Dünyanın ekonomik açıdan en gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerini bir araya getiren G-20 (Group of 20) zirvesi, bu sene, bir zamanlar sosyalizmin efsane ülkelerinden olan Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te gerçekleşti.
Dünyanın en gelişmiş 17. ekonomisi olan Türkiye'yi temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beraberindeki bakanlarla katıldığı zirvede pek çok ikili temas da gerçekleşti.
İlk gün Hollanda Başbakanı Rutte'yi kabul eden Erdoğan, ardından Çin Başkanı Jinping ve Şili Başkanı Rivera ile buluştu. Ertesi gün ise ilk olarak Japonya Başbakanı Abe'yi kabul eden Erdoğan, Rusya Başkanı Putin, Arjantin Cumhurbaşkanı Macri, İngiltere Başbakanı May ve ABD Başkanı Trump ile görüştü.
Zirvede gözlerin en çok döndüğü isim gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetindeki rolü ile gündemden düşmeyen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman idi.
Selman, zirveden kısmen istediğini aldı.
Dünya liderleriyle el sıkışarak ve gülüşerek verdiği pozlarla "meşruiyet" arayışından eli dolu dönmüş oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bugünyayınlanan röportajımızdan G-20'deolanların arka planını öğreneceğiniziçin zirvenin arka planda kalan yüzü, evsahibimiz Arjantin'den biraz bahsetmekistiyorum. Çünkü Arjantin, Latin Amerikacoğrafyasındaki en eski (1896) ve hâlâ aktifsosyalist partilerden birine sahip, geçtiğimizyüzyıl altı askerî darbe geçirmiş, güler yüzlüve sıcakkanlı ama bir o kadar da başı dik birhalka sahip enteresan bir ülke. Karı koca Kirchner'lerin 12 yılıaşkın, sol eğilimli yönetiminden sonraArjantin, 2015'te yüzünü merkezsağa döndü. Hâlen Başkan olan MauricioMacri'nin "Haydi Değişelim" Partisi'ne anketlerpek şans vermezken, tam üç yıl öncekasımda yapılan seçimlerden Macri zaferleçıkan taraf oldu. Buenos Aires BelediyeBaşkanlığı yapmış olan ve meşhur BocaJuniors futbol takımının da eski başkanı olanMacri, ülkeyi sosyalist politikalardan dahaküresel bir yöne çevirmeyi hedefledi.
Ancak Kirchner döneminde, 2007'deIMF'ye borcunu ödeyen Arjantin, bugünborç batağında kıvranıyor. Bu yıl Arjantinpesosu, dolar karşısındaki en kötü performansıgösteren para birimi olarak, kendi tarihindekien düşük seviyeyi gördü. Enflasyon tavanyaptı. Merkez Bankası'nın faizi %60'laraçıkarması dahi bir şeyi değiştirmedi. VeArjantin, 57 milyar dolarlık stand-byanlaşmasıyla bir kez daha IMF'ye borçlandı.
Evita'nın hâlen mitik bir kahraman gibi selamlandığı, G-20'nin sosyalist ve anarşistlerce şehrin çeperlerinde protesto edildiği, dinamik bir sol harekete sahip ama işsizin nerdeyse çalışan kadar devletten destek gördüğü eski düzenden de halkın yaka silktiği bir çelişkiler ülkesi...
Böylesi bir ekonomik buhrandan geçen Arjantin'in kredi notları objektif açıdan bakıldığında Türkiye'den beter olmalı, değil mi?
Oysaki Fitch veya Moody's gibi kredi derecelendirme kuruluşları Arjantin'in kredi notunu bu yıl B ve B+ arasında belirlerken, Türkiye'ye en düşük 'çöp' seviyesinde not vermişti. Zira Arjantin'i IMF'den borç isteyenve yerleşik düzenin içinden gelenbir lider yönetiyor. Türkiye'yi ise IMF'yeolan borcumuzu kapatıp onunla sancılıgeçmişimize son noktayı koyan, halkınasağlıktan eğitime dünya ülkelerinde çoknadir bulunan hakları sunan ve yerleşikdüzenle kavga etmekten çekinmeyenbir lider yönetiyor. Hesabını siz yapın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.