İyi Parti lideri Meral Akşener, yaklaşık altı yıldır "Ben Başbakan olacağım" diyor. Bu konudaki istimrârı için kendisini kutlamak lazım. Zira Başbakanlık makamı mevcut bile değil ama Akşener'in talebi hâlen mevcut.
Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda da bunu tekrarladı: "Ben Cumhurbaşkalığına adaydeğilim. Kendi adıma bunu söylüyorum.Kim aday olacak kısmındaseçilecek bir adayla devamedeceğiz. Ben aday değilim. BenBaşbakanlığa adayım."
Şimdi iki hafta önceki "DoğuMasası" yazımdan bir bölümü hatırlayalım:Kulislerde konuşulan bir başkakonu da 10 Aralık Hareketi üzerindenpartideki en etkin grubun başı halinegelen Kaan Salıcı ile Kılıçdaroğlu'nuntam bir uzlaşmaya vardığı. Bu uzlaşmayagöre Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanıadayı olacak, seçildiği takdirdeise Salıcı da Başbakan olacak. İsmailKüçükkaya'ya bile Kılıçdaroğlu'nayönelik "Size bir özgüven gelmiş"dedirten şey, bu uzlaşmadan alınangüç müdür? İmamoğlu'nun geçtiğimizgünlerde ilk kez aday olmayacağıve belediye başkanı olarak devam edeceğisinyalini vermesini de bu minvaldemi değerlendirmek gerekir? Ya daAkşener, bu faaliyetlerin farkında olduğuiçin mi 30 Ağustos kutlamasındaİmamoğlu'nu Fatih Sultan Mehmed'ebenzetecek kadar abartılı bir açıklamayapmıştır? Bu soruların cevabını bilmiyorum.Fakat Kılıçdaroğlu'nun adayolma noktasında ilk kez kendisini bukadar ön plana çıkardığının ve bunuparti içinden destek almadan yapamayacağınınsanırım herkes farkındadır.
Akşener, Başbakanlığa adaylığını açıkladığı programda eklemiş: "Ben Kılıçdaroğlu'nunCumhurbaşkanlığı'na aday olupolmadığı ile ilgili hiçbir fikresahip değilim. Kendisi ile bunuhiç konuşmadık."
Sabah akşam "erken seçim"çağrısı yapan ve ittifak halinde olduğunusöyleyen bu iki muhalefet liderininolası bir erken seçime dair adaylarınıhiç konuşmaması mı dahagarip, yoksa bunu marifetgibi açıklamaları mı, bilmiyorum.Ancak görünen o ki MeralHanım, olası bir erken seçimdeCumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısınaKılıçdaroğlu'nun aday olarakçıkması fikrine çok da sıcakbakmıyor. Bu yüzden ısrarlakonuşmaları gereken birinci meseleyihiç konuşmamışlar gibi davranıyor vetabiri caizse "ıslık çalarak" oradanuzaklaşıyor.
İMAMOĞLU ATİNA'DAYKEN...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'la röportaj yaptığım otelden çıkıp deşifre için kendi otelime doğru yürüyordum. Kahve almak için durduğum kafede Türkiye'de neler oluyor diye sosyal medyaya bakayım dedim ki karşıma Ekrem İmamoğlu'nun Yunanistan ziyaretinin fotoğrafları çıktı.
Hatta Türkiye düşmanı küstah bir Yunan gazeteci, haberi "İstanbulBelediye Başkanı İmamoğlu, atalarınınbinlerce yıl önceinşa ettiklerini ziyaret etti" diye vermişti. İmamoğlu ise sosyal medya hesabından Atina ile İstanbul arasındaki sıcak iş birliğini güçlendireceği sözünü veriyordu.
İmamoğlu, İstanbul'un belediye başkanı olmaktan daha fazlasını istiyor olabilir. İstanbullu bozulan otobüsleri itmekle meşgulken, kendisini Türk- Yunan barışını tesis etme hayallerine kaptırmış da olabilir. Nefstir, fazlasını ister. Ancak Kuzey Kıbrıs davası tüm yakıcılığı ile sürerken, Yunanistan Mavi Vatan'ın önüne ambargo ile set çekmeye çalışırken ve tam da İmamoğlu Atina'da iken Batı Trakya Türkleri'ne okullarında Cuma namazı yasağı getirilmişken beyaz gömlekleri çekip poz vermekle düzelecek bir ilişki zeminini göremiyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.