CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba konuşuyor:
"Ülkemizde ilk aşamadamisafir olarak kabuledilen, daha sonra geçicikoruma statüsü verilenSuriyeli mültecilerinbüyük bir kısmının ülkemizdekalıcı oldukları kabul edilmelidir.Türkiye, 1951 CenevreSözleşmesi'ne koyduğu coğrafiçekinceyi derhal kaldırmalıdır.Mültecilerin entegrasyonunu sağlayacakbir Göç ve Uyum Bakanlığımutlaka zaman geçirilmeden kurulmalıdır.Ülkelerine geri dönmek isteyenlereyardımcı olunmalıdır. Mültecilerin kamusal hizmetlereerişimi için belediyelerteşvik edilmelidir. BelediyeKanunu'nda gerekli düzenlemeleryapılmalıdır. Sığınmacılar çokyoğun insan hakkı ihlallerine mazurkalmaktadır. Yoksulluk sığınmacılarınen temel sorunudur. Çalışmaimkânı bulanların nerdeyse tamamıgüvencesiz çalışmaktadır. Çocuk işçiliken büyük sorunlarımızdan birisidir.Yaklaşık 400 bin Suriyeli çocuk okulagidemiyor. Bu çocuklar derhal eğitimsistemimize dahil edilmelidir." CHP lideri KemalKılıçdaroğlu'nun önsözünü yazdığı,CHP Genel Merkezi'nin9 milletvekiline hazırlattığı"Sınırlar Arasında: İnsanlıkDramından İnsanlık Sınavına"başlıklı raporun basın toplantısındakiaçıklamaları okudunuz.Belki beş yıl önce hazırlanmışbu rapor diyeceksiniz; o halde CHPİstanbul Milletvekili Yunus Emre'ninüç gün önce katıldığı canlı yayındakişu sözleri hatırlatmam gerekir:
"Bu raporumuz insan hakları temelinde meseleye bakıyor. Özellikle son bölümü CHP'nin politika önerileridir. Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kuracağımızı söylüyoruz. İnsanlıkonurunu temel alan, Türkiye'ninCenevre Sözleşmesi'ne koyduğucoğrafi çekinceyi kaldırmasınıda gündeme getiren ama burda bir farklılık var. Biz iktidar gibi mültecileri başka devletlere karşı 'Açarım kapıları' yaklaşımıyla bir tehdit haline getiren yaklaşımı reddediyoruz." Yunus Bey kendi genelbaşkanının mültecileri AB ülkelerinedeğil, direkt Esad'ın kucağınayollama sözü verdiğinin farkındamı acaba? Hangi paralel evrende ikametediyorlar, anlamak imkânsız.
Hükümet, CHP'nin önerisine uyup Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ndeki "coğrafi çekince"yi kaldırsaydı, tüm geçici koruma statüsündekilere, aynı Türk vatandaşı gibi muamele etmek zorunda kalınacaktı. Bugün AB fonlarından yararlandığıiçin hedef gösterdiğinizgaribanlar, TC hükümetininsosyal politika sistemine dahilolup yardım alacaklardı. CHPde "Kendi vatandaşını değil,Suriyeliyi besleyen hükümet"diye ortalığı ayağa kaldıracaktı. Gerçi bugün de kaldırıyor ama yalan haber üreterek...
Velhasıl CHP, denize girdiğiiçin bile hedef gösterdiğisığınmacıların bu haklarasahip olmasını mı savunuyor?Yoksa CHP'nin Bolu BelediyeBaşkanı'nın "mülteciye yağmurluhavada su yok" politikasınımı savunuyor? Mültecilerin ezilselerde, kaçak göçek de olsa burada nefesalma hakkını mı savunuyor; otobüsleredoldurulup yaka paça yollanmalarınımı?
İşin doğrusu CHP'nin mültecipolitikası iki aşırı uç arasındagidip geliyor. "Anlayan beri gelsin"demeye gerek yok. Zira bunun"bilinçli bir tutarsızlık" olduğukanaatindeyim. Bu aşırı uçlar arasındasalınan söylemlerle hemhalkın sığınmacılara karşı dahafazla kışkırtılması hem de hükümetingerektiğinde insan hakları,gerektiğinde de mültecipolitikası noktasında sıkıştırılmasınaelverişli bir zemin sağlanmışoluyor. Maalesef yarayamerhem değil, tuz olmayı seçen baştanayağa düşmanca bir politika tercihisöz konusu...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.