Ekrem İmamoğlu, İstanbul seçimlerini 806.000 farkla kazandı. Önceki seçimdeki farkın 13.000 olduğu göz önüne alınırsa, AK Parti'nin doğru okuması gereken bir seçmen davranışı ile karşı karşıya olduğu aşikârdır.
Seçime girmeyen diğer sol partilerin bu sonuca etkisini, konsolide olan seçmenin 31 Mart'ta değil ama bu seçimde oy vermeye karar vermesi gibi tali sebepler bir yana koyulsa dahi yüzbinlerce seçmenlik bir fark olduğu gibi duruyor.
Eğer yüzbinlerce kişinin ideolojik yönelimleri iki ay içinde sihirli biçimde değişmediyse, bu sonucun en önemli sebebi yeniden seçimin gerekli ve haklı bulunmamasıdır. AK Parti, %50-%50 olan adayların oylarının %10'u sayıldığında kendi adaylarının oylarının %90 artmasının matematiksel imkânsızlığını anlatmaya çalışsa da belli ki seçmeni ikna edememiş. Bu yüzden seçmen nezdinde İmamoğlu'nun mağdur edildiği kanaati daha çok karşılık bulmuş. Dahası, halkı tekrar sandığa mecbur eden YSK olmasına rağmen, bunun faturası da AK Parti'ye kesilmiş. İki aydaki en büyük değişkenin bu olduğu net biçimde görülüyor.
Bu tabloya, aradan geçen iki ay içinde 18'ine giren genç seçmenlerin öncelikli olarak CHP'yi tercih etmesini, cüzdanı daralan seçmenin hayal kırıklıklarını, iyi yönetilemeyen Suriyeli mültecilerin entegrasyon politikasını, vb. sebepleri de ekleyebiliriz.
Seçim sonucunu CHP'nin kalıcı kılması için, çoklu ortaklarla iktidar paylaşımını vatandaşa hizmet götürmeyi aksatmadan yürütmesi gerek. "Taç giyen baş akıllanır" denir; bu gerçekleşecek mi, izleyeceğiz.
Seçim sonucunu AK Parti'nin tersine döndürmesi içinse içe dönük detaylı bir muhasebe ve halka dönük ümit vaat eden, samimi bir gayret gerekir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.