Fenerbahçe transferi bitirdikten sonra yakın bir arkadaşıma aynen şunu söyledim: "Van Persie ve Nani transferleriyle başlarına iş açtılar." Arkadaşım niye diye sordu. Yanıtım şöyle oldu: "İkisi de çok önemli yıldız futbolcular ama, aması var... Van Persie Manchester'da 1 senedir sürekli yedek kulübesinde oturuyor. Hem de milli takımda da görev verdiği vatandaşı Van Gaal olduğu halde... Nani, Ferguson döneminde Manchester'ın direkt 11 oyuncusuydu. 26 yaşında en verimli çağında Manchester niye Sporting'e kiraladı? Neden ikisini de normal bonservis bedelleriyle bıraktılar?"
Sezon başında yüzde 100 emin olduğum bir konu vardı. Zaten ülkemize gelen önemli yabancıların tamamına yakını fiziki düşüş sergiliyor. Van Persie ve Nani de böyle olacaktı. Teknik direktör görev vermezse kızacaklar. Devreye Aziz Yıldırım girecek. "Bu kadar önemli yıldızlar aldık. Bunları küstürme" diyecek. Sonra da Pereira mecburen pes edecek.
Van Persie ve Nani yıldız futbolcu. Eski fizik güçlerinin yarısına dahi sahip olsalar 11'in değişmezleri olurlar. Ancak Pereira rahat hareket edebilse, ileriye Volkan ve Fernandao'yu öncelikle yazar, üçüncüyü de düşünür. Bir de bana göre; Ozan'a da sürekli şans verip, özgüven sağlasa işler rayına girecek. Fenerbahçe kötü de oynasa liderden 2 puan geride ama her maç diken üstünde oynanıyor. Böyle bir kadro ile üretkenlik çok sınırlı. Fenerbahçe'nin Konyaspor gibi bir takım karşısında sanki çok önemli bir derbi ya da Avrupa Ligi maçı yapıyormuş gibi kornerleri atmayıp vakit geçirmesi bence taraftarı rahatsız etmiştir.
BEŞİKTAŞ KONTROLLÜ DE OYNAYABİLMELİ Bursaspor-Beşiktaş beklendiği gibi mücadeleci bir maç oldu. Şenol Güneş'in her çalıştırdığı takımda olduğu gibi belli bir iskeleti var. Taşlarla oynamayı fazla sevmez. Beşiktaş, kadro yapısı itibariyle sürekli tempolu ve dikine oynadığından araya Avrupa kulvarı da girince Bursa'da doğal olarak bir yorgunluk görüldü. Şenol Güneş devre arasında yerinde bir kararla Sosa'yı çıkartıp Necip'i sahaya sürdü. Bu değişiklik takım savunmasını rahatlattı. Ayrıca maçın kırılma anı; son 15 dakikada skorda denge varken Necip'in müthiş bir çabukluk ve sezgiyle rakibin net bir pozisyonunu kesmesiydi. Benim de beğendiğim önemli yeteneklere sahip Quaresma, her zaman vurguladığım gibi hem çok istikrarsız bir futbolcu hem de problemli. Bu yüzden sezon başı, transferine karşı çıkmıştım. Lokomotiv maçında ikinci yarıda oyuna grip faydalı oldu, güzel de bir gol attı. Ancak Bursa'da 75 dakika hiçbir şey yapmadı. Neredeyse de ikinci sarıdan kırmızıyı görüyordu. Eğer görseydi Trabzon maçından sonra bu ikinci büyük zararı olacaktı. Şenol Güneş o dakikada uyandı ve onu çıkardı.
Şenol Güneş'in aslında Quaresma-Olcay değişikliğini çok daha önce yapması gerekirdi. Nitekim bu değişiklikten sonra kontrol ve ofansif etkinlik Beşiktaş'a geçti. Geçen haftaki köşe yazımda üstünde titizlikle durduğum bir konu da Beşiktaş'ın kontrollü anlayışı uygulayamayışıydı. Bu günümüz futbolunda ciddi bir eksiklik. Sürekli tempolu, dikine futbol, hem fiziki tahribata neden olur hem de zorluk derecesi yüksek maçlarda handikap teşkil eder. İşte en son canlı örnek Lokomotiv maçı. İlk devre takım, oyunu karşı alana yıkarak, pozisyon zorluyor, ikinci yarı tempo daha yüksek , yoğun da baskı var, gol de geliyor. Bir de bundan sonrası var. Bu golün ardından son 25 dakika, Lokomotiv yüksek tempoyla yükleniyor. İşte bu bölümde rakibin temposunu ve baskısını kırmak için kontrol futboluna acil ihtiyaç var. Ama Beşiktaş bunu yapamadığından beraberlik golü de geldi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.