Muharrem İnce karşısında CHP yönetiminin sessizleşmesi hayra alamet değil. Bir korku hissedildiği çok açık... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun güzelleme yapması diğer yöneticilerin tek kelime etmemesi buna işaret.
Bu ne kadar sürer bilinmez ama İnce'nin izleyeceği agresif siyaset ve 29 Ekim'de açıklayacağı kadrosu bu havayı değiştirir ve gerilimi ateşleyebilir.
Çünkü ortada ilginç bir durum var, İnce, çoğu yeni yüzlerden oluşan bir kadro ile halkın önüne çıkacak. O kadroları ne diye tanıtacağı da ayrı bir merak konusu; yeni bir partinin kurucuları mı yoksa cumhurbaşkanlığı kabinesinin olası üyeleri mi?
Birkaç gündür İnce'nin yakın çevresini yakından izliyorum. Hiç yanından ayrılmayan birkaç isim dikkat çekici. Bu isimler arasında adı az bilinen Nebil İlseven, Mevlüt Dudu gibi CHP'liler var ama son dönem İnce'ye destek veren klasik CHP'liler yok.
Şimdilik İnce'nin çevresinde daha çok iş adamı veya kadını, akademisyen, sivil toplum örgüt temsilcisi ve çok sayıda profesyonel yönetici var. Kendi alanında başarılı olmuş bu isimler arasında Burak Hasar, Erkin Şahinöz, Serkan İleri, Özgün Öztunç, Hüseyin Baraner, Ali Rıza Büyükuslu ve Onur Cıngıl dikkat çekiyor.
Çoğunu gazeteciler de tanımıyor. En çok tanınan iki isim, hak ihlalleri aktivisti sade CHP üyesi Onur Cıngıl ve turizmci Hüseyin Baraner... Özellikle uzun yıllar dünyanın en büyük turizm kuruluşu TUI'de yöneticilik yapan ve dünyaca tanınan turizmci Baraner'in, Memleket Hareketi'nde yer alması dikkat çekici.
Yurt dışında yaşayan çok sayıda ismin de harekete katılmak için başvurduğu söyleniyor
Ve cevabı aranan soru:
Görünen o ki Muharrem İnce, yeni bir siyasi hareketten çok popüler bir çıkış planlıyor. Bunun için de tarihi simgeler, güçlü kadrolar yetmez, bazı sorulara da açıklık getirmesi gerekiyor. O sorulardan biri hala hafızalarda; "Amerikalılar beni aradı, Türkiye FETÖ'yü ABD'den usulüne göre istememiş" dedi. Sahi kimdi o Amerikalılar?
***
Bugünlerde CHP içinde yaşanan hareketlilik artık sınır tanımıyor. Yönetim erki elinden gideninden parti içinde kendini dışlanmış hissedenine, Kemalist'inden, CHP elden gitti gidiyor kaygısı taşıyanına onlarca siyasi aktör, kulislerde ya Murat Karayalçın'ı hatırlatan atölyevari mekanlarda yeni siyaset arayışını sürdürüyor ya da otobüslerle yollara düşüyor.
İlk yola düşen eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz'dı. Müthiş bir cesaretle parti bile kurdu. İlginçtir Muharrem İnce bile onun kadar cesur olamadı ve "Memleket Hareketi"yle yetindi. Şimdi bu ikiliye, Yılmaz'ın hemşerisi Gürsel Tekin de katılıyor. Siyaset piyasası iki Ardahanlıyı kaldırır mı bilemem ama Tekin de yollara düşmüş, hatta İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin gibi 4 büyük şehirde toplantılar bile yapmış.
İlk duyduğumda "Yok artık" dedim ama doğruymuş. Şaşkınlığımın nedeni, CHP gibi büyük bir partide en tepeye kadar gelen, Kılıçdaroğlu'ndan sonra ikinci adam pozisyonunu kazanan, son kurultayda da anahtar listeye konduğu halde çizik yiyen biri şimdi halka ne anlatacak?
Ayrıca Tekin'in siyasete bakışı sık sık çıktığı TV tartışmalarından biliniyor. Bugüne kadar halka dokunan bir siyasetçi olarak yeni bir şey söylediğine dair herhangi bir işaret de yok.
Tam tersine son dönemde daha çok sosyal medyayı kötü kullanan "Post Truth" bir siyasetçi imajıyla dikkat çekiyor. Şimdi neyi nasıl düzeltir bilemem ama şunu biliyorum, onun da artık bir otobüsü var ve herhalde o da cumhurbaşkanı olmak istiyor.