra Hanım ben 28 Şubat mağdurlarındanım. Ve ben 22 yıl sonra hayallerime kavuştum, öğretmen oldum. Babanız Recep Tayyip Erdoğan'dan Allah razı olsun" dedim. Esra Hanım da, "Çok sevindim sizin adınıza. Çok şükür bugünleri gördük." dedi ve birlikte fotoğraf çekildik.
EYLEMLERE GELEN POLİSLER DİN VE BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANIYDI
Öğretmen Ayşe Acet(53):
İstanbul Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü için 1994'te İstanbul'a geldim. Son sınıftayken, tam girecekken kapıdaki görevli bana "Giremezsin. Artık başörtülüler okula alınmayacak" dedi. Şok oldum. Ne yapacağımı şaşırdım. Oturma eylemlerini ilk başlatan kişilerdenim. Eyleme gelen polis ve askerler o kadar din düşmanı ve başörtüsü düşmanıydı ki bizlere nefretle bakıyorlardı. Kafamıza yediğimiz jopları unutmayacağız.
Biz hiçbir yerde istenmiyorduk. Toplumdan dışlanmıştık. Biz başörtümüzden asla vazgeçmemeye kararlıyken yaşadığımız tüm şiddete rağmen birgün okulun önünde bir baktım ki Fetullah Gülen'in öğrencilerinden olduğunu bildiğimiz bazı kızlar eylemlerin daha üçüncü gününde örtülerini çıkarıp okula girdi. Bize, "Emir yukarıdan geldi" dediler. Bizim o günkü mücadelemizi ilk kıran grup FETÖ'cülerdi.
Ben Kemal Kılıçdaroğlu helalleşme deyince şunu anladım, 28 Şubat mağdurlarıyla helalleşmek istemiyor. Bence o Başak Demirtaş ile Osman Kavala'nın ailesi ile helalleşmek istiyor. Memnun edemediği kesimle helalleşmeye çalışıyor o bence. Onun bizi düşündüğünü hiç sanmıyorum. Öyle bir şey olsa bile ben asla kesinlikle hakkımı helal etmem. Başörtüsü yasağını kaldıran Recep Tayyip Erdoğan'dır. Ben ömür boyu Erdoğan'ı desteklemeyi boynumun borcu olarak görüyorum. O bize sahip çıktı.
Ayşe Nur Menekşe Çalıkçı (49)
1991'de İstanbul Üniversitesi Tarih bölümünü kazandım ve 1995 yılında bölüm birincisi olarak mezun oldum. Formasyon alarak öğretmenliğe başladım. Mezun olur olmaz öğretmenliğe başladım. Hayalimin akademisyen olmak olduğunu bilen ve not ortalamamda çok yüksek olduğu için hocalarımın daveti ile İstanbul Üniversitesi'nde yüksek lisansı kazandım.
Hem İmam Hatip Lisesi'nde öğretmenlik yapıyordum hem de yüksek lisans. JİTEM, asker, polisl birgün çalıştığım liseye geldiler ve beni bir odaya aldılar. Bana pis bir varlıkmışım gibi bakarak, rencide edici bir tavırla davrandılar. "Başındaki örtüyü çıkart" dediler bana. İdeolojimi sordular. "Benim başörtüm ideolojik değil, ben Allah'a inandığım için örtünüyorum" dedim. Her hafta okula gelip tek tek başörtülülere baskı yapıyorlardı.
Ben ve dört arkadaşım istifa etmek zorunda kaldık. Yüksek lisans ödevlerimizi okulun dışında hocalarımıza teslim ederdik. Yüksek lisansımı başarı ile tamamlamama rağmen öğrenci işlerine başörtüsü ile giremediğim için 11 yıl yüksek lisans diplomamı alamadım. "Sen kesin profesör olursun" dedikleri halde ben en büyük hayalimi geri tepip başörtümden vazgeçmemek için akademisyen olamadım.
"Helalleşmek mi? Asla kata hakkımı helal etmiyorum. Bizlerden helallik alamayacaklar. Asıl derdi helalleşmek değil, bizlerden oy devşirmek için istiyor. Asla iyi niyetli değiller. Yarın iktidar olsalar yeniden 28 Şubat'ı yaşayacağımıza çok eminim ben. Benim hayatımı çaldılar. Ben çok başarılı ülkesine, bilime hizmet eden bir bilim insanı olabilirdim. Onlar yüzünden olamadım. Bize yaşattıklarını yaşamadan ölmesinler. Recep Tayyip Erdoğan, bizim 'özgürlük fermanımız...'