FETÖ'nün "mahrem imamı" örgütün yurt dışındaki PKK ile iş birliğini anlattı
FETÖ’cü mahrem imamdan itiraf geldi. "Ahmet" kod adlı jandarmadan sorumlu mahrem imam firari FETÖ’cülerin yurt dışındaki PKK ve Kürt diasporası ile işbirliği yaptığını anlattı.
Öğrencilik döneminde tanıştığı örgüte 12 yıl hizmet eden mahrem imam, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gözaltına alındı. Etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olan mahrem imam, neden itirafçı olduğunu, FETÖ'nün etkin pişmanlıktan yararlanan kişilere yönelik itibarsızlaştırma propagandalarını ne amaçla yürüttüğünü ve örgütün yurt dışındaki iş birliklerini anlattı.
SORU: Darbe girişiminden sonra örgüt, üyelerini bir arada tutmak için ne gibi çalışmalarda bulundu? Örgüt itirafçıları takip ediyor mu?
CEVAP : "15 Temmuz'dan sonra 'Aman ha dikkat edin, paçayı kaptırmayın. Polis çok işkence yapıyor' şeklinde kılavuzlar, kullandığımız iletişim programları üzerinden dijital olarak dağıtılıyordu. 'Gördüğünüz, duyduğunuz her şeyi inkar edin' yönünde bir talep vardı."
"SİMETRİK OLMAYAN ASİMETRİK BİR CİHAT"
SORU: Siz neden pişman ve itirafçı oldunuz? FETÖ'den hapis yatan ya da salıverilenler bir pişmanlık duyuyorlar mı?
CEVAP : "Benim etkin pişmanlığı tercih etmemdeki en büyük etken 15 Temmuz'dur. Ben 15 Temmuz'da yaşanan olayları kesinlikle affedemiyorum. Bunun hiçbir şekilde ne dini ne insani ne ahlaki izahı yok. 'Bize kumpas kuruldu', 'Ava giderken avlandık' diyorlar. Size kumpas kurulabilmesi için orada bulunmanız gerekiyor. En basit mantıkla bile bunu bulabilirsiniz. O gece sahada olan onlarca bu işe bulaşmış sivil ve askeri şahıs var. Sivillerin sayısı az ama onlarca askeri personel var. Benim en büyük kırılma noktam 15 Temmuz'dur. Çünkü 15 Temmuz'da bir sürü insan öldü. 15 Temmuz Anadolu'nun Kerbela'sı diyorum. 'Anadolu'da Kerbela benzeri bir eylemdir' diye tarif ediyorum. Asırlarca unutulmayacak ve bu milletin zihnine kazınacak bir eylem olarak görüyorum. Çok büyük bir fitnedir. İnsanlar arasına bu milletin içine saplanmış bir hançerdir. Uzun yıllar etkisini devam ettirecek diye düşünüyorum.
15 Temmuz'dan önce yaptığım faaliyetleri kendi içimde bir şekilde rasyonalizasyon yapabiliyordum. Çünkü doğru olmamasına rağmen kendimce rasyonalize edebiliyordum. Diyordum ki karşımızda bir düşman var, bunlar din düşmanı, milletin düşmanı, bu milletin özellikle dindarların birtakım yerlere gelmesini istemeyen bir yapı var. Bu yapı ile bir şekilde mücadele etmemiz gerekiyor şeklinde sürekli endokrine edildik yıllarca zaten. Bu şekilde zihinsel olarak bir hazırlık sürecimiz oldu. Ben bunu şu şekilde de tarif ediyorum: Simetrik olmayan asimetrik bir cihat. Kullandığınız argümanlar, malzemeler, yöntemler konusu ve neticesi suç ama bunu kendimizce bu şekilde rasyonalize edebiliyorduk. Şu an geldiğim noktada bunların da tamamen suç olduğunu görüyorum. Yaptığımız eylemleri hiçbir şekilde masumlaştırmıyorum. Bunların hepsi suçtur. Özellikle mahrem yapı içindeki BİM faaliyetleri kapsamında yapılan iş ve eylemlerin tamamı mevcut yasalara göre de uluslararası hukuka göre de suçtur. Ama o dönemde bunları yaptık ve evet pişmanım. Ama en önemli nokta 15 Temmuz'dur benim için."
SORU: Örgütün şantaj amaçlı otel odalarında gizli görüntü alma, ses kaydı yaptığı biliniyor. Örgüt kendi elemanlarını da dinler miydi?
CEVAP: "Jandarma mahrem yapılanmasında şahit olduğum bu şekilde bir faaliyet yok ama ben şahit olmadım diye bunun olmayacağı anlamına gelmiyor. Fakat ses kayıt cihazı, böcek diye tarif edilen dinleme aparatlarının birtakım yerlere yerleştirilip ses ve görüntü kayıtlarının alındığını duyuyorduk, biliyorduk. Bu tür cihazlar BİM mesulü diye tarif ettiğimiz şahıslarda bu tarz cihazlar bulunuyordu. Gerekli görüldüğü durumlarda bu cihazları çok kolay temin edip, ilgili şahıslara ulaştırabiliyorlardı."
"ETKİN PİŞMANLIKTAN FAYDALANANLARI ŞEYTANLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR"
SORU: Örgütün içinden biri olarak bir zamanlar beraber olduğunuz arkadaşlarınızın gerçeği görmesi yönünde bir çağrınız var mı? Bu konuda FETÖ yandaşlarının düşüncesi nasıl değiştirilebilir?
CEVAP: "Ben etkin pişmanlıktan faydalandım. Yapı içinde de bundan dolayı hain, kafir, münafık ilan edildim. Gerek sosyal medya gerekse değişik kanallar üzerinden hakkımda bu şekilde propaganda yürütülüyor yurt dışı menşeili hesaplar üzerinden. Etkin pişmanlıktan faydalandığımdan dolayı hiçbir pişmanlığım yok iyi ki de faydalanmışım. Etkin pişmanlıktan faydalanan insanlara baktığımızda konusu gerçekten suç olan benim gibi mahrem ünitelerde görev yapmış iş ve eylemleri suç teşkil eden faaliyetleri yürütmüş olan kişiler etkin pişmanlıktan faydalanabiliyor. Mevcut yasalarımız böyle bir imkan sunuyor. Fakat konusu ve eylemleri benimki kadar suç teşkil etmeyen etkin pişmanlıktan faydalanan kişiler de var. Nedir? Sohbet toplantısına katılmış veya bir yerde birlikte bulunmuşlar. Benim faaliyetlerimin konusu tamamen suç. Örgüt şu an şöyle bir propaganda yapıyor, etkin pişmanlıktan faydalananları şeytanlaştırma, onları toplum nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bunu da şunun için yaptıklarını düşünüyorum. Benim gibi mahrem ünitelerde görev yapıp, konusu suç olan iş ve eylemleri işleyen insanların anlattıklarını perdelemek ve bunların toplum nezdinde inanılırlığını zayıflatmak amacıyla bu şekilde bir propaganda faaliyeti yürütülüyor. Bunu yurt dışı kaynaklı olarak sürekli gündeme getiriyorlar. Esas amaç ben ve benim gibi insanların anlattıkları şeyleri perdelemek."
"GEREK MAHREM GEREK SİVİL ÜNİTELER TAMAMEN BİTTİ DİYEMEYİZ"
SORU: Tehlike hala devam ediyor mu sizce?
CEVAP: "Şu an Türkiye içinde yapının ciddi manada etkisi kırılmış durumda. Bunu gözlemleyebiliyoruz. Fakat gerek mahrem gerek sivil üniteler tamamen bitti diyemeyiz. Hala yapılan operasyonlar bunun bir kanıtı. Özellikle yurt dışı menşeili faaliyetlerini daha da yoğunlaştırdılar Avrupa ve Amerika üzerinden. Rahat hareket edebilecekleri ülkelere gidip, demokrasinin nimetlerinden faydalanıp, faaliyetlerini daha rahat yürütüyorlar. Yurt dışında hala çok ciddi aktifler. Burada da şöyle bir olay var hala kendileri gibi mağdur olduklarını düşündükleri yurt dışındaki PKK ve Kürt diasporası ile işbirliği yapma gibi bir yöntem de uygulanıyor. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Özellikle sosyal medya üzerinden faaliyetlerde bulunuyorlar. Mağdur olduklarını ve kendileri gibi mağdur olan gruplarla iş birliği içinde olurlarsa daha güçlü olacaklarını, seslerini daha iyi duyuracaklarını düşünüyorlar. Bu şekilde kendilerine yeni ittifaklar, paydaşlar bulma gibi yöntemler uyguluyorlar.
Şu an yapının yurt dışına firar etmiş olan özellikle üst kadrosunun birçoğunun Türkiye'de yargılama süreçleri devam ediyor. Şu an örgüt içinde hala karar verme mekanizmalarında bu insanlar aktif. 15 Temmuz'dan önce yüzde 90'ı yurt dışına çıkmış. Tüm bu yaşananlara rağmen bu örgüte sempati duyan, gönül verenlere şöyle bir mesajım var, sizi mağdur eden, kullanan, bir şekilde bu işlere bilerek veya bilmeyerek bulaştıran, konusu ve sonucu suç olan eylemlere bulaştıran insanlar hala karar verme mekanizmalarında hayatınız ve geleceğinizle alakalı karar almaktadır. Benim size şöyle bir tavsiyem olabilir, kesinlikle bu insanlara prim vermeyin. Bu insanlara kendinizi kullandırmayın. Hala sizi etkiliyorlar yurt dışında bile olsalar, yalan yanlış ifadelerle hayatınızı yönlendirmeye çalışıyorlar."