Açıkçası televizyona çıkan hemen her doktora biraz kuşkuyla bakıyorum. Zira onlar da televizyona çıkma motivasyonunun sadece halkı bilgilendirmekten ibaret olmadığının farkında; izleyicileri olarak bizler de...
Hatta bu işi kanallara para saçarak reklamlarını yapmak amacıyla iyice ayağa düşürenler bile malum. Tabii bir de daha önce "Ekran düşkünü doktorlar" yazımda Prof. Dr. Mehmet Ceyhan özelinde örneğini verdiğim bir gün söylediği öteki günü tutmasa da sansasyonel olduğu için rating getiren ve bu yüzden ekrandan inmeyen doktorlar da var.
Operatör Dr. Banu Küçükpolat böyle biri mi bilmiyorum. Kırmızı bir elbiseyle "Sabahın Sultanı Seda Sayan" isimli programda göbek atmasa çoğumuz muhtemelen adını da duymayacaktık. Ancak ilgimi çeken kendisinin kıyafeti veya göbek atması değil. Beni ilgilendiren Türk Tabipler Birliği isminde tıp camiamızın çoğunu temsil etmese de aidat toplama hakkına sahip ve ikide bir siyasal, yeri geldiğinde de istisnasız Kandil'in tezlerine hizmet eden oluşumun hangi ahlâki üstünlüğü taslayarak Küçükpolat'a soruşturma açabildiği oldu.
Hatırlatayım: Sene 2015. Birhaber başlığı: "PKK'lıların öldürdüğüdoktor, sessizce toprağaverildi." Hendek terörünün devam ettiğigünlerde, PKK'lı teröristlerDiyarbakır'da yol kesip aracındakiDoktor Abdullah Biroğul'uinsafsızca katletmişlerdi. ToplumSağlığı Merkezi'nde çalışan 26 yaşındakibu gencecik doktorun arabası taranarakhunharca katledilmesi toplumuntüm kesimlerinden tepki toplamıştı.Tepkisini PKK'nın adını anmaktanimtina ederek, terör değil "şiddetortamı" gibi dolambaçlı yollardanifade eden tek kurum vardı: O da"Türk Tabipler Birliği" idi.
Kuruluş amacı itibariyle birinci görevi, doktorların hakkını savunmak olan birlik, bir doktorun yaşam hakkını savunmak yerine katilin ismini gizlemeye çalışmakla, ölümüne "şiddet ortamı" gibi bahaneler bulmakla meşgul olmuştu. TTB, teröre karşı aynı korumacı tavrı Şemdinli Devlet Hastanesi PKK tarafından bombalandığında ya da hizmet vermeye giden ambulanslar içindeki sağlık ekipleri ile birlikte hedef alındığında da göstermişti.
Yine hatırlarsınız bu sene başında Gara'da 13 şehit verdik. TTB, bu olayda da aynı PKK diliyle "Gare" ismini kullanıp şehit demekten imtina ederek şöyle bir mesaj paylaştı: "Gare'de yaşamını yitirenlerin kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyor, acılarını paylaşıyoruz." Adına "Barış içinAkademisyenler" dedikleriama devleti "savaş suçu" işlemeklesuçlayıp PKK'nın adınıbile anmadıkları o rezil metnihatırlarsınız. Küçükpolat hakkındakarar verecek olan etikkurul dahil TTB'nin diğer tümüst kurullarında işte bu KandilBildirisi'de imzası olduğu içinihraç edilenler de bulunuyormuş.
O yüzden sormadan edemiyor insan: Küçükpolat "SabahınSultanı Seda Sayan"'ın değilde "Kandil'in Baronu DuranKalkan"ın huzurunda (!) dans etse,TTB acaba bu kadar dert edermiydi?
MİMARLAR ODASI'NDANPKK'YA ÖDÜL
Tabipler Birliği böyle de Mimarlar Odası farklı mı? Son örneği PKK'nın kanalına ödül ilan ederek verdiler. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, PKK televizyonu JİN TV'ye basın ödülü verdi. Kadın teröristlerle ilgili haber yapan Hollanda merkezli kanalın Kandil tarafından fonlandığı ve PKK elebaşlarının kanalda sıkça boy gösterdiği biliniyor. İşte sözde mimarlarımızı temsil eden odanın Ankara şubesi de bu terörist televizyonu "onurlandırmayı" uygun görmüş! Ödül töreni de bu gece gerçekleşecekmiş. Yani ülkemizin başkentinde bile PKK kanalına ödül verebilen bir cüretle karşı karşıyayız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.