DÜNYA bambaşka bir noktaya giderken, dijital çağ başlamışken CHP hala "YASSIADA" felsefesiyle sahne almakta... Bunun akılla izah edilir bir tarafı yok. Siyaset, muhalefet akılla yapılacak iştir. Elbette karşı çıkılacak elbette sürtüşmeler olacaktır. Ancak ülkenin Cumhurbaşkanını YASSIADA SENDROMUYLA tehdit etmek de neyin nesi... Yassıada olayları bu ülkeyi TÜRKLER'in yönetmediğinin fotoğrafıydı.
Herkes pek çok şey söyledi yazdı çizdi ancak gerçek buydu! Yerel motivasyonlar üzerinden YABANCILARIN BAŞBAKANI İPE YOLLADIĞI gerçeğiydi...
Bilerek ya da bilmeyerek sık sık YARGILAMA parantezinin içinin YASSIADA ile doldurulma gayreti bana garip geliyor!
Türkiye üzerinde etkili olan güçlerin kendi arasındaki savaşı biz YASSIADA TRAVMASI olarak yaşadık.
Önemli olan Türkiye'nin konumuydu! Rahmetli Menderes bunu değiştirmek istedi. Karşısında koca bir güç buldu. Bunların içeride de gölgesi vardı. Gölgenin boyu yükseldi ve tarihimize kara sayfa olarak geçen infazlar yaşandı... Siyaset bu ülkede sert rüzgarlar altında yapılmıştır. Kabul... Ancak dünyanın geldiği yer CHP'nin diliyle hiç orantılı değil... Zeka da yok espri de yok ironi de yok! Sadece hakaret ve tehdit var...
Biraz hafızanızı yoklayın!
Birkaç yıl önceydi...
İngiltere'de yayımlanan haftalık The Spectator dergisinin yazarlarından Douglas Murray, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve komedyen Jan Böhmermann hakkında soruşturma açılmasına izin veren Merkel'i protesto etmek için ilginç bir yol seçti. Douglas Murray yeni bir şiir yarışması başlattığını duyurdu. Peki yarışma neydi sizce? EVET! Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret şiiri yarışması... Murray yarışmaya katılmak isteyenlerin şiirlerini theeditor@spectator.co.uk adresine yollamasını istiyordu!
Unuttuk tabii.. Geride kaldı bunlar! Oysa o kadar çok hakaret vardı ki! Dergilerden televizyonlardan, köşelerden, sosyal medyadan, her yerden...
Mesela Yunanistan'da çıkan adı DİMOKRATİA olan gazete manşetten adeta KÜFÜR ediyordu... Böyle onlarca örnek vardı... Artık Türkiye'de herkesin bildiği Charlie Hebdo Ekim 2020'de Erdoğan'ı kapağına taşıyor ve düpedüz hakaret ediyordu...
Kimse bunlara "DUR" demiyordu. Avrupa'daki pek çok ülkede aynı şeyler yaşanıyordu. Şimdi CHP'yi izleyince, HAKARETLERE KÜFÜRLERE
TEHDİTLERE bakınca AVRUPA ile ne kadar benzerlik olduğunu görüyorum...
Konuşulan dil farklı olsa da aynı şeyler değişik isimler tarafından değişik ülkelerde söylenmekteydi... Olaylara kişisel bakmam. Erdoğan'la Türkiye başka yerde, CHP ile başka yerde yer alır. Bu konum ve koordinat farklılığı rotayı değiştirmek isteyen Erdoğan'a HAKARET olarak gelmekte...
İnternete girin AVRUPA ile CHP arasındaki benzerlikleri görün... İsimler değişiyor ancak SÖYLEM aynı. Sanırım birileri ısrarla üzeri kapalı olarak da olsa MENDERES örneğini vererek "Biz size bu ülkeyi yönettirmeyiz" demek istiyor. Bilerek ya da bilmeyerek bunu söylüyorlar...
Saldırıların arkasındaki büyük gerçek şu: Biz mi yöneteceğiz onlar mı? Tarihi kavga bu... Bugün başlamadı yarın da bitmeyecek...
"YARGILAMA" diye yükselen seslerin arkasında, zihin altında hep MENDERES vardır.
Söylemeseler de bu silinmez...