Kıbrıs'ın İngilizlerin elinde olduğu zamanlardı. İngiliz Yüksek Komiseri, 82 yıl önce yaptırılan bu binada kalır ve Kıbrıs'ın işlerine hükmederdi. Zaman içinde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na evrildi. Saray dediysek, lafın gelişi. Toplamda altı odası olan bir binada Cumhurbaşkanı, Özel Kalem Müdürü, Sekretarya, Basın İşleri, vd. iş yapmaya çalışıyorlar. Tabii alan yetmeyince de ek olarak prefabrik birkaç yapı yapılmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC'nin mücadele tarihine layık, İngiliz kalıntısı olmayan, Kıbrıs Türkü'nün seçtiği en üst makamı temsile yakışan ve elbette devlet işlerini yürütmek için yeterli alanı da sağlayan Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı Külliyesi müjdesini bu sebeple vermişti. Üstelik bu komplekse ayrılan alanın büyük kısmını da yanı başında halkın kullanımına sunulacak Millet Bahçesi oluşturacaktı. Projenin büyük çoğunluğu gölgelik ağaçlarla bezeli yeşil bir alan olacaktı.
Buna rağmen "bina ve beton" kelimeleriyle zihinleri bulandırma çalışması başlatıldı. Türkiye'dekileri aratmayan Kıbrıs'ın AB fonlu medyası, AB'nin hoşuna gitmeyen ve KKTC'nin bağımsız devlet oluşunun altını çizen bu projeyi aşağılamak için kolları sıvadı.
Gerçi şaşırmamak lazım. KKTC su sıkıntısı çekmesin diye denizin altından borularla adaya su taşıma projesini bile "Adanın florasını bozacaklar", "Bizi Türkiye'ye bağımlı yaptılar", "Rant elde edecekler" diye karalamaya çalışan bir anlayıştan söz ediyoruz. Bugün hepsi kesintisiz su altyapısının keyfini çıkaran bu kalemlerin herhangi birinden yanıldıklarını veya iyi bir iş yapıldığını duyamazsınız. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bittiğinde ve Kıbrıs Türklerinin egemen bir devlete sahip oluşunu en güzel şekilde simgelediğinde de duyamayacaksınız. Fonları sağolsun...
***
İYİ PARTİ'DE 15 TEMMUZ ALERJİSİ
İYİ Parti Tokat İl Başkan Yardımcısı Uğur Songül Sarıtaşlı, "Semih Terzi'nin aksine asıl darbecinin Halis Demir olduğunu da biliyorsunuz, değil mi?" diye bir tweet atmıştı. Gelen tepkiler üzerine tweet'ini silip hesabını kapattı. İhraç istemiyle hakkında soruşturma başlatıldı. Savunmasında şehidimizin kim olduğunu bilmediğini iddia etmiş. Ancak Semih Terzi'yi ismen bilip, kahraman olarak yansıtacak kadar biliyormuş! Tokat gibi vatansever bir ilde, böyle bir il başkan yardımcısı bulmayı İYİ Parti nasıl başarmış diye düşünüyor insan...
Yetmedi, bir skandal çıkış da İYİ Parti Bilecik Başkan Yardımcısı Ahmet Gürses'ten geldi. Gürses, önce 15 Temmuz Şehitler Parkı'nda yapılacak 15 Temmuz anmasını iptal etmek istedi. Talebi reddeden komisyon üyelerini ise "İleride hükümet değişirse, orada fotoğraf çektirenler yargılanır" diyerek tehdit etti. Bu tehdidi "kimin adına" yapmıştı sizce?.. Anma sırasında ise parktaki projektörler çalıştırılmadı ve halk AFAD'dan yardım istemek zorunda kaldı. Gürses hakkında İYİ Parti'nin açtığı herhangi bir soruşturma ise olmadı.
Daha önce de malumunuz İYİ Parti'ye geçmeden önce Koray Aydın, Meral Akşener için "Bütün illerde FETÖ mensuplarının bu tek aday üzerinde birleşmesi, onun miting ve organizasyonlarına katıldığı görülüyor" demişti. Yine İYİ Parti kurucularından Ümit Özdağ da İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun FETÖ'cü olduğunu söylemesi sebebiyle ayrılmak zorunda kalmıştı.
Teşhisi yapıp reçeteyi yazacak olanlar İYİ Partililerdir ama FETÖ ağzıyla konuşan bunca insanı hususi araştırıp da mı buluyorlar diye sormamak elde değil.