S-400 füze sistemi nedir ve Türkiye bunu neden istiyor?
Türkiye askeri politikasını oluşturma açısından diğer ülkeler gibi bağımsızdır. Bulunduğu bölgede güvenliğin lideri ve garantörü olan Türkiye’nin, NATO’daki ortaklara yani tek bir tedarikçiye bağlı kalacağı düşünülemez. Bu nedenle bölgedeki konumunu da göz önüne alarak askeri politikası gereği yüksek hassasiyetli silahlarını çeşitlendirme yoluna girmiştir.
Dünya hükümetleri, Türkiye'nin S-400 satın alımlarına nasıl bakıyor?
Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini tedarik etme kararından yıllar sonra Türkiye'nin üst düzey savunma tedariki ve askeri-sanayi koluna karşı yaptırımlarını açıkladı.
ABD'nin Türkiye'ye S-400 tedarik etmemesi yönündeki çağrılarına rağmen Türkiye, ABD'nin alternatif bir füze savunma sistemi önermediğini savundu. NATO müttefikleri, Türkiye Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın F-35 sistemini Türk Hava Kuvvetleri ağına (HvBS) bağlamayı planladığı göz önüne alındığında veri güvenliği konusundaki endişelerini de dile getirdi. Bu, son teknoloji yazılımına rehberlik eden bilgi ve savaş alanı farkındalık ağlarıyla birlikte çalışan gizli savaşçının tüm potansiyelini gerçekleştirmek için gerekli olacaktır. Başlangıçta ABD'nin endişeleri, S400'ün HvBS'ye bağlanmasının büyük bir operasyonel güvenlik riski oluşturacağı ve muhtemelen F-35 tarafından toplanan verilerin Rusya ile paylaşılmasına izin vererek, avcının operasyonel etkinliğini veya gizli imzasını tehlikeye atabileceği düşünüldü.
Ancak Türk hükümeti, F-35 ve NATO ile entegre savunma ağının Rus S-400'den ayrı bir ağ üzerinde çalışacağını belirterek bu tür iddiaları ret etti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından yapılan açıklamaya istinaden Türkiye, Amerika'nın Düşmanlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Çıkma Yasası veya CAATSA'nın 231. bölümü kapsamında önlemlerin uygulanmasının gereksizliğini açıklamış oldu.
S-400 Triumph (NATO tarafından SA-21 Growler kod adı altında bilinir), maksimum 400 kilometre (250 mil) menzile olan sahip ve 27 kilometreye kadar yakın mesafedeki hedef vurabilen bir uçaksavar sistemidir. 2007'de tanıtımı yapıldı. Sistem hareketlidir ve biri 12'ye kadar fırlatıcıdan oluşan kontrol merkezi ve birkaç füze fırlatma sistemini içerir.
Türkiye dış güçlerin konumu ve yaptırımlarına karşın, sistemleri satın alarak, kendi ülke güvenliği için bağımsız bir politika izlemiş, NATO'daki özel konumunu da bir kez daha gözler önüne sermiştir.
TÜRKİYE KONUMU GEREĞİ SAVUNMASINI GÜÇLENDİRİYOR
Sovyet yapımı S-300'ler de dahil olmak üzere son teknoloji S-400 cihazının öncülleri, ülke çapında bir uçaksavar sisteminin parçası olarak tasarlandı. S-400'ler, bağımsız olarak çalışabilme avantajına sahiptir. Bu NATO'nun savunma ağıyla entegre olmadan kullanmasına izin veren özelliklerden biridir. Elbette, Türkiye'nin stratejik konumu göz önüne alındığında savunma politikasında aldığı karar oldukça makul ve gereklidir.
Askeri Harcama Programında Kıdemli Araştırmacı Siemon Wezeman, S-400'ün daha geniş bir savunma kompleksine dahil edilmesinin büyük avantajlar sağlayacağını ve onu "çok daha etkili" hale getireceğini söylüyor. Örneğin, Rus ordusu, ek bir orta menzilli savunma sistemi olan Pantsir S-1 ile S-400'ü düşman hava saldırılarından koruyor. Türkiye'nin bulunduğu konum itibarı ile, askeri politikası gereği S-400 sitemleriyle savunmasını çeşitlendirmesi gerekliliktir.
Ayrıca Amerika ve NATO'nun bildiği gibi S-400 savunma sistemi olarak tasarlanmıştır ve saldırı için kullanılabilen bir yapısı bulunmamaktadır.
TÜRKİYE HAVA SAHASI SAVUNMASINI S-400 İLE GÜÇLENDİRİYOR
Türkiye, bulunduğu coğrafi konum sebebi ile doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm eksenlerde doğal bir köprü işlevi görür. Büyük dünya pazarında etkin ve uygun maliyetli bir merkez konumundadır. Stratejik konumu söz önüne alındığında Tokyo'dan New York'a kadar 16 farklı saat diliminde yer alan pazarlara kolay erişim olanağı sunmaktadır.
Bölgede artan etkisi göz önüne alındığında kendi hava sahasını korumak için, tıpkı diğer ülkeler gibi kendi füze savunma sistemini oluşturması gereklidir. Sadece NATO'nun füze savunma sistemine dahil olmadan bağımsız olarakta hava sahasını korumak için uygun politikaları uygulamaya devam ediyor.
Dünyanın sayılı teknoloji alanındaki liderlerinden Rusya ile anlaşarak hava savunma sistemlerini satın alıyor. Bu satın alma aslında uzun vadeli bir yatırımdır. Bu şekilde Türk Bilim insanlarının uzun vadede ülkenin kendi hava savunma sistemlerini oluşturmasına da olanak sağlıyor.