ABD'li uzman isimlerden çarpıcı Trump dönemi açıklaması! "Fırsat penceresi olacak"
Donald Trump'ın ABD'nin 47 başkanı olarak seçimi zaferle bitirmesinin ardından Türkiye ve bölgesel ilişkilerinin nasıl olacağı en çok merak edilen konu başlıkları arasında yer alıyor. Analistler ve eski ABD yetkilileri, ikinci Trump döneminin Türkiye için bir 'fırsat penceresi' olacağını vurgularken ABD'nin Suriye'deki YPG'ye desteklerinin ve F-35 tedarikinin ilişkilere nasıl yansıyacağını değerlendirdi.
Donald Trump'ın Ocak ayında Beyaz Saray'a dönmeye hazırlandığı şu günlerde Washington'daki uzmanlar Türkiye-ABD ilişkilerinde hem fırsatlar hem de zorluklar öngörüyor.
Analistler ve eski ABD'li yetkililer, Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasında 2016-2020 dönemindeki kişisel bağların, Suriye'den Ukrayna'ya kadar kritik konularda iş birliğini ileri taşıyabileceğini vurguladı.
Ancak özellikle Gazze konusunda devam eden anlaşmazlıklar hâlâ zorluklar yaratabilir.
'FIRSAT PENCERESİ'
Başkan Erdoğan, Salı gecesi Trump'ı seçim zaferi için tebrik eden ilk liderlerden biriydi ve ertesi gün telefonda görüştü. ABD'nin seçilen başkanını"dost" olarak adlandıran Erdoğan, iş birliğini güçlendirme arzusunu dile getirdi ve Trump'ı İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki savaşlarını ve Rusya'nın Ukrayna'daki savaşını sona erdirme sözünü yerine getirmeye çağırdı.
Trump döneminde Suriye Özel Temsilcisi ve eski ABD Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, yaptığı açıklamada, "Oldukça iyimserim" dedi.
"Son birkaç yıldır ilişkilerde iyileşme var" diyen Trump, henüz tam bir anlaşmaya varılamamış olsa da Suriye konusunda ortak bir anlayış olduğunu, ABD askerlerinin PKK/YPG terör örgütünün işgali altındaki savaştan zarar görmüş ülkenin kuzeydoğu bölgelerinde varlığını sürdürdüğünü, rejim yanlısı güçlerin ise İdlib ilinin kuzeybatısındaki muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri bombalamaya devam ettiğini söyledi.
Şu anda Washington'daki Wilson Center'da çalışan Jeffrey, "İran tehdidi konusunda Suriye'ye kadar Kafkasya'dan da koordinasyon var" dedi.
Ayrıca Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in geçen ay öldürülmesinin de "bir sorunu daha ortaya çıkardığını" kaydetti.
Washington'daki Hudson Enstitüsü'nden kıdemli araştırmacı Luke Coffey, yeni bir ABD yönetiminin her zaman müttefiklerle ilişkileri yeniden düzenlemek için bir fırsat sunduğunu belirtti.
"Bu bir fırsat sunacak çünkü hem Başkan Trump hem de Başkan Erdoğan pragmatik olabileceklerini ve ulusal çıkarları her türlü kişilik çatışmasının üstünde tutabileceklerini kanıtladılar," dedi ve şöyle devam etti: "Bence her ikisi de içten içe birbirlerine saygı duyuyor."
Washington'daki SETA Vakfı'nın İcra Direktörü Kadir Üstün de Trump ile Erdoğan'ın kişisel bağlarının "ilişkinin istikrarı açısından bir avantaj" sağladığını düşünüyor ancak Trump'ın "öngörülemezliğinin" Türk dış politikası açısından sorunlar yaratabileceğini ekledi.
Üstün "Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son yirmi yılda birçok ABD başkanıyla uzun süreli deneyimi, ona olumlu bir çalışma ilişkisi kurma imkânı verecektir" açıklamasında bulundu.
ABD ASKERLERİNİN SURİYE'DEN POTANSİYEL OLARAK ÇEKİLMESİ
AA'nın analizine göre Ankara ile Washington arasındaki temel anlaşmazlık, ABD'nin, Suriye'nin kuzeydoğusundaki PKK terör örgütünün uzantısı olan ve daha sonra Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adını alan YPG'ye verdiği destek. ABD, YPG'yi DEAŞ'a karşı mücadelede ortak olarak görüyor.
Türkiye, YPG'nin, Türkiye, ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak tanınan PKK ile bağlantıları nedeniyle bu desteğe şiddetle karşı çıkıyor.
Trump'ın yakın müttefiklerinden Robert F. Kennedy Jr., ABD'li seçilmiş başkanın Suriye'nin kuzeyindeki askerleri çekmekle ilgilendiğini söyledi.
ABD'nin eski Suriye Büyükelçisi ve Ortadoğu Enstitüsü Kıdemli Araştırmacısı Robert Ford, Suriye'nin Türkiye-ABD ilişkilerine yardımcı olabilecek bir faktör olabileceğini düşünüyor.
Ford, "Yeni Trump yönetimi Suriye'nin doğusundaki Amerikan birliklerini korursa ve YPG milislerinin önderliğinde Suriye demokratik güçleriyle ilişkisini sürdürürse çok şaşıracağım" dedi.
Ford, Cumhuriyetçi Parti içindeki iç bölünmeye de dikkat çekti: Muhafazakar "şahinler", İran etkisine karşı koymak için ABD varlığının devam etmesini desteklerken, gerçekçiler ABD'nin askeri angajmanlarının azaltılmasından yana.
Jeffrey, Trump'ın 2018'deki çekilme kararını hatırlayarak, "Güvendiği insanlar, o birliklerin bir amaca hizmet ettiğine ikna olmuştu." dedi.
Yetkili, ABD birliklerinin Suriye'den ayrılmasının, İran, Suriye'nin Beşar Esad rejimi veya DEAŞ tarafından doldurulabileceği, Türkiye'nin de istemediği bir şey olduğunu belirtti.
"Bu yapılabilir, ancak endişelendiğim bir alan" diye ekledi.
Coffey, "YPG terör örgütüyle ilişkilerimizi sonlandırıp NATO müttefikimiz Türkiye ile ilişkilerimizi yeniden kurmamızın zamanının geldiğini düşünüyorum" dedi.
Üstün, Trump'ın ilk döneminde olduğu gibi ordu ve Kongre tarafından aksi yönde ikna edilmediği takdirde YPG'ye verilen Amerikan desteğini muhtemelen sonlandıracağını düşünüyor.
Üstün "Orada asker tutmaya karar verse bile, muhtemelen Türkiye ile çok daha aktif bir şekilde koordinasyon sağlayacak ve Türkiye'nin endişelerini dinleyecektir" diye ekledi.
TÜRKİYE'NİN RUSYA UKRAYNA ÇABALARINDAKİ ROLÜ
Analistler, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşında barış çabalarında oynadığı kilit rolün, Türk-ABD ilişkilerinde önemli bir avantaj sağlayabileceğini vurguluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta ABD'nin "çözüm odaklı yaklaşımının" savaşı sona erdirmeye yardımcı olabileceğini söylemişti.
Coffey, Türkiye'nin "Ukrayna ve Rusya'nın güvendiği tek ülke" olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
"Eğer Başkan Trump gerçekten Ukrayna ile Rusya arasında bir tür anlaşma istiyorsa, Türkiye'nin bir rol oynaması gerekecek" dedi.
Ford ayrıca, "Ukrayna savaşını çözmek için müzakerelere nasıl geçileceği konusunda daha faydalı bir Amerikan-Türk görüşmesi" bekliyordu.
Jeffrey de bu görüşe katılıyor ve Trump'ın, Ukrayna konusunda ABD-Türkiye iş birliğinin şu ana kadarki etkinliği göz önüne alındığında, Ankara'nın etkisini kullanarak barış görüşmelerini ilerletebileceğini öne sürüyor.
Jeffrey, "Ukraynalılar ile Rusları bir araya getiren en önemli ülke Türkiye oldu. Çok iyi tanıdığım Başkan Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a güvendiğini, onu sevdiğini ve büyük ihtimalle Ankara'ya yöneleceğini düşünüyorum." açıklamasında bulundu.
TARTIŞMA KONUSU: GAZZE
Uzmanlar, bazı noktalarda uyuşmalara rağmen ABD'nin Gazze politikası konusunda anlaşmazlığın devam edeceğini, özellikle Türkiye'nin Filistin direnişine ilişkin duruşu konusunda "gerginlik" yaşanmasının beklendiğini düşünüyor.
Coffey, Ankara'nın tutumuna atıfta bulunarak, "Bu, genel olarak İsrail ile ilgili olmaktan çok, Erdoğan'ın (İsrail Başbakanı Benjamin) Netanyahu'ya yönelik tutumuyla ilgili" dedi ancak bunun ilişkileri gerebileceğini de sözlerine ekledi.
Trump'ın ABD'yi ilgilendiren yeni savaşlardan kaçınmak için İran konusunda temkinli davranabileceğini, bu durumun Ankara ile Washington arasında perde arkası bir anlaşmanın yolunu açabileceğini öne sürdü.
Ancak Trump'ın Ortadoğu'daki çatışmaları sona erdirme vaadini "kampanya söylemi" olarak nitelendiren Trump'ın "İsrail ile Hamas veya İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaları durdurmasının pek mümkün olmadığını" sözlerine ekledi.
Ford ayrıca Trump yönetiminin Netanyahu'ya erken baskı yapmayacağını düşünüyor ve "Gazze'deki savaş, İsrailliler bitirmeye hazır olduğunda sona erecek" diyor.
Üstün'e göre, Netanyahu hükümeti işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak etmeye hazırlanırken, İsrail başbakanı Trump'ın İsrail'e destek vermeye açık olduğunu görebilir.
Üstün "Trump'ın politikalarını Netanyahu hükümetinin etnik temizlik ve ilhak politikalarıyla uyumlu hale getirmesi durumunda bu Türkiye ile sürtüşme yaratacaktır" ifadelerine yer verdi.
S-400 ve F-35: SAVUNMA TEDARİKİNDE ZORLUKLAR DEVAM EDİYOR
ABD'nin yakın zamanda Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışını onaylaması, hem Türk hem de ABD yetkilileri tarafından ilişkilerde güvenin yeniden tesis edilmesi adına önemli bir adım olarak değerlendirilse de, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alması ve bu ülkenin F-35 programından çıkarılması ve ABD yaptırımlarına maruz kalması nedeniyle iki ülke arasında anlaşmazlıklar sürüyor.
ABD, F-35 savaş uçaklarının S-400 sistemiyle bir arada bulunamayacağını savunurken, Ankara, ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) yaptırımlarının kaldırılmasını bekliyor.
Jeffrey, "İleriye doğru bir yol görüyorum. Trump deneyecek." dedi ancak teknik zorluklar konusunda temkinli olmaya devam ediyor.
Coffey, F-35 ikilemine geçmeden önce, güvenin yeniden tesis edilmesinin diğer savunma alanlarında "güven artırıcı önlemler" gerektirebileceğini öne sürerek, soruna acil bir çözüm bulunmasını beklemediğini söyledi ve sözlerine şöyle son verdi:
"Ancak sanırım tüm taraflar bu çok karmaşık meselenin bir kenara bırakılması gerektiği konusunda hemfikir ve bunun yerine Washington ile Ankara arasındaki ikili ilişkileri yeniden rayına oturtmanın yollarına odaklanmamız gerekiyor."