Türkiye, sekiz yıldır acı bir mücadelenin nesnesi yapılan Suriye'ye yönelik politikasında beş çok farklı başarıya imza attı. İlki; başından beri, hatta yer yerçıkarlarına uygun olan bu olsa bile,Esed rejimine yönelik tutumunudeğiştirmedi veyumuşatmadı. Yerigeldiğinde Fransaveya ABD bile Esedrejimine yönelik tavrınıyumuşatsa da ya dakendi vesayet savaşıunsuru YPG'nin açıkçaEsed rejimi ve güçleriyleişbirliği yapmasınases çıkarmasa daTürkiye bu ikircikli tavrahiçbir zaman girmedi. İkincisi; kendiaskeriyle Suriye'yegirip DEAŞ ile burun buruna savaşantek ordunun Türk SilahlıKuvvetleri olmasıydı. Fırat KalkanıHarekâtı'nda 73 şehit verdik ama geriadım atmadık. Sınırımızı DEAŞ'tan temizledik.
ABD ise hava gücü desteği dışında, DEAŞ ile savaşta sadece vesayet gücü YPG'yi kullandı. Üçüncüsü; Esed'in, İran'ın,Rusya'nın ve ABD'nin DEAŞ'lamücadele adı altında taş taş üstündebırakmadıkları gayri-insani stratejiyihiç uygulamadık. Bazen askerlerimizinhayatını tehlikeye atmasınarağmen, bir sivil olduğu düşünülen yerlerdebile binlerce sivil varmış gibi hassasiyetledavrandık. Bir ABD'nin bombalarıylahayalet şehre döndürdüğü Rakka'yabakın, bir de Türkiye'nin özgürleştirdiğiAfrin'e... Fark aşikârdır. Biz, Türkiyeisminin hak ettiği haysiyet çerçevesini hiçterk etmedik. Bugün Afrin'de sivil halkbizi kollarını açarak karşılıyorsa en büyüksebeplerinden biri de budur. Dördüncüsü; ne DEAŞ'la ne deYPG ile gizli anlaşmalar yapmadık.
YPG, Esed rejimi ile de DEAŞ ile de yeri geldiğinde anlaştı. BBC'nin, YPG-DEAŞ arasında, ABD'nin bilgisi dahilinde yaptığı anlaşma sayesinde 300'den fazla DEAŞ'lıyı Rakka'dan nasıl kaçırdığını ifşa etmesi bunun son örneğiydi. Beşincisi, özgürleştirdiğimiz heryere, geri mülteci yerleştirmesiniyapabilen tek ülke olduk. ABD,yerle bir ettiği Rakka'yı ayağa kaldırmakiçin Suud'dan kaynak bekleyedursun,Türkiye, Fırat Kalkanı sonrası, sadeceCerablus'a 70 bin mültecinin geri dönmesinisağladı. Savaşın yaralarını sarmamızbir yana, elektrik altyapısından temiz suyaerişime, okuldan hastaneye, mültecilerinvatanını da kendi yuvalarını da onlaraiade ettik.
Farkımız, bize sadece ahlâkî bir üstünlük sağlamıyor, aynı zamanda hem sahada hem masadaki gücümüze yansıyor.
Bunu bildikleri için de Beyaz Saray'dan Birleşmiş Milletler'e dek yalan haberlerle saldırılıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.