Keşke Amerika, ülkemle ilgilenmeyi bıraksa da, biz de memnuniyetle Amerikan seçimleriyle ilgilenmeyi bıraksak. Ancak yakın gelecekte böyle bir ihtimal söz konusu olmadığı için iki adaya da bakalım.
Yüksek Mahkeme tekrar sayım kararı alsa bile, bu topun kaleden çıkması zor. O yüzden 15 Temmuz'a "Bilgisayaroyunu sanmıştık"tan tutun,"Türkiye, IŞİD'i destekliyor"avaran iğrenç açıklamalaraimza atmış bir ABDBaşkanı'na hazır olun.
Mevzu Biden'ın, "Erdoğan'ı devirmek için muhalefeti desteklemeliyiz" sözlerinin çok daha ötesinde... Biden, Obama gibi küreselci konsorsiyumun güdümünde Türkiye'yizaptetme politikası izleyecektir. Trump'ın F-35'ler haksızlığından S-400 rahatsızlığına dair hakkaniyetli açıklamalarını da unutun. Bu başlıkların her birinde ülkemizi suçlayacak birisi Beyaz Saray'ın yeni ev sahibi olabilir.
Anlamadığım bir diğer nokta ise dolardaki olağanüstü yükselişten şikâyet edenlerin, Biden'ın olası başkanlığına neden sevindiğidir. Gelir gelmez yapacağı ilk işlerden birisiTrump'ın iki ülke ilişkilerine daha fazlazarar vermesini önlemek için askıyaaldırdığı Halkbank dosyasınıraftan indirmek olacaktır. Bunun da ekonomimiz için iyi haber olmayacağı kesin.
Olası bir Trump zaferi ise medyanın %86'sının açıktan desteklediği, sanat dünyasının %99'unun direkt savunduğu, Silikon Vadisi'nin büyük kısmının karşı çıktığı ve hatta sansürlediği bir başkanın kazanması demekti. Dört yıl önce olan, bu sefer olmadı. Ancak sebep, Trump'ın oylarını artıramaması değildi. Bilakis kadınlar, Latinler ve hatta siyahlar arasındaki oyunu bile artırdı. Fakat Kovid-19 üzerinden posta yoluyla oy vermeyi örgütleyen Demokratlar, şayet Trump kampanyasının iddia ettiği gibi bir seçmen ve oy üretme mekanizması yoksa, daha fazla kişiyi hem oy kullanmaya hem de kendilerine oy vermeye ikna etti.
Demokratlar'ın iyi becerdiği bir başka şey de son dört yılda Amerikan halkının yarısını yarısına düşman etmekti. Bizdeki yerleşik medya ve siyaset nasıl sabahtan akşama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı şeytanlaştırmak için uğraşıyorsa, Amerika'da bu her alanda en üst perdeden gerçekleştirildi. Şayet Trumpkazansaydı, Amerikan yerleşik düzeni ilemücadele içinde olduğu için enerjileriniiçeri döndürmelerini sağlayacaktı. Dörtyıldır öyle oldu.
Yerleşik düzen tüm aygıtlarıyla Trump'ı devirmeye odaklandı. Bu da zaten dış politikada izolasyonist olan Trump'ın elini kolunu daha da bağladı. Yani Trump, içe dönüşçü "Önce Amerika" politikalarını gerçekleştiremese bile, iç karmaşaları dış politikada oldukça cesur adımlar atan Türkiye'nin elini rahatlatmıştı. Trump'ın ikinci dönemi olsaydı, bu gerilim zirve yapacak ve Amerika'nın yayılmacı-baskıcı politikalarının biraz daha gerilemesini sağlayacaktı.
Biden kazandığı takdirde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'yi yönettiği müddet çapında muhatap olacağı 4. Amerikan Başkanı olacak. Yani Bush'tan Obama'ya, oradanTrump'a kadar muhatabı kim olursaolsun ülkesinin menfaatlerini savunmayıbaşarmış olan Erdoğan ile Türkiye'ningideceği yol biraz daha çetrefilleşse detıkanması mümkün değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.