BAZILARI için amaç, Türkiye'ye daha doğrusu Başkan Erdoğan'a saldırmak.
Her şekilde eleştirmek.
Hiç memnun olmamak.
Ne yapılırsa yapılsın karşı çıkmak... Öyle noktalar var ki akıl almıyor. Binlerce kez yazdığım gibi Almanyaİngiltere rekabetinin tam saha yaşandığı coğrafyalardan birisi burasıdır. Pek gazete ve televizyonlara yansımaz ancak böyledir. BREXIT ile İngiltere'nin Avrupa'ya veda etmesi yeni bir başlangıcın ilk adımıydı. Herkes için...
AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Ankara'ya geldi. Koltuk krizi yaşandı.
Her ne olduysa oldu, ALMANYA'nın önemli ismi LEYEN ayakta kaldı. Bu tablo ortaya çıkınca AVRUPA da karıştı... Öne çıkan isim ise İTALYAN BAŞBAKAN DRAGHI'iydi... İtalya BaşbakanıMario Draghi'ninCumhurbaşkanı Erdoğan'ı"diktatör" diye nitelemesiiki ülke arasındatansiyonu yükseltti.
Türkiye tepki olarak İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Massimo Gaiani'yi, Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı. Gereğini yaptı...
Peki neler oluyordu?
Gelin buna bakalım biraz...
Eskiye bakarak ilerleyelim...
Libya lideri Muammer Kaddafi, 2002 yılında İtalya'nın ünlü kulüplerinden F.C. Juventus'un hisselerinin bir bölümünü satın aldı. İtalya Başbakanı Berlusconi, 2009 yılında canlı yayında İtalyanlar'ın faşizm döneminde yaptıklarından dolayı Kaddafi'den özür diledi.
Libya boş durmuyordu. Petrol zengini ülkenin lideri Fiat'ın yüzde 15'lik hissesini almayı ihmal etmiyordu. İtalyan gaz devi ENİ de aynı yakınlığı görüyordu. Unicredit'ten Finmeccanica'ya kadar uzanan LİBYA yatırımları vardı!
Hatta İTALYA SÜPER KUPASI finali Trablus'ta oynanıyordu. Juventus-Parma karşılaşıyor, seyirciler ise Libyalılar'dı... Ancak İtalya ile arası oldukça iyi olan KADDAFİ, BATI içinEN SON OLARAK BİLE AKLA GETİRİLMEMESİgerekeni yapıyordu.
AFRİKA'yı örgütlüyordu.
Bütün devletleri bir araya getirip başka bir eksen için çabalıyordu. ORTAK PARABİRİMİ de kaçınılmaz olarak masadaydı. Dolar ve EURO'ya karşı...
Bütün bunlar NATO'nun düğmeye basması için yeterliydi.
Öyle de oldu.
Ancak işler o günden sonra eskisi gibi olmadı...
LİBYA eski Libya değildi.
Avrupa için olmazsa olmazdı... Ancak istedikleri olmuyordu.
Bazıları kabul etmese de sahada TÜRKİYE vardı...
Aklıyla, tarihiyle, askeriyle, silahıyla, dostluğuyla, gücüyle...
Türkiye sahne alınca haliyle ilk kaybeden İTALYA oluyordu...
Bağırmaları çağırmaları normaldi. Draghi'nin DİKTATÖR yakıştırmasının nedeni Türkiye'nin tarihiyle her yerde buluşma azminden kaynaklanmaktaydı.
Onlar Libya'ya gidiyor karşılık bulamıyor, kapı duvar oluyordu.
Libya'nın yeni Başbakanı Dibeybe ise 5 başbakan yardımcısı ve 14 bakanın yanı sıra Genelkurmay Başbakanı Orgeneral Muhammed El-Haddad ile birlikte BEŞTEPE'ye geliyordu. Fark açık ve net bir şekilde ortadaydı...
Afrika'nın AKDENİZ'e açılan kapısı artık söylenmese de TÜRKİYE'nin kontrolündeydi. Son söz ANKARA'ya aitti... AKDENİZ, İPEK YOLU için de olmazsa olmazlardandı...
Her ittifakta AB ile ABD yan yana olsa da içten içe çekişme çok uzun zamandır yaşanmaktaydı.
Çin ile ilişkiler ise kopuşun en net görüldüğü fotoğraftı. ABD ile AB'nin özellikle ALMANYA'nın ÇİN'e bakış açısı birbirine zıttı. Çin, yapay zeka ve 5G gibi teknolojide attığı adımları "Tek Kuşak Tek Yol" projesi ile KÜRESELOYUNA, REKABETE dönüştürüyordu. Almanya da buna uzak kalmıyordu...
İlişkileri daha da derinleştirmek için siyasetçi ve şirketlerin üst yöneticilerinden oluşan "elit" bir girişim başlatıyordu.
1952'de ABD ile Almanya arasındaki dostluğu artırmak için kurulan "Atlantic-Bridge (Atlantik-Köprü)" şimdi "China-Bridge (Çin-Köprü)" olarak karşımıza çıkıyordu...
Bu nedenle olsa gerek BATI'nın sesini yükselttiği Hong-Kong ya da UYGUR meselesinde ALMANYA sessizlik hakkını kullanmaktaydı.
Türkiye sahaya inince Libya'da da, AKDENİZ'de de, Kafkaslar'da da asıl oyuncu oluyordu...
Bu Avrupa'nın ÇİN ile yakınlaşmasının da oyun kurmasının da önünü kapatıyordu.
Kim ne yapacaksa ANKARA'yı yanına almak durumundaydı...
Michel ve Leyen'in "hazır ol"da durmalarının nedeni buydu! Düne kadar bizi kapıda bekleten AVRUPA şimdi çaresizce ayaktaydı...
Erdoğan'a "DİKTATÖR" diyenlere bir de böyle bakın...
Halı ayaklarının altından kayınca işler değişti haliyle...
Ankara oyunu gerektiği gibi oynuyor.
Avrupa'daki sancının sebebi bu...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.