Tecdid, tegayyür ve ihya.
Yenilenme, değişim ve canlandırma.
İlim geleneğimizde bu üç mefhum, merkezin de merkezinde yer almıştır.
"Ezmanıntagayyürü ileahkâmın tagayyürüinkâr olunamaz"bunaişaret eden bir Mecellekaidesidir. Burda maksat,nasları keyfî bir şekilde iptaletmek, feshetmek, neshetmekya da ilga etmek değildir.
Bilakis nasların günümüzde nasıl tahakkuk etmesi gerektiğine dair içtihatta bulunmaktır. Cumhurbaşkanımızın64 yıllık ömrü boyunca,kadınların hem ev hemde sosyal hayattaki rolüneilişkin getirdiği açılımlarortadadır. Ayrıcaİslâm'ı içerdeki tartışmalardaEhli Sünnet anlayışıçerçevesinde, dışardaise global düzenin baskılarınarağmen "Ilımlıİslâm yoktur, tek İslâmvardır" şiarına binaennasıl cansiperâne savunduğuda açıktır. Haklı birçıkışın, 'güncelleme' kelimesineindirgenmesi ancakart niyetle açıklanabilir. Tüpbebekten borsaya, organbağışından sigortaya değin,hepsi günümüz koşullarındaortaya çıkmış yüzlerce meselemizeiçtihat kapısının açıkolduğu, zaten çoğunluk fakihinkabul ettiği bir durumdur.
Bin yılı aşkın İslâm geleneği de bunu teyit eder.
Gelelim son tartışmaya...
Modern insanın çıkmazı, "Tanrı öldü, her şey mubah" anlayışından kaynaklanmaz;
"Tanrı öldüyse, mubah olan ne?" sorusundan kaynaklanır.
O yüzden kerâmeti kendinden menkul binlerce uzmanlık alanına kendini teslim eden yolunu kaybetmişlerle çevriliyizdir. AncakNLP uzmanı derse eyvallah,Feng Shui buyuruyorsahemen, reiki ustasıyaparsa doğru, yaşamkoçuysa teslim ol amaİslâm'a gelince 'bencebu değil.' Böyle şarlatanlıkolmaz.
İslâm'ın herkesi memnun etmek gibi bir derdi yoktur.
Herkesin aklına uymak gibi bir amacı da yoktur. İslâm, inanmak ve teslim olmak, selâmetin yolunu onda bulmak isteyenler için oradadır.
Yaratıcının bir adı da Râb'dır ve Râb terbiye edendir; siz farkında olsanız da olmasanız da!
İslâm'da kadın meselesi, modern dönemin şüphesiz üzerine en çok söz sarf edilen başlığıdır. Kadınlar insan yerinedahi konmazkenonlarınerkekle aynıözden yaratıldığınıilan eden,kadınlar sadecemal gibialınıp satılırken,onlarında ailelerininmirasındanhakkı olduğunuizhar edenKur'an'ınbizim savunmamızaihtiyacı yoktur.
Erkeğin kadına nasıl yaklaşması gerektiğinin sırrı Kur'an'da da, eşlerine değil vurmak, sesini bile yükseltmemiş Hz. Peygamber'in (s.a.v.) mükemmel örnekliği ve O'nun "Kadınlarınızı bir hayvanı döver gibi dövüyorsunuz.
Sonra da akşam olunca utanmadan beraberce yatıyorsunuz" azarlamasında da mevcuttur.
Bununla birlikte, 28Şubat medya odaklarınınher hafta farklı birhocayı hedefine oturtmasıve toplumu on yılönce yapılan konuşmalarüzerinden böldürmeyekalkışması kabuledilemez. Görüşüne katılsakveya katılmasak daburada esas hedeflenenino hocanın kendisikadar, Müslümanlarınarasındaki birlik duygusuolduğunu da görelim.
Savcılarımızın, her gün ayrı bir nefret söylemi örneğini ortaya koyan CHP zihniyetine müşfikliği, on yıl önceki bir konuşmaya dair eli çabukluğu ise göz yaşartıcıdır.
Dosyaya takipsizlik verilmediği takdirde, davayı yakından takip edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Son olarak, söz konusu hocalarımızın halkla irtibatlanış biçimine dair de bir çift kelâm etmek boynumuzun borcudur. İslâmî gelenek,avam-havas ilişkisinedair de bir yolyordam önerir. Eyvallah apolojist olmayalım, başımız dik alnımız açık dinimizi savunalım fakat önümüze gelen her soruyu da, hele tek bir kişiye mahsus olduğu açık olan her soruyu da tüm avam önünde cevaplamayalım.
Üstelik İslâm geleneğinde vaaz, hüküm verme mekânı değildir. Fetva vermek, bir nevi "Allah adına imza atmak"tır ve ateşten gömleği kendi iradesiyle üzerine geçirmek demektir.
Hocalarımızın 'televanjelist'lerle aynı format içinden halka sesleniyor olması noktasında iğneyi kendilerine batırmaları lazımdır.
"Müminin ferâsetindensakınınız; çünküo, Allah`ın nuru ilebakar" demiş Efendimiz. Korkulan bir ferâsetesahip olmamız niyâzıyla,vesselâm...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.