Son yılların en popüler konusu ittifaklar meselesi, önümüzdeki günlerde Başkan Erdoğan-Temel Karamollaoğlu görüşmesiyle daha da ilgi çekici hale gelecek ve geldi bile.
Bu görüşme ilgi çekiyor; çünkü Milli Görüş hareketinin Erbakan'dan sonraki en etkili ismi Oğuzhan Asiltürk'ün daha önce Başkan Erdoğan'la görüşmesi ve AK Parti'ye yeşil ışık yakması, o çevrede ciddi soru işaretleri oluşturdu. Özellikle de gençlik tabanında ve MGV çevresinde.
Doğal olarak herkes, Asiltürk'ün vefatından sonra Saadet yönetiminin nasıl bir tavır alacağını merak ediyor. Acaba Asiltürk, dünürü de olan Karamollaoğlu'na bir vasiyette bulundu mu? Bulunmadıysa bile Saadet yönetimi onun çizgisine uygun bir davranış sergileyecek mi?
Tabii bu beklentiyi son günlerde Karamollaoğlu'nun şu açıklaması daha da güçlendirdi:
"İttifakları konuşmak için erken, çok şey değişebilir."
Doğrusu bu açıklama üzerine de çok şey söylendi. Kimi Karamollaoğlu'nun bu çıkışını ve ardından Başkan Erdoğan'la görüşmesini bir arayış çabası olarak yorumladı, kimi de "Pazarlık gücünü artırmak için uğraşıyor" iddiasını dile getirdi. Hatta pamuk ipliğine bağlı Millet İttifakı çevresinde ciddi bir telaş yaşandığını söyleyen bile oldu
Konuyu hem AK Partililerle hem de Saadet çevresiyle konuştum. AK Partililer, Başkan Erdoğan-Karamollaoğlu görüşmesine daha sıcak bakıyor. En olumsuz yaklaşanı bile şöyle diyor:
"Biz görüşmenin olumlu geçeceğine inanıyoruz. Saadet yönetiminde AK Parti karşıtı bir ekip olmasına rağmen rahmetli Asiltürk'ün yaklaşımı o çevrede zaten yapabileceği pozitif etkiyi yaptı."
Uyarı niteliğinde şu görüşü ileri sürenler de vardı: "Milli Görüş, iki akımdan besleniyordu, 'İttihadı İslam' ve 'Tek Parti' rejimi. Birinciye yaklaştıkça büyüyecek, ikinciye yaklaştıkça küçülecekti. Bugün Saadet Partisi ikinciye yaklaştığı için bir türlü büyüyemiyor. Tercih onların..."
Eski bir Milli Görüşçü ise görüşmelerden bir şey çıkmayacağını ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile kurulan ilişkiler nedeniyle Saadet yönetiminin farklı tavır almayacağını söylüyor
Aslında Saadet Partisi içinde, özellikle son dönemde hep aynı sorunun cevabı arandı: "Biz 70'lerde CHP ile koalisyon kurduğumuzda memlekete iş yapma hedefimiz vardı. Bunun bir karşılığı da oldu. Peki şimdi CHP ile ittifakın karşılığı ne? Yok."
***
'GİTMEZSE O İŞİN ALTINDA KALIR'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Siyasi suikastlar olabilir" açıklaması siyasi ortamı bir hayli gerdi. Dostları İP, HDP ve Deva gibi partiler destek verirken, başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere hükümetten de ciddi ve sert eleştiriler geldi. Bu eleştirilere eski CHP Milletvekili Yılmaz Ateş de katıldı. Ateş'le kısa konuşmamızda şöyle diyordu: "Biz geçmişte böyle bir süreci yaşadık. Terör ve dış güçler bu ülkenin kanını emdi. Şimdi muhalefet siyasi suikastlardan söz ediyor. Bunu CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 13 Mart 2016'da da söylemişti. Devlet adabına uymayan bir söylem bu... Uluorta böyle demeç verilmez. İktidar da bunun üzerine gitmiyor. Böyle şey olur mu?"
Araya girip soruyorum: Başsavcılık soruşturma açtı ama Kılıçdaroğlu'nun ifade vermeye gitmeyeceği söyleniyor, ne dersiniz?
"Gitmezse o işin altında kalır. Aslında sorgulanacak böyle çok açıklaması var. Daha önce sizler de yazdınız, ByLock'çu 5 bakan ve 120 milletvekilinden söz etti. En önemlisi Baykal'a yönelik komplo kasetiyle ilgili kar maskeli kişilerin görüntü izlettiğini söyledi. Acaba kirli odaklarla ilişki mi var? Yargı bunu neden sormadı, neden üzerine gitmedi? Açıkça korku yaratılıyor. Böyle şey olmaz. Bu teşhir edilmeli."