Türkiye'nin gerçek gündeminde Suriye meselesi, Akdeniz'de münhasır ekonomik bölge, Libya ile ekonomik ve askeri anlaşma hatta asker gönderme, ekonomide yeni hamleler, yerli otomobil gibi kendi markasını yaratma ve Kanal İstanbul gibi küresel projeler varken muhalefet cephesinde yer alan partilerin ve medyanın gündeminde ise tam tersi var. Afrin'e girmek, Fırat'ın doğusuna çıkarma yapmak ya da Akdeniz'de münhasır ekonomik bölge ilan etmek dertleri değil. Onların gündeminde "Akdeniz'dene işimiz var" demek, Libya'da darbeci Hafter'e destek olmak var.
Onların gündeminde güzelim Boğaziçi'ni prangalarından kurtarıp özgürleştirecek Kanal İstanbul projesini "felaket ve cinayet" olarak nitelemek, kanalın çevresinde "Arap şehri kuruluyor" diye yalan söylemek var.
Daha çok da "Saray'a giden CHP'li"diye Muharrem İnce'yi linç etmek ya daAnkara'da iki CHP'li arasındaki "25 milyonlukrüşvet" suçlaması var.
Bu muhalefet aklı yeni de değil, İttihat Terakki'den beri içimizdeler. 1940'larda Nuri Demirağ'ın uçak fabrikasını kapatan, 1961'de Devrim otomobilini durduran, "şark kafası" diye manşet atan, köprülere, barajlara, tünellere, Marmaray ve Avrasya gibi iki kıtayı birleştiren projelere karşı çıkan, burun kıvıran, küçümseyen bir akıl bu.
Her şey bir yana, dün tanıtımı yapılan yerli otomobil girişimini bile görmezden geldi bu muhalefet aklı. Oysa yerli otomobil yapmak Türkiye'nin en önemli hayaliydi ve o hayal 58 yıl önce hayata geçirilmişken o teslimiyetçi akıl tarafından durdurulmuştu.
Hikayesi de gerçek anlamda ibretlikti. 1960 darbesini yapan Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in isteğiyle başlayan Devrim Otomobili, yine Gürsel'in güya şu sözleriyle bitmişti: "Garp kafasıyla araba yapıyorsunuz,ama Şarklı olduğunuz için benzinkoymayı unutuyorsunuz"
Sahiden sorun sadece "benzin"i unutmak mıydı?
O kadar basit olmadığını herkes biliyor. Çünkü darbenin lideri Gürsel'e geri adım attıran solun deyimiyle "KompradorBurjuvazi" yani küresel emperyalizmin bayileriydi. O gücü daha 1971 yılında Mühendis ve Makine Dergisi'nde CemalÜnder şöyle tarif ediyordu: "Üzerinde durulacak diğer birhusus, Anadol'u üretenlerin, başlangıçta'Türkiye'de otomobil yapılamaz'diyenler oluşudur."
Hâlâ o güç devrede. Ama daha ilginci,o burjuvaziyle, ona karşı olduğunu söyleyen"sol" düşüncenin bugün de aynı noktadabuluşmaları. Hatta dehşet verici olan "tetikçi"bir rol üstlenmeleri... Öyle ki Türkiyehangi adımı atarsa fark etmiyor, dışa bağımlıburjuvaziyle, CHP ve sol gruplar ortakkarşı çıkıyor. Alın yerli otomobil örneğini... Tasarımından, kullanılan dile kadar bunun "Neresi yerli?" diye küçümseyen onlarca örnek var. Bu sadece cahillikle de açıklanamaz. Otomobil tutkunu Cem Sahir İslam; "Türkiye'nin Devrim otomobillerindenberi, göz göre göre önüne taş konanhayali, nihayet gerçekleştiriyor" diyeyazınca yemediği küfür kalmayacak ve şöyleisyan edecekti: "O gün yaşayarak anladımki mesele yerli otomobilin faydası/zararı veya mümkün olup olmadığıdeğil, bu ülkenin ortaya böyle bir ürünçıkarabileceğine olan inançsızlık,özgüven eksikliği ve hatta başarısızlıktemennisi. Yani psikiyatrinin konusu,Allah şifa versin."
Onlar şifa bulur mu bilemem ama artıkengel olamayacaklarını biliyorum. Bunu daBaşkan Erdoğan ilan etti: "Devrim otomobilinin önünü kesmeyibaşardılar ama devrin otomobilininönünü kesemeyecekler."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.