Dünya olaylarını izlerken bazen zaman tüneline girmiş ve eski Türkiye'yi görüyormuşum gibi duygular oluşuyor. Örnek, Sudan'daki askeri darbe. Hatırlanacağı gibi bundan iki sene önce bir darbe daha olmuş ve popüler devlet başkanı Ömer Beşir devrilerek hapse atılmıştı. Aradan iki yıl geçtikten sonra yeni bir darbe yapıldığına ve sivil yöneticiler gözaltına alındığına göre bu süreç bitmemiş.
Zaten askeri darbeler bir hedefe ulaşmak için değil, yapılmak için yapılırdı. Türkiye'deki 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında 15 Temmuz 2016 askeri darbe teşebbüsüne kadar acaba ne değişti ki bu süreç hiç durmadı?
Yani amaç ülkelerin uygarlık düzeyini yükseltmek ya da çözümsüz problemleri çözmek değildir. Sonuçta birtakım koltuk hırsı olan eli silahlı politikacılar, orduyu devreye sokar. Neticede ülke daha da kötüye gider. Bunu Sudan'da da göreceğiz.
DEMOKRASİ ŞEFFAFLIKTIR
Zor şartların oluşturduğu yeni dünyada birileri mutlaka demokrasiye ara vermek gerektiğini düşünüyordur. Çünkü güçlerini halktan değil, ya kara paradan ya da gizli kuvvetlerden alanlar demokrasiden mutlu değiller. Her şeye rağmen demokrasi, şeffaflıktır. Kimin ne yaptığının herkes tarafından görülmesidir.
Şu anda bütün dünya anormal servet transferlerinin kimler tarafından yapıldığını biliyor. Daha da kötüsü, bütün dünya virüs salgınının sonucunda ortaya çıkan çeşitli aktörlerin ne tür roller oynadıklarını da görüyor. Hepimiz salgına karşı alınan önlemlerin yanlışlığı konusunda görüş birliğinde değil miyiz? İnsanların kitle halinde evlerine kapatılmaları, okulların tatil edilmesi, insanların seyahat özgürlüklerinin ellerinden alınması bu duruma birkaç örnek değil mi?
Daha da ötesi, buruna çubuk sokularak yapılan hastalık testinin hiçbir işe yaramadığını da öğrendik. Ama buna karşı bu test olmadan uçaklara binmek ve seyahat etmek yasak.
YENİ BİR DÜNYA SAVAŞI MI?
Bütün bu çarpıklıkların düzeltilmesi için Sudan'da olduğu gibi bir askeri darbe mi gerekir? Bütün dünyayı kapsayacak bir askeri darbeyi yapması mümkün olan tek ordu yok. Ancak dünya orduları birleşirse evrensel bir darbe yapılabilir. Bu da mümkün olmayacağına göre acaba yeni bir dünya savaşının eşiğinde miyiz?
Bütün bu düşünceler, yaşadığımız son iki hastalıklı yılın ürünleridir. Türkiye'de de belirli kitleler demokrasiye karşı, demokrasi dışı yöntemleri yeğ tutmaktadırlar. İktidara alternatif çözüm üretmek yerine nefreti, öfkeyi, hatta ihaneti sunmaktadırlar.
Bu bakımdan Türkiye'deki rejim tartışmalarında dikkatli olmalı ve Sudan örneğini de hep önümüzde görmeliyiz. Çünkü bu örnek, geçmişimizde sayısız şekilde var.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.