Türkiye sel ve kuraklık tehlikesine karşı harekete geçti! İki bakan açıkladı: Başkan Erdoğan duyuracak
Dünya yaşanan iklim felaketleriyle korku dolu günler yaşıyor. Birçok ülke sel, taşkın ve kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye Başkan Erdoğan önderliğinde yaşanan bu sorunlara karşı önemli bir projeyi hayata geçiriyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Birinci Su Şurası Sonuç Belgesi'nin Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanacağını duyurdu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında 2022 yılının başında "İklim Şurası" düzenleyeceklerini bildirdi.
Pakdemirli, Meyra Palace Otel'de düzenlenen 1.Su Şurası'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın riyasetinde 29 Mart'ta başlatılan Şura'da sona gelindiğini söyledi.
Hedeflerin ve alınacak tedbirlerin ortak akılla ortaya koyulacağı Şura'nın sonuç belgesinin bu ayın son haftasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla düzenlenecek bir programla kamuoyuna duyurulacağını bildiren Pakdemirli, "Hedefimiz, her bir vatandaşımızın, bugün de yarın da temiz suya erişimini sağlamak, su kaynaklarımızı korumak, verimli kullanmak ve suyumuzu geleceğe umutla taşımak oldu. Su Şurası, bu hedefe ulaşmak için bizim yol haritamızdır." diye konuştu.
Pakdemirli, son 19 yılda, su alanında toplam 284 milyar liralık yatırımla 8 bin 696 tesisi hizmete aldıklarını kaydederek, şu bilgileri paylaştı:
"Cumhuriyet tarihinde yapılanın 2 katından fazla olan, 600 barajı son 19 yılda tamamladık. Bu dönemde ekonomik olarak sulanabilir arazi varlığımızın yüzde 80'inin sulanmasını sağladık. Cumhuriyet tarihinde yapılanın yüzde 61'ine denk gelen 3 bin 300 kilometrelik isale hattını son 19 yılda bitirdik. Bu yatırımlar sayesinde bugün Türkiye, yüzde 99'a ulaşan güvenilir içme suyu hizmeti ile birçok gelişmiş ülkeyi geride bırakmıştır."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle çalışmaları hızlandırdıklarının altını çizen Pakdemirli, son 3 yılda su alanında 41 milyar liranın üzerindeki yatırımla toplam 1100 tesisi tamamladıklarını söyledi.
Pakdemirli, Su Şurası'nda ilgili bakanlıklar, akademisyenler, belediyeler, STK'ler, özel sektör ve su kullanıcılarını kapsayan toplam 1631 katılımcıyla su alanında, A'dan Z'ye tüm konuları masaya yatırdıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"11 çalışma grubunda, su güvenliğinden, su hukukuna, tarımsal sulamadan havza bazında su yönetimine, su kaynaklarının geliştirilmesinden iklim değişikliği ve meteorolojiye kadar suyla ilgili aklınıza gelecek tüm konulara, 7 ay boyunca tüm paydaşlarla birlikte detaylı olarak çalıştık. Çalışma gruplarımızdaki 1631 katılımcımız kişi başı ortalama 920 saat emek harcayarak oluşturdukları raporlarını ağustos ayı sonu itibarıyla tamamladılar. Bu raporlar doğrultusunda, her bir çalışma grubu için sonuç belgeleri hazırlandı. Eylem planımızı oluşturup, faaliyetlere başlayacağız."
ŞURA'DA ÖNE ÇIKAN KONULAR VE HEDEFLER
Pakdemirli, ülkenin kısa, orta ve uzun vadeli su ihtiyacı çerçevesinde planları ve alınacak tedbirleri daha somut hale getirecekleri Şura'da öne çıkan konulara da değindi.
Bakan Pakdemirli, suyun kaynağında korunması ve verimliliğin artırılması konusunun önemine dikkati çekerek, "Suyu korumanın en etkili yolu, kaynağında korumaktır. Suyu kaynağında korumak için barajlarda biriktirilen suların buharlaşma kayıplarını asgari düzeye indirecek çalışmalar yürütüyoruz. Sosyoekonomik şartları daha etkin kullanıp, su verimliliğine yönelik projelere hız vereceğiz." dedi.
Özellikle kentlerde sürdürülebilir su verimliliğini hedeflediklerini dile getiren Pakdemirli, "Ülkemizde belediyelerdeki kayıp-kaçak oranı yüzde 35'lerin üzerinde. Sadece 2020 yılı için şebekelerdeki su kayıplarına bağlı finansal kayıp miktarı 1,9 milyar lirayı aşıyor. Büyükşehir ve il belediyelerinde su kayıplarını, belediyelerle yakın iş birliği içinde 2023'e kadar yüzde 30'a indirmeyi, 2028 yılına kadar ise yüzde 25'in altına çekmeyi hedefliyoruz." dedi.
Pakdemirli, su havzalarında, yer üstü ve yer altı sularının daha iyi duruma getirilmesi ve sorunlu alanlarda alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla nehir havza yönetim planlarını hazırladıklarını, havzalardaki su miktarının ve kalitesinin tespit edildiğini ve değişimlerinin izlendiğini söyledi.
"TARIMSAL ÜRETİMDE YENİ MOTTO, SUYA GÖRE TARIM"
Üretim planlanmasında suyun öncelik olacağını anlatan Pakdemirli, "Tarımsal üretim havzalarının su potansiyeline göre destek mekanizmasını daha etkin şekilde kullanacağız. Tarımsal üretimde yeni motto, 'suya göre tarım'dır." dedi.
Tarımsal üretimde su tasarrufu sağlayan modern sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılmasını hedeflediklerini belirten Pakdemirli, sağlanan desteklerle toplam 1,1 milyon hektar alanda damla ve yağmurlama sulama sistemi kurduklarını ifade etti.
Pakdemirli, çiftçiye sulama konusunda uyarı ve bilgi sunan akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasının, suyun yeterli ve doğru kullanımı noktasında oldukça önemli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla 7 coğrafik bölgemizde 25 araştırma enstitümüzde yıllık 250'ye yakın proje yürütüyoruz. Yürüttüğümüz Ar-Ge projeleriyle su tasarrufu sağlayan yöntemlere göre sulama programları oluşturuyoruz. Önümüzdeki dönemde tarımda suyun etkin kullanımına yönelik sulama yönetimi teknolojilerine öncelik vereceğiz."
Kullanılmış suların, arıtılarak yeniden kullanımı için ilgili tüm paydaşlarla çalışmalara başladıklarının altını çizen Pakdemirli, "Türkiye'de kullanılmış suların, yeniden kullanım oranı yüzde 2,5. Hedefimiz, bu oranı yüzde 47'lere çıkarmak. Geri kazanılacak yaklaşık 3,3 milyar metreküp suyun, 2 milyar metreküpünü tarımsal sulamada kullanmayı planlıyoruz. Böylece, kazanılan kullanılmış sular, tarlalara can suyu olacak ve 3,4 milyon dekar tarım alanının sulanması sağlanacaktır." dedi.
Pakdemirli, 81 il için hazırlanan Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı'nı başarıyla uyguladıklarını da bildirdi.
Yağmur suyu hasadı yöntemini hem kentlerde hem de kırsal alanlarda etkin şekilde uygulamayı hedeflediklerini belirten Pakdemirli, "Konya'da farkındalığı artırmak amacıyla 4 yağmur suyu hasadı göletini hizmete aldık. Ayrıca, yağmur suyu hasadı, özellikle betonlaşmanın yoğun, yeşilin az olduğu şehirlerde, yağışlardan sonra meydana gelen şehir taşkınlarının etkilerini azaltmaya da katkı sağlayacaktır." diye konuştu.
Taşkın tahmin ve erken uyarı sistemini 2023'ün ilk yarısında devreye alacaklarını ifade eden Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu:
"Havzalarımızda sel ve taşkın risklerini azaltmak ve verimli topraklarımızın taşınmasını önlemek için yukarı havzada ıslah ve erozyon kontrolü çalışmalarımız da devam ediyor. Yaptığımız tersip bendi, ıslah sekisi, brit, taban kuşakları gibi yapılar haricinde son dönemde, maliyetleri 5 ila 6 kat daha ucuza mal ettiğimiz geçirgen sel ve rusubat tırmıkları gibi sanat yapılarına da ağırlık veriyoruz."
Pakdemirli, dünyadaki tatlı suyun yüzde 75'inin ormanlık su havzalarından geldiğine işaret ederek, "Yine orman ekosistemleri en büyük karbon yutağıdır ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltma da en büyük silahlarımızdan birisidir. Bu yıl ilk yağmurların başlamasıyla birlikte yıl sonuna kadar Geleceğe Nefes Kampanyası ile her bir vatandaşımıza üçer adet olacak şekilde toplam 252 milyon fidanı toprakla buluşturacağız."
"SU KANUNU'NU TBMM'YE SUNMAK İSTİYORUZ"
Su Kanunu'nun taslak metninin, Şura kapsamında yeniden gözden geçirildiğini belirten Pakdemirli, "Su Kanunu'nu, suyun tek elden yönetimi hedefimiz çerçevesinde, tüm paydaşların görüşlerini alarak, ortak akılla değerlendirdik. Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğimiz Şura Sonuç Bildirgesi'yle, inşallah Su Kanunu'nu da TBMM'ye sunmak istiyoruz." dedi.
Su konusunda eğitim seferberliği için düğmeye bastıklarına dikkati çeken Pakdemirli, Bakanlık olarak, su bilincinin küçük yaşlardan itibaren kazandırılması amacıyla, anasınıfları da dahil, su okur yazarlığı derslerinin ilköğretim müfredatına girmesi için ilgili kurumlarla görüşmelere başladıklarını anlattı.
"COĞRAFYAMIZ BİZE NEYİ EMREDİYORSA, ONU EKİP BİÇMELİYİZ"
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı da suyun geleceğini şekillendirecek stratejiler doğrultusunda çiftçilerden akademisyenlere, sivil toplum kuruluşlarından bürokratlara kadar ülkenin su yönetim politikasının belirlenmesi amacıyla Şura'nın yapılmasına karar verdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Şükrü Karatepe ise Şura'nın sonuç bildirgesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından okunmasının çok değerli olacağını belirterek, "Ortaya çıkacak sonuçların su meselesinin iyi yönetilmesine, Türkiye'nin su yönetimi konusunda daha özenli davranmasına vesile olmasını temenni ediyorum." dedi.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Yunus Kılıç, dünyada son 100 yılda nüfusta 4 kat, su tüketiminde 7 kat artış olduğunu söyledi.
Su kaynakları ve her yılki yağışın bilindiğini kaydeden Kılıç, "Bunların kontrol altına alınması lazım. Coğrafyamız bize neyi emrediyorsa, onu ekip biçmeliyiz. Her ürünü her yerde desteklemekten yavaş yavaş vazgeçmeliyiz. Su Şurası'nın, Su Kanunu'nun çıkmasına kaynaklık edeceğine inanıyorum. Biz de TBMM olarak hem çalışmalara hem kanunlaşma sürecine katkı vereceğiz." diye konuştu.
Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde yol haritası "İklim Şurası"yla oluşturulacak
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında 2022 yılının başında "İklim Şurası" düzenleyeceklerini bildirdi.
Bakan Kurum, Pre-COP26 Toplantısı için bulunduğu Milano'da AA muhabirine yaptığı açıklamada, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapılacakları değerlendirdi.
İklim değişikliğinin sınır tanımayan bir mesele olduğunu belirten Kurum, "İklim değişikliği sadece bir çevre meselesi değil, pek çok sektörü derinden etkileyen bir kalkınma meselesi, ülkelerin bir milli güvenlik meselesidir." dedi.
Son 200 yılda özellikle gelişmiş ülkelerin vahşi kalkınma modellerini benimseyerek, havaya, suya, toprağa saygı göstermeden büyümeleri ve aşırı tüketimleri nedeniyle dünyanın zarar gördüğüne işaret eden Kurum, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin Türkiye'de de büyük felaketler yaşanmasına neden olduğunu anımsattı.
Küresel ısınma, sel, orman yangını, kuraklık ve çölleşme gibi felaketler nedeniyle iklim göçlerinin tetiklenebileceğine yönelik uyarıları hatırlatan Kurum, "Bütün bunlar sadece 1,1 artışla oldu. Bu artışı ve olumsuz etkilerini durduramazsak dünyamızın geleceğini büyük oranda etkileyecek." diye konuştu.
Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2053 yılında net sıfır emisyon hedefini ortaya koyduğunu hatırlatarak, net sıfır emisyonun özellikle fosil yakıtlardan kaynaklı sera gazlarıyla, bunları yutan, yok eden okyanus ve yeşil alanların birbirine eşitlenmesi anlamına geldiğini kaydetti.
"Oluşan emisyonların yutak alanlarla dengelenmesi için hem denizlerimizin kirlilikten korunması hem de ormanların ve korunan alanların artırılması gerekiyor." ifadelerini kullanan Kurum, yürütülecek çalışmalarla bu dengenin kurulmasının sağlanacağını, net sıfır emisyon hedefiyle enerjiden tarıma, ulaştırmadan ticarete, sanayiden atık yönetimine kadar ekonomiye yön veren tüm alanlarda politika ve teknolojiler hayata geçirileceğini söyledi.
"TÜM SEKTÖRLERİN DİNLENDİĞİ VE FİKİRLERİNİN DİKKATE ALINDIĞI BİR ŞURA OLACAK"
Kurum, iklim değişikliğiyle mücadelede, net sıfır emisyon hedefinde, sadece devletin değil, devlet dışı aktörlerin, sivil toplumun, iş dünyasının, özel sektörün de aktif katılımını en yüksek dereceye çıkaracaklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Böylece, ülkemizin milli gelirinin yükselmesi, ihracatın artması ve yeşil kalkınma hamlesini, kadınlarımızın, gençlerimizin liderlik ettiği projeler yaparak, çok taraflı platformlar kurarak, birlik ve beraberlik içerisinde başarılı bir şekilde gerçekleştireceğiz. Bu kapsamda 2022'nin Ocak ayında bir 'İklim Şurası" düzenleyeceğiz. Özel sektörümüzle, sivil toplum kuruluşlarımızla, üniversitelerimizle, sanayicilerimizle, uluslararası kuruluşlarla uzun vadeli stratejik eylem planımızı ortaya koyacağız. Önemli olan tüm paydaşların iklim değişikliğine ilişkin fikirlerinin, önerilerinin özgürce paylaşıldığı, tüm sektörlerin dinlendiği ve fikirlerinin dikkate alındığı bir şura olacak. Bu şuradan alacağımız fikir ve öneriler de aslında bundan sonraki süreçte ülkemizin 2053'e giden yolda net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda atacağımız adımlar için önemli kararların altyapısı olacaktır. Daha yaşanabilir bir dünya için net sıfır emisyon hedefine ulaşmaya sadece bizim değil, bütün dünyanın ihtiyacı var. Biz de buna katkı veriyoruz."
"AL-KULLAN-DÖNÜŞTÜR DÖNGÜSEL EKONOMİSİ OLUŞTURARAK EKONOMİYE KATKI SAĞLIYORUZ"
İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yürütülen çalışmaları da anımsatan Kurum, İklim Kanunu ile Emisyon Ticaret Sistemi kurulmasına yönelik hazırlıkların sürdüğünü belirtti. Kurum, "2023 hedeflerine yürüyen ülkemizin yatırım, üretim, istihdam politikalarında köklü değişikliklere yol açacağına inandığımız Avrupa Yeşil Mutabakatı'na dair eylem planımızı hazırladık. Ulusal İklim Değişikliği Stratejisini ve Eylem Planı'nı 2053 hedefleri doğrultusunda revize ediyoruz. Bölgesel İklim Değişikliği Eylem Planları ile akıllı şehir ve sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz." dedi.
Kurum, şunları kaydetti:
"Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz Sıfır Atık Projemizle doğal kaynaklarımızın korunmasını sağlıyoruz. Al-kullan-dönüştür döngüsel ekonomisi oluşturarak ekonomiye katkı sağlıyoruz. Türkiye Çevre Ajansıyla 2022 yılında başlatacağımız zorunlu depozito uygulamalarımızı yaygınlaştıracak çalışmalar yürütüyoruz. 400 millet bahçemizle ve ekolojik koridorlarımızla yeşil alanlarımızı, ormanlaştırma yutak alanlarımızı artırıyoruz. Doğal korunan alanlarımızı artırıyor, bisiklet yolu ve yeşil yürüyüş yollarımızı yaygınlaştırıyoruz. Akıllı şehir ve sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştırarak ülkemizin her yerinde; enerji verimli, iklime duyarlı yerleşim alanları kuruyoruz. Daha az fosil yakıt kullanmak adına, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı ülkemizin her yerinde artırıyoruz."