İsrail'in çok cepheli savaşı nerede son bulacak?
Katil İsrail'in Lübnan'ı işgal etmesi, ardından Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı öldürmesi ve İran'ın İsrail'e başlattığı füze saldırısı sonrası Gazze savaşının üzerinden tam 1 yıl geçti. Tüm dünya İsrail'in İran'a vereceği karşılığı beklerken Amerika merkezli Foreign Affairs dergisi 'İsrail'in açtığı çok cepheli savaşın nerede son bulacağını' sordu.
Amerika merkezli Foreign Affairs dergisi İsrail'in başlattığı çok cepheli savaşların ardından bundan sonra daha iyi bir gün geçiremeyeceğini yazdı.
Mevcut tırmanan ortamda, ABD ve uluslararası toplumun Lübnan veya Gazze'deki savaşa diplomatik bir çözüm bulma çabalarının başarılı olma olasılığının düşük olduğu kaydedildi.
Katil İsrail devlet Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun yaptığı stratejik savaş hesaplamalarının yanı sıra siyasi hayatta kalmasının, yalnızca popülaritesinin ve iktidar koalisyonunun istikrarını artırmak için devam eden savaşlara bağlı olduğu gerçeği ifade edildi.
"HİÇ BİTMEYECEK BİR SAVAŞIN REÇETESİ"
Bir yıl süren savaştan sonra, Gazze'de veya bölgenin geri kalanında daha iyi bir "ertesi gün" olma ihtimalinin yokluğuna dikkat çekilirken derginin makalesinde İsrail!in bölgede estirdiği terörün uzun vadede ABD'nin çıkarlarına ters düştüğü şöyle açıklandı:
"Washington'da Nasrallah'ın ölümünden ve İran'ın Ortadoğu'yu 'yeniden şekillendirmedeki zayıflığından yararlanma konusundaki tarışmalar, ABD'nin 2003'te Irak'ı işgalini feci bir etkiye sürükleyen yanlış yönlendirilmiş inançlara geri dönüyor. Devam eden askeri çatışma bölgeye zarar veriyor ve ABD'nin çıkarlarına ters düşüyor. Mevcut İsrail hükümetinde bir değişiklik olmadan, İsrail ve komşuları bundan sonraki çok farklı bir güne doğru ilerliyor olabilirler: İsrail'in Gazze'yi ve hatta potansiyel olarak güney Lübnan'ı yeniden işgal etmesi ve Batı Şeria'nın ilhakı olmasa da kontrolü güçlendirmesi. Bu zafer için değil, sürekli savaş için bir reçetedir"
"KIRMIZI ÇİZGİYİ AŞTILAR"
İsrail giderek daha geniş kapsamlı karşı saldırılarla karşılık verdiği yazılan makalede, "Şiddetteki artış, sınırın her iki tarafında on binlerce İsrailli ve Lübnanlı sivilin yerinden edilmesine yol açtı. Ancak Gazze'deki çatışmalar uzadıkça, hem İsrail hem de Hizbullah, İsrail ve Lübnan topraklarına daha derinden ulaşan ve sivilleri tehlikeye atan saldırılarla kırmızı çizgileri aştı. Kayıp sayısı arttı" denildi.
BÖLGE GÜÇLERİNİ İSRAİL KIŞKIRTTI
Foreing Affairs, bölgedeki diğer güçleri kışkırtanın İsrail olduğunun üzerinde şu ifadelerle durdu:
"Her zaman tam ölçekli bir savaşın iki şekilde patlak verme riski vardı. Birincisi, yanlış hesaplama olasılığıydı; bir tarafın saldırısı beklenmedik kayıplara yol açabilir ve diğer tarafı istenmeyen bir savaşa zorlayabilirdi. Bu risk, İsrail'in Nisan ayı başlarında Şam'daki İran diplomatik tesisine düzenlediği ve üst düzey İranlı komutanları öldüren saldırıda açıkça görüldü. İsrail, saldırının İran'ın tepkisini kışkırtmayacağına inanarak yanlış hesap yaptığını kabul etti. Ancak yine de saldırılarıyla bölge güçlerini kışkırttı; İran, İsrail'e ilk doğrudan füze saldırısını başlattı. ABD liderliğindeki koalisyon saldırıyı kontrol altına alabildi, ancak bu olay yanlış hesaplamanın nasıl hızla tırmanabileceğini gösterdi ve ayrıca bugün tekrar yaşanan İran-İsrail askeri çatışmasının sahnesini hazırladı."
"İSRAİL İÇİN SAVAŞI BAŞLATMAK DAHA DEĞERLİ"
İsrail'in tam ölçekli bir savaş yolunda olduğunu bilidren Foreign Affairs makalesinde savaşa giden diğer bir yanlışın ise; savaşa dahil olan güçlerden birinin savaş başlatmayı, savaştan kaçınmaktan daha değerli görmesi olarak yorumlandı. İsrail'i Lübnan'daki Hizbullah'a yönelik saldırısını artırmaya yönelten zihniyet bu olduğu vurgulandı.
"İSRAİL'İN FÜZE SAVUNMA SİSTEMLERİ ARTIK YETERLİ DEĞİL"
Hamas'ın 7 Ekim'de başalttığı Aksa Tufanı'nın ardından, ülkeyi Hizbullah'ın devasa cephaneliğinden korumak için İsrail füze savunma sistemlerine güvenmenin artık yeterli görünmediğine işaret edilirken, makalede yerinden edilmiş İsraillilerin evlerine dönmelerinin de imkansıza yakın olduğu kaydedildi.
"SAVAŞIN SINIRLI KALACAĞINA DAİR HİÇBİR GARANTİ YOK"
Makale Lübnan'daki savaş cephesinin yoğunlaşabileceğini şöyle ifade etti:
"İran'ın son füze saldırısından önce, İsrail, Lübnan'a yalnızca sınırlı bir askeri operasyon düzenlemeyi ve güney Lübnan'ı tekrar işgal etmemeyi planladığını belirtti. Ancak, iki ülke arasındaki savaşların geçmişi ve İsrail'in, Lübnan topraklarını işgal ettikten sonra, zayıflamış durumunda bile, Hizbullah'tan karşılaşacağı muhtemel direniş göz önüne alındığında, savaşın sınırlı veya kısa kalacağına dair hiçbir garanti yok. Arka planda doğrudan İran-İsrail çatışması olmasıyla, Lübnan'daki savaş cephesi daha da yoğunlaşabilir.
Şimdi soru, İsrail'in ne kadar ileri gitmeyi planladığı. Gazze bir ipucu ise, Lübnan ve halkı önümüzdeki haftalarda zorlu günler geçirebilir; beş milyonun biraz üzerinde bir nüfusa sahip bir ülkede bir milyon Lübnanlı halihazırda yerinden edildi."
"İSRAİL İRAN ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRDI"
Foreign Affairs, katil İsrail'in son iki ayda Haniye'nin öldürülmesini, çağrı cihazı saldırılarını ve Nasrallah'ın suikastıni örnek vererek işgal güçlerinin gerçekleştirdiği yüksek profilli saldırıları hatırlattı ve şöyle devam etti:
"İran'ın uluslararası arenada imajını düzeltmek ve İsrail'in son birkaç haftadır Yemen'deki Husilere yönelik İsrail saldırıları da dahil olmak üzere galibiyet serisini sonlandırmak için daha güçlü bir şekilde yanıt vermesi yönündeki baskıyı artırdı."
"ABD DOĞRUDAN BİR SAVAŞ İSTEMİYOR"
Biden yönetiminin İran ile doğrudan bir savaş istemediğine değinen makalede "ABD'nin savaşı genişletmeye karşı direnişi de önemli olabilir. Irak'taki İran yanlısı milis güçleri, İsrail'le olan savaşa ABD müdahale ederse ABD'nin bölgedeki varlığını hedef almakla tehdit etti ve Biden yönetimi kesinlikle İran ile doğrudan bir savaş aramıyor." denildi.
"TÜM BÖLGEYİ İSTİKRARSIZLAŞTIRACAK"
Yeniden işgalin İsrail'in bölgedeki varlığını tehdit edeceği dile getirilirken, bölgedeki muhtemel tablo şöyle kaleme alındı:
"Bu operasyonlar devam ederse, İsrail planı ya da nüksedecek bir gelişme gereği Gazze, Batı Şeria ve hatta güney Lübnan'ın bir kısmını veya tamamını yeniden işgal edebilir. Söylemeye gerek yok, bu, birçok kişinin tahmin ettiğinden çok daha karanlık bir gün. Bu, potansiyel olarak korkunç sonuçları olan gerçek bir olasılık. Yeniden işgal, İsrail'in uzun vadeli güvenliğini tehdit edecek, Filistin'in bağımsızlık ve haysiyet özlemlerini ortadan kaldıracak ve tüm bölgeyi istikrarsızlaştıracaktır.
Trajik bir şekilde, öngörülebilir olmasa da, barışçıl ve müreffeh bir günün vizyonu giderek daha da uzaklaşıyor. Bunun yerine tabloda, devam eden çatışmalar, artan ölüm oranları, felaket niteliğinde fiziksel yıkım, kitlesel yerinden edilme ve korkunç insani koşullar görünüyor."