Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçakta gazetecilere verdiği röportajlar sırasında çekilen fotoğraflardan bile yandaşlık destanı çıkaranlar, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'a sırnaşıp ağzı kulaklarında poz veren Aslı Aydıntaşbaş ve arkadan kareye girmek için parmak uçlarında yükselen Kadri Gürsel'e, bu pozları 'Bijî Biden/ Yaşa Biden' diye paylaşan gazetecilere tek kelime etmezler. Çünkü onların derdi, kendi ülkesinin liderine destek olanlardır. Yoksa her fırsatta kanıtladıkları gibi ülkesinin menfaatleriyle ters düşenlere yancılık yapmak noktasında hiçbir tereddütleri yoktur.
Esedsever gazetecilerin Biden'la toplantıda olduğu gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Mabeyn Köşkü'nde, Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi'nin Esed ve DAEŞ muhalifi Suriyeli gazeteciler heyetini ağırlıyordu. Bu tevafukun kendisi bile ne çok şey anlatıyor aslında.
Öncelikle belirtmek gerekir ki beş yıllık Suriye Devrimi boyunca, hiçbir dünya lideri Suriyeli gazetecileri birebir muhatap alıp dinlememişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu açıdan bir ilke imza attı.
Toplantı, bazı gazetecilerin beklediğinden de hoş ve doğal bir atmosferde gerçekleşti. Önceden Arap medyasındaki kara propaganda yoğunluğu sebebiyle Erdoğan'a mesafeli bakan gazeteciler bile çıkışta selfie kuyruğuna girmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 2 saat olarak planlanan toplantının 3.5 saat sürmesinden anlaşılacağı üzere gazetecilerin sorularını, sorunlarını ve önerilerini dikkatle dinledi, not aldı. Bu da gazetecileri etkileyen önemli bir faktördü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güleryüzü ve hoş sohbeti de Suriyeli gazetecilerin bazılarının kafasındaki 'otoriter ve asık suratlı Erdoğan' algısını yerle bir etti. Örneğin bir Suriyeli gazeteci Suriyelilerin kendi aralarında evlenmeleri noktasındaki sıkıntılara değindi ve kendisinin de aynı sorunu yaşadığından bahsetti. Cumhurbaşkanı da sorunla ilgili gerekli notları aldırdıktan ve gerekli talimatı verdikten sonra, "Sen hanımını çok seviyorsun galiba" diye gazeteciye takıldı. Gazetecinin mahcubiyetle karışık mutluluğu görülmeye değerdi.
Yine sınır kapılarındaki giriş ve çıkışlarda gazetecilerin yaşadığı sorunlar da konuşuldu ve bu hususta kalıcı ve yapısal bir çözüme ulaşmanın yolları üzerinde duruldu. Önümüzdeki süreçte bu konuda da bazı gelişmeler görebiliriz.
Hayatını riske atarak Esed Rejimi, İran, Rusya ve DAEŞ tehdidine rağmen sahadan haber geçmeye çalışan gazetecilere kolaylık sağlayacak bir mekanizmanın kurulması, devrimin eksik kalan yönlerinden biri olan doğru bilgilendirme yönünde de pozitif katkı sağlayacaktır.
Al Jazeera ve Al Arabiya gibi büyük kuruluşların temsilcileri de Ana Press ya da SmartNews, Hara FM, Temeddün gibi bağımsız kuruluşların temsilcileri de vardı. Her farklı sınıftan ve hayat tarzından gelen ama ortak amaçları Hür bir Suriye'nin inşası olan, bazıları ölüm tehlikesine rağmen bombalanan alanlardan haber geçen gazeteciler buluşmadan çok etkilendi.
Beni en çok etkileyen an ise, çıkışta fotoğraf çekimi sırasında, Erdoğan'ın izniyle Hür Suriye rozetinin yakasına takılması oldu. İki halkın bayrağını sadece üzerindeki birer sembol olarak değil, gönüllerde de bir araya getirdiği için olsa gerek.
Karşımızda 2.5 milyonluk bir mülteci gerçeği varken ve bu gerçek bir süre daha devam edecek gibi görünürken, iletişim köprülerinin kurulmasına vesile olabilecek Suriyeli gazetecilerin önemsenmesi ve ağırlanması daha da büyük hayırlara vesile olacaktır diye düşünüyorum. Bu gibi temasların artmasında büyük fayda var.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.