Adli vakaların bilirkişi üssü Adli Tıp Kurumu, kapılarını açtı! Kemik parçasından fiziksel kimlik tespiti
Türkiye'de yargı mekanizmasının talepleri üzerine, adli olayları ve delilleri irdeleyerek tarafsız bilirkişi raporları hazırlayan Adli Tıp Kurumu (ATK), kapılarını açtı. Adli Tıp Kurumu Başkanı Yalçın Büyük, "Güncel teknolojiyi çok yakından takip ediyoruz. Biyoloji İhtisas Dairemize kazandırdığımız 'Yeni Nesil Sekanslama Cihazı'na sahibiz. Artık sadece genetik kimlik ortaya çıkarmakla kalmıyoruz, belki bir yerde bulunmuş kemik parçasından kişinin fiziksel kimliğini tanımlayacak, göz, saç rengini söyleyebilecek bir teknolojiye sahibiz" ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 8 yıldır Adli Tıp Kurumu Başkanlığını üstlenen Yalçın Büyük, ilk röportajını AA'ya verirken, kurumda yılda yaklaşık 500 bin dosyanın işlem gördüğünü ve bunların büyük bir titizlikle incelendiğini belirtti.
Büyük, ATK'nin 100 yılı aşkın tarihi birikimin getirmiş olduğu avantajlarından istifade ederek, adaletin tecellisi için yargı makamlarına ihtiyaç duyduklarında çözüm ortağı olarak katkıda bulunduğunu söyledi.
İstanbul merkezli bir organizasyon olduklarını, 9 ilde grup başkanlığı, diğer illerde de şube müdürlüğü olarak hizmet verdiklerini aktaran Büyük, şöyle devam etti:
"Hem Yargı Reformu Stratejisi kapsamında hem de İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında ATK'nın, bölge adliye mahkemelerinin bulunduğu tüm il merkezlerinde grup başkanlığı olarak teşkilatlanması şeklinde bir hedef oluşturuldu. Bu hedefler doğrultusunda yeni grup başkanlıklarımız oluşturuluyoruz.
Böylece 17 ilde grup başkanlığı düzeyinde hizmet verir hale geleceğiz. Bu anlamda da çok hızlı bir şekilde çalışmalara başladık. Bir yandan da grup başkanlıklarımızın hizmet binalarını yeniliyoruz. Bu çerçevede yerelde etkin ve en hızlı şekilde hizmet sunmak, merkezde sunduğumuz hizmetleri aynı standartlarla tüm il merkezlerimizde yaygınlaştırmak için büyük bir çaba içerisindeyiz."
Yalçın Büyük, teknolojik anlamda üst düzey cihazlara sahip olduklarını dile getirerek, "Bugün gerçekten dünyadaki en başarılı kriminal laboratuvarda teknolojik olarak ne varsa fazlasıyla kurumumuzda var. Gerek insan gücü anlamında gerekse teknolojik cihaz bakımından hiç de onlardan farklı durumda olmadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Bakanlığımız bizim geliştirdiğimiz projeleri ciddi şekilde desteklemekte. Bu da kurumsal anlamda sürekli gelişmemize katkı sağlamakta." diye konuştu.
Biyoloji İhtisas Dairesi'nin yılda 100 binin üzerinde DNA analizi gerçekleştirdiğine dikkati çeken Büyük, bu daireyi diğer illerdeki grup başkanlıklarının 5'inde de kurduklarını, bununla da yetinmeyip, özellikle DNA ile kimliklendirmeye ihtiyaç duyulduğu anda vatandaşın beklemeden bu hizmeti alabilmesi için "Acil DNA Laboratuvarları"nı geliştirdiklerini anlattı.
Yeni geliştirilen ve kısa sürede analiz imkanı sağlayan cihazları diğer illere de kurarak, bu çalışmayı yaygınlaştırma konusunda çaba sarf ettiklerini belirten Büyük, "Güncel teknolojiyi çok yakından takip ediyoruz. Biyoloji İhtisas Dairemize kazandırdığımız 'Yeni Nesil Sekanslama Cihazı'na sahibiz. Artık sadece genetik kimlik ortaya çıkarmakla kalmıyoruz, belki bir yerde bulunmuş kemik parçasından kişinin fiziksel kimliğini tanımlayacak, göz, saç rengini söyleyebilecek bir teknolojiye sahibiz.
Belki ilerleyen zamanlarda daha birçok fiziksel özelliğini de ortaya çıkarabilecek bir teknoloji. Bu aynı zamanda olay yerindeki yoğun ve karışık DNA'ların ayrıştırılarak daha efektif sonuç almamıza imkan sağlayan bir teknoloji. Yeni açılan tüm biyoloji dairelerimizde de bu teknoloji yaygınlaştırmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Büyük, Fizik İhtisas Dairesi'nde özellikle belge ve imza inceleme konusunda titizlik içerisinde çalışarak, yargının ihtiyaç duyduğu teknik bilirkişilik desteği sağladıklarını vurgularken, Kimya İhtisas Dairesi'nin çalışmalarına da değinerek, şu bilgileri verdi:
"Ülkemizde sıfır toleransla mücadele ettiğimiz uyuşturucu madde konusunda önemli çalışmalarımız var. Bu dairede çalışan arkadaşlarımız, piyasada yeni bir uyuşturucu maddeye rastlandığında maddenin hızlı bir şekilde isimlendirilmesi ve tespit edilmesi konusunda önemli çalışmalar yaptı.
Bu konudaki çalışmalarına dair makaleleri uluslararası dergilerde yayınlandı. Her alanda teknik imkan, personel açısından da vatandaşımıza en iyi hizmeti sunmak ve yargının ihtiyaç duyduğu konularda çözüme ulaştırabilecek olan teknik desteği sağlamak için titizlikle çalışıyoruz."
Soruşturması veya yargılaması devam eden ve gizlilik kararı da bulunan dosyaların incelemeleri yapıldığı için, kurum olarak medyaya mesafeli durduklarını bildiren Büyük, dosyaların ATK'da daha hızlı raporlanabilmesi için yaptıkları çalışmaları anlattı.
Büyük, bu kapsamda kurumsal olarak hedef süreler belirlediklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her bir ihtisas dairesinin yapmış olduğu iş türüne göre minimum ve maksimum süreleri teşkilatımızla paylaştık. Bunu da bakanlığımızın uyguladığı hedef süre uygulamasına katkıda bulunmak üzere yakından takip ediyoruz. Gerçekten ciddi sayıda dosya yüküyle mücadele ediyoruz. Bazen yargı makamlarının gönderdikleri dosyaların içerisinde bulunması gereken ancak henüz elde edilmemiş verilere ihtiyaç duyabiliyoruz. Yeni verileri değerlendirmek için mahkemesinden istemek durumunda kalabiliyoruz.
Evrakın gitme ve gelme süreçleri de birtakım uzamalara neden olabiliyor. Bununla ilgili ciddi tedbirler aldık. Bakanlığımız koordinesinde merkez kampüsü içerisinde 20 bin metrekare kapalı alana sahip ana hizmet binası yapılacak. İnşaatı başlamak üzere. Bu binanın içinde tanı ünitesi olacak. Bizim eksik olduğunu düşündüğümüz tanısal örneğin tomografi çekilecekse, yeni kuracağımız tanısal ünitede, bunların tümünü kişi zaten muayene için buraya geldiğinde temin etmiş olacağız. Böylece dosyaların gidip gelmesi şeklideki süre uzamalarının önüne geçeceğiz.
Artık her ilde en az 2 adli tıp kurumu uzmanı istihdam ediyoruz. Her ilde otopsi yaparak, vatandaşların yakınları için diğer illere gitmesini engelliyoruz. Grup başkanlıklarımızı artırarak, analizlerin kendi ilinde yapılmasını sağlıyoruz. Böylece merkeze olan yükün hafifletilmesi yönünde çabalarımız var. Bunun da gecikmelere karşı olumlu katkısı olacak. Ayrıca burası bir eğitim kurumu, sadece 2021'in ilk 4 ayı içinde yaklaşık 50 tıp doktorunu ATK uzmanı olarak yetkilendirdik, uzmanlık belgelerini aldılar. Yeni uzmanlarımızla birlikte işlemler daha da hızlanacak. Böylece süre anlamındaki aksaklıkları da gidermiş olacağız."
Uluslararası ilişkiler açısından da güçlü olan kurumlardan biri olduklarına işaret eden Büyük, uzun süredir Avrupa Adli Bilimler Enstütisleri Ağı'nın (ENFSI) aktif bir üyesi olduklarını, Yönetim Kurulu Üyesi olarak bu kuruluşta çalıştığını, ENFSI'nin birçok ülkenin adli bilimler laboratuvarlarının ortaklaşa yürüttüğü mesleki bir organizasyon olduğunu ifade etti.
Büyük, gerek ekip toplantılarında gerekse çalışma grubu toplantılarına aktif katılım sağladıklarını ve bu toplantıların önemli bir kısmını teknolojik gelişmelerin oluşturduğunu, kurdukları ikili ilişkilerle bir takım ortak çalışmaların birlikte yürütülmesini sağladıklarını, geçmişte Hollanda ve İspanya ile birlikte Avrupa Birliği projeleri yürüttüklerini anlattı.
Yurt dışında meydana gelen bazı olayların çözümü noktasında ATK olarak destek verdiklerine de dikkati çeken Büyük, 2003'te Trabzon'da düşen İspanya uçağındaki cenazelerin kimliklendirme çalışmalarına yardımcı olduklarını, asker yakınlarının, İspanyol hükümeti tarafından yanlış kimliklendirme yapıldığı iddiaları üzerine açılan soruşturmada ATK uzmanlarının bilgisine başvurulduğunu söyledi.
İş insanı Hüseyin Başaran'ın kızı Mina Başaran'ın da hayatını kaybettiği jet kazasında, cenazelerin kimliklendirilmesi konusunda İran ile birlikte çalıştıklarını ifade eden Büyük, olayın ardından İran Adli Tıp Kurumu başkanıyla bizzat temas kurduklarını, onlar orada cenazelerin DNA'arını çalışırken, kendilerinin de burada yakınlarının DNA'larını çalıştıklarını, bu türden uluslararası temasların hem ortak çalışma hem de karşılıklı bilgi alışverişi açısından önemli olduğunu belirtti.
Büyük, kurumun aynı zamanda eğitimler konusunda çalışmalar da yaptığını, gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki projelerde yer aldığını söyledi.
Koronavirüs salgınının dünyada pandemi olarak ile ilan edilmesiyle ATK olarak özellikle otopsiler, ölü muayeneleri ve klinik muayeneler açısından birtakım kurallar belirlemek için ulusal ve uluslararası rehberlerden istifade edip hızlı bir şekilde algoritmalar oluşturduklarını vurgulayan Büyük, sözlerini şöyle tamamladı:
"Otopsilere yönelik olarak daha sıkı yaklaştık. Bu tür vakalarda otopsileri negatif basınçlı, yüksek riskli salonu bulunan salonlarda yapalım dedik. Zaman içinde vakaların artmasıyla beraber tek merkezli otopsi yapmanın sonucunda vatandaş açısından sorun oluşmaya başladı. Adalet Bakanlığımızdan destek istedik. Bakanlığımız pandeminin getirdiği ekonomik kısıtlılığa rağmen bize destek sağladı. Kısa süre içinde bunu tüm grup başkanlıklarımızda yaygınlaştırdık. Çalışanlarımızı bulaştan korduk, kurum personelimizin hiçbirinde çalışma ortamı kaynaklı bulaş olmadı. Kovid otopsilerinin sayısını artırma imkanımız oldu. Otopsilerde hastalıkların patogenezi, uygulanan tedavilerin etkinliği gibi birçok konuda önemli veriler elde etmek mümkün.
Artık hastanelerde otopsilerin yapılmadığını biliyoruz. Dolayısıyla artık tek kaynak neredeyse adli otopsiler, bunlar da Adli Tıp Kurumu birimleri tarafından yapılıyor. 14 Haziran 2021 itibarıyla tüm Türkiye'de 446 otopsi yaptık. Bunlardan çok ciddi veriler elde ettik. Hızlı bir şekilde bunları yayın haline dönüştürdük. İlk serimizi dünyadakilerle beraber literatüre kazandırdık. British Medical Journal'da bir makalemiz yayınlandı. Arkasından 100 vakadan oluşan daha geniş bir seri yaptık, onu da aynı dergide yayınladık. Böylece Kovid'in akciğer dışındaki diğer organlardaki patolojik bulgularını literatüre kazandırdık. Arkasından devam eden yeni çalışmalarımız da var. Böylece Kovid'in patogenezi, hedef organlarda meydana getirmiş olduğu patolojik değişikleri de bilimsel camiaya sunmak suretiyle tedavi planlarını güncellemelerinde, tanı ya da riskli vakaların ortaya çıkması açısından önemli birtakım ipuçları var mıdır, bunlardan istifade etmeleri gibi bir imkan tanımış oldu bu negatif basınçlı riskli otopsilerin yaygınlaştırılmış olması."