Hafta başı Kıbrıs'taki varlığımızın önemi ve Akdeniz'deki sıcak çatışma ihtimalleri üzerine yazmıştım.
Dün de İran'a uygulanan ikinci yaptırım paketinin yol açabileceği sonuçlara dair öngörülerimizi paylaşmıştık.
Biraz da iç politikaya dair yazsam mı, muhalefet ne diyor diye bakacak oldum ki... İşte bu da bizim mesleğin dramatik yönlerinden birisi, daha doğrusu bu ülkenin!
Örneğin tüm dünya Kaşıkçı cinayetindeki titiz soruşturması için Türkiye'yi ve tavizsiz siyasi duruşu için Erdoğan'ı överken, ana muhalefetin lideri Kılıçdaroğlu, Meclis kürsüsünden hâlâ "Katillere göz yumanlar,bu cinayetin ortağıdırlar" diye bağırabiliyor. Uzun bir aradan sonra Kılıçdaroğlu'nun grup konuşmasını dinleyeyim dedim ama bu cümleyi duyana kadar sözümü tutabildim.
Irak'taki konsolosluğumuzu DEAŞ basınca, "Bana 'Beyefendi' demeyin,'Muhasebeci Kenan' deyin" diye çalışanlarını öğütleyen eski Konsolos, yeni CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk ise "Ezan Türkçe okunsun" diye buyurmuş. Neymiş, okunan ezanı anlayamıyormuş. Aklıma, bir sokak röportajında "Ezan Arapça okunuyor" diyen spiker kıza "Yanlışın var,Türkçe okunuyor" diye ısrar eden o iki beyefendi geldi. Ezan, o kadar bizden ve o kadar bize dairdir ki ana dilimizden olmaması, onu ana varlığımızdan ayıramaz...
Fakat sanırım beş vakit ezanını Türkçe okuyup Türkçe namaz kılmak isteyen bir CHP kitlesi var. O halde onları kendi camilerinde kendi cemaatleriyle vakit namazlarını kaçırmamaya davet edelim.
Bu nasıl yazı böyle mi dediniz; esas bu nasıl muhalefet böyle?!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.