Döviz hesabı yapan yalancı çobanlar bu soru size: Dövizdeki artış daha mı önemli?
Dünya koronavirüsün etkisiyle ekonomik alanda zor zamanlar yaşarken Türkiye, bu durumdan en az etkilenen ülkeler arasında yer aldı. OECD tahminlerine göre Çin ve Güney Kore'den sonra pandemiden 'en az etkilenecek' 3. ülke Türkiye oldu. Salgın sürecinde dünyanın en güçlü ülkelerinin hastaneleri yetersiz kalırken, Türkiye sınavı başarıyla geçti. Sabah Gazetesi yazarı Mevlüt Tezel, dünyadan çarpıcı örneklere yer verdiği yazısında döviz kurunun aslında ne derece önemli olduğunu masaya yatırdı.
İşte Sabah Gazetesi yazarı Mevlüt Tezel'in o yazısı:
ABD'de bulunan Brigham Young Üniversitesi öğrencilerinden bazılarının, plazma bağışı karşılığında para kazanmak için kasıtlı olarak koronavirüse yakalandığı ortaya çıktı. ABD'de yerel kan bankaları, koronavirüs antikorları içeren her plazma bağışına 200 dolara kadar ücret ödüyor. Döviz kurlarında manipülasyon yaparak Türkiye'yi hizaya getireceğini sanan süper güç ABD'deki gençlerinin düştüğü duruma bakar mısınız?
Paris'te evsizlerin yaşadığı çadırlarda, koronavirüse yakalanma oranının yüzde 94 olduğu kaydedildi. Evsizler, kiralarını ödeyemeyenler sürekli protesto düzenliyorlar. Fransa'da 3,5 milyondan fazla insanın düzenli evi yok.
Japonya'da bile koronavirüs tedbirleri kapsamında internet kafelerin kapatılmasıyla iyice korumasız kalan binlerce evsize kalacak yer bulmaya çalışılıyor.
Almanya'da evsizlerin sayısı 1 milyonu geçti. İngiltere ve Galler'de her yıl yaklaşık 500 evsiz hayatını kaybediyor. Bizde böyle dramatik haberler okuyor musunuz? Ülkemizde ekonomik verileri sadece döviz kuru üzerinden yorumlayan uzmanlara bir sorum olacak. Dünyada evsiz insan sayısı çığ gibi büyüyorken, ekonomisi batıyor dediğiniz Türkiye'de evsiz sayısı neden sadece 70 bin?
Dünyanın en güçlü dördüncü ekonomisi Almanya'da bile vatandaşlarının yarısından fazlası kirada oturuyor. Konut sahibi Almanların oranı yüzde 47.5 iken, Türkiye'de bireylerin yüzde 60.4'ünün oturduğu evin sahibi olmasını nasıl açıklayacağız? Üstelik ülkemizde son 20 yılda dar gelirlilerin ev sahibi olma oranı sürekli artıyor.
Döviz kurları üzerinden sürekli kıyamet senaryoları üreten ekonomi uzmanları, ekonomisi güçlü ülkelerin sağlık sistemi çökerken, Türkiye'nin dünya sağlık turizminde ilk beş ülke arasında yer almasını nasıl değerlendirecekler?
Dünya Bankası'nın son rapora göre 2021 sonu itibarıyla salgın yüzünden dünyada 150 milyon insanın sefalete sürüklenmesi öngörülüyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de salgından çok etkilendi. İşsizliğin artmasında salgının büyük etkisi var. Ama Türkiye'deki 'yalancı çobanlar', ekonomik gidişatı değerlendirirken Covid-19 salgınının yıkıcı etkilerini görmezden geliyorlar.
'Yalancı çobanlar'a soruyorum; gençlerimizin durumu, Amerikalılar gibi para kazanmak için bilerek Covid-19 hastalığına yakalanacak kadar kötü mü?
Dövizdeki artış, evsiz insan sayısından daha mı önemli?
Ama bizim ekonomi uzmanları 'dövizci'ler gibi sadece alış-satış hesabı yapıyor. Nerede pozitif bilim? Bu nasıl vizyon? Bu yaptığınız ekonomi profesörlüğü ise Kapalıçarşı'daki 'ayaklı borsa' elemanları sizden daha iyi al-sat hesabı yapıyor!
TIPIŞ TIPIŞ GELECEKLER!
Ünlü tatil rezervasyon sitesi Booking.com'a Türkiye'den erişim engellenince sosyal medyadaki muhalifler 'Seyahat, tatil özgürlüğümüz kısıtlanıyor' diye ayağa kalkmıştı. Oysa söz konusu site, Türkiye'de vergisini ödemediği ve ofis açmadığı için engellenmişti.
Önceki gün Sabah'ta Betül Alakent'in haberinden okudunuz; Booking.com ülkemize dönüyor, ofis açacak ve ülkemizde elde ettiği cirodan yüzde 7.5 vergi verecek.
VERGİ VERMİYORLAR
İnternet şirketlerine yönelik yasalar meyvesini vermeye başladı. Bizim muhalifler sanki dev internet sitelerinin avukatı gibi yorum yapıyorlar. Yeni internet ve sosyal medya yasalarında düşünce özgürlüğüne zarar verecek maddeleri varsa elbette düzeltilmeli. Ama asıl sorun, büyük internet şirketlerinin Türkiye'den büyük paralar kazanıp vergi vermemeleriydi! Dalga geçer gibi ofis açmıyorlardı! Sosyal medya suçlarında bile olayı çözecek muhatap bulamıyorduk!
Bu büyük internet markaları, insanların verilerini parayla satıp siyasi seçimleri bile etkilerken, bizde muhalifler tarafından Özgürlük Heykeli gibi lanse ediliyorlar.
Diğerleri de tıpış tıpış gelip ofis açacaklar! Çünkü onların derdi özgürlük değil, para!