Adalet Komisyon Başkanı Yılmaz'dan Antalya'daki istismar olayı için flaş açıklama
Ak Parti Milletvekili Yılmaz Tunç, Antalya'daki çocuk istismarı ve AK Parti'nin sunduğu 5. Yargı Paketi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Elmalı davasının detayları hakkında bilgi vern Tunç, "Çocukların sosyal çalışmacı eşliğinde verdiği ifadeler, çizdikleri resimler, oradaki hal ve hareketleri, oradaki uzmanların çocukların psikolojisi ile ilgili görüşleri hepsi somut delile girer. Dolayısıyla somut delil şartı bakımından eğer mahkeme somut delil yok demişse o karar hatalı bir karar olur" şeklinde konuştu.
TBMM Genel Kurulunda görüşülecek olan 4'üncü yargı paketine ilişkin süreç devam ederken, Adalet Komisyonu Başkanı Ak Parti Milletvekili Yılmaz Tunç, SABAH'a önemli açıklamalarda bulundu. 4. Yargı Paketi'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamış olduğu İnsan Hakları Eylem Planı'nın birinci paketi olduğuna dikkat çeken Tunç, burada öncelikli hedeflerinin adalete olan güveni daha da artırmak olduğunu söyledi.
YENİ YASAMA YILINDA 5. YARGI PAKETİ HAYATA GEÇİRİLECEK
İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında yargıdaki reformların süreceğini, Yargıyı hızlandıracak, uygulamadaki tıkanıklıkları aşacak, ceza adalet sistemine uygun olmayan uygulamaları ortadan kaldırabilecek düzenlemeler üzerinden çalışmaların devam ettiğini belirten Tunç, yeni yasama yılı açıldığında 5. Yargı Paketi'ni hayata geçireceklerini açıkladı.
5. YARGI PAKETİNDE ISRARLI TAKİBE CEZA GELİYOR
Israrlı takibe ceza verilmemesine ilişkin düzenlemenin 4. Yargı Paketi'nde yer almaması sonrası yöneltilen eleştirileri de cevaplandıran Tunç, ısrarlı takip konusunun İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer aldığını, bununla ilgili çalışmanın devam ettiğini söyledi. Türk Ceza Kanunu'nda ısrarlı takibe benzer bir suç türünün olduğunu vurgulayan Tunç, "Bu suç türünün içerisinde yeni bir düzenleme mi yapılması mı lazım, yani orada cezayı artıran bir düzenleme mi yoksa ısrarlı takip ayrı bir suç tipi olarak ceza kanunumuzda mı yer alsın.
Çünkü mevcut ceza kanunumuzda şuanda kişileri rahatsız etme, ısrarlı bir şekilde telefonla, iletişim kanallarıyla, bilişim yoluyla rahatsız etme var. Ama bu ısrarlı takip hususu biraz daha ayrıntılı bir konu. Bunun farklı bir suç türü olarak ceza kanununda düzenlenmesi yönünde bir görüş var. Bu anlamda herhalde 5. Yargı Paketine bu yetişir" diye konuştu.
ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARINDA SOMUT DELİL ARANMASI ŞARTI
Çocuğun cinsel istismarında somut delil aranması şartına getirilen eleştirilere yönelikte açıklamalarda bulunan Tunç, kamuoyuna yanlış aktarılan hususlar olduğunu söyledi. Çocuk istismarı suçuna en yüksek cezayı veren ülkelerden birinin Türkiye olduğuna dikkat çeken Tunç, "Bu konuda çok hassasız. Çocukların korunması açısından bu konunun üzerinde duruyoruz ve cezalarda 2014 yılında yaptığımız değişikliklerle ve ardından 2016'da bir değişiklik daha yapmıştık, çocukların cinsel istismarı suçuna verilecek cezaları artırmıştık.
Katalog suçlarda somut delil kriteri aranmıyordu. Ama 4. Yargı Paketi'nde katalog suçlarda da tutuklama yapılabilmesi için kuvvetli suç şüphesini gerektirecek somut deliller aranacak. Katalog suçlar içerisinde; kasten öldürme, terör, uyuşturucu, cinsel saldırı suçları, çocukların cinsel istismarı suçları var. Katalog suçlar bakımından tutuklama sebebi olarak somut delil şartı aranacak ancak kaçma şüphesi ya da delilleri karartma şüphesi aranmayacak" dedi.
"SOMUT DELİL KRİTERİ ŞÜPHELİNİN TUTUKSUZ YARGILANACAĞI ANLAMINA GELMEZ"
Tunç, geçmişte kamuoyunda, 'somut delil olmadan kişiler tutuklanıyor, kolayca tutuklama yapılıyor' şeklinde eleştiriler yapıldığını hatırlatarak, "İnsan Hakları Eylem Planı'nda katalog suçlar bakımından somut delil şartının aranacağı açıklanmıştı. Bu yönde de kanuni düzenleme yapıldı. Çocukların cinsel istismarı açısından bir zaafa uğranılabilir mi bu suçla mücadele açısından.
Böyle bir endişeye gerek yok. Çocukların ifadeleri çocuk izlem merkezlerinde sosyologlor, psikologlar, sosyal çalışmacılar tarafından savcı gözetiminde alınıyor. Dolayısıyla salt bir ifadeden bahsetmiyoruz mağdur çocukların ifadesi alınırken orada bir rapor tutuluyor. Sosyal çalışmacı, psikologlar eşliğinde o çocuk belki gün boyu onlarla beraber orada bir takım faaliyetler, hatta çocuk oyuncağı ile oynarken orada bir sohbet ortamında görüşme gerçekleştiriliyor. Bu suçun işlenip işlenmediğine dair çocuğun beyanı savcı arka odada, çocuk savcı ile muhatap olmadan sosyal çalışmacılar tarafından bir rapora dönüştürülerek bu ifade alınıyor.
Dolayısıyla çocuğun ifadesi orada salt bir ifade olmadığından o tutulacak raporda tutuklama açısından bir somut delildir. Çocuğun cinsel istismarı açısından bir sadece somut delil kriterinin getirilmiş olması şüphelinin o suçta tutuksuz yargılanacağı anlamına gelmez. Çünkü çocuk izlem merkezlerinde sosyal çalışmacılar ve psikologların katıldığı ve bir rapora dönüşen, somut delile dönüşen ifade söz konusu. Dolayısıyla bir endişeye gerek yok" diye konuştu.
ELMALI DAVASI
Antalya'nın Finike ilçesinde, kız çocuğu G.E.G. ve ağabeyi İ.E.G.'nin cinsel istismara uğramasına ilişkin yürütülen soruşturmada anne ile üvey baba gözaltına alınmıştı. Yaşanan cinsel istismar olayı Türkiye'yi ayağa kaldırırken, Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi anne ve üvey baba için tahliye kararı verdi. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç, yaşanan süreçle ilgili yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti : "Burada çocukların korunması çok önemli. Çocuklar çevresindeki tehlikelere hatta aile içinde bile o tehlikelere karşı korunmasız olan kişiler. Dolayısıyla devletin, ailelerin bu anlamda çocukların üzerinde hassasiyetle durması lazım.
Çocuk istismarı, çocuğun cinsel istismarı suçu bizim ceza kanunumuzda en yüksek verdiğimiz cezalar arasında. Avrupa'da da bu suçun üst sınırı 15 yıl, bizim alt sınırımız 15 yıl, çocuk daha küçükse 18 yıldan başlıyor cezası. Bu konuda çocuklarımızın korunması açısından hassasız. Çocuğun cinsel istismarı suçuyla mücadelede ve bu suçların işlenmemesi öncelikli hedefimiz ama işlendiği takdirde sanıkların hak ettiği cezayı alması yönündeki görüşümüz hiçbir zaman değişmedi, değişemez. Yargının her konu için farklı karar vermesi mümkün olabilir, hatta hatalı karar vermesi de mümkün olabilir. Hatalı kararın düzeltilebileceği mekanizmalar da var. Burada çocukların sosyal çalışmacı eşliğinde verdiği ifadeler, çizdikleri resimler, oradaki hal ve hareketleri, oradaki uzmanların çocukların psikolojisi ile ilgili görüşleri hepsi somut delile girer. Dolayısıyla somut delil şartı bakımından eğer mahkeme somut delil yok demişse o karar hatalı bir karar olur"