DAHA önce yazdığım bir konuyu açalım bugün.
Yeni belgeleri çıktı çünkü Batı'da... Hem oyunu hem mücadeleyi hem de asıl amacı anlamaya yardım edecek gibi görünmekte. Yine de peş peşe gelen olaylara siz bakın kararınızı verin...
Öncelikle Erdoğan'ın BM'deki konuşması yeri göğü salladı. Sosyal medyaya bakarsanız etkisinin ne kadar büyük olduğunu görürsünüz.
Tam da o saatlerde yani Erdoğan, BM kürsüsünden deprem meydana getirecek konuşmasını yapmaya hazırlanırken, BİR DAVA haberi ajanslara düştü. Zaman ayarlıydı! HAMAS tarafından öldürüldüğü öne sürülen iki YAHUDİ vatandaşın çocukları, New York'ta HAMAS'a para akıttığını iddia ederek KUVEYT TÜRK KATILIM BANKASI hakkında dava açtı. HAMAS ve PARA yan yana getirilerek belli ki bir koldan ERDOĞAN'a gidilmek isteniyordu. İşin içine İHH'yı da katmak niyeti taşıyorlardı.
Erdoğan kürsüde elinde tuttuğu İSRAİL haritalarıyla salonu inletirken, TÜRK JETLERİ de PKK'yı vuruyordu. Garip bir tesadüf olacak ki onlar da karşı hamle yapıyor ve BANKA ve PARA üzerinden gelmeyi deniyorlardı!
Devam edelim... Olayları sıralayıp üzerlerine basarak kavgayı anlatalım...
Ortaya çıkan CIA belgesi pek çok olayı anlatmaya yetti...
Suriye ve Akdeniz geriliminin merkezinde yer alan gelişmelere bu belge üzerinden bakıyorlar şimdi. Biz de açalım biraz daha... TÜRKİYE, çok önemli bir boru hattı ile Avrupa'nın enerji ihtiyacını karşılayacaktı.
Katar, Suudi Arabistan, Suriye ve Türkiye topraklarından Bulgaristan'la buluşacak proje, Avrupa için çok önemliydi. Bu projede elbette bir eksiklik vardı.
ABD, projenin hiçbir tarafında yoktu. Bu projede sorunlar çok hızla giderilmişti. Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el-Suud ile Katar'ın ortak noktada buluşması zordu ama bu başarılmıştı. Kral olalı sadece 3 yıl olmuştu ki Kral Abdullah, Katar'dan çıkacak boru hattını topraklarından geçirmeyi kabul etmişti.
Eğer Kral Abdullah buna karşı çıkarsa, ikinci alternatif Irak olacaktı. Karşı çıkmadı.
Ancak ABD'nin bu projeye izin vermesi mümkün görünmüyordu. SORUN DABURADA BAŞLIYORDU!
Büyük operasyonlar saldırılar dalgalanmalar birbirini kovalayacaktı. Ancak işinde gücünde olan insanlar yaşananları bir bütün olarak göremiyordu. Çıkan belge ile anlaşılıyor ki Türkiye'nin bildiği bir isme yine o dönemde görev verilmişti... GRAHAM FULLER...
Türkiye'yi yakından tanıyan ve bölgenin yapısını çok iyi bilen Graham Fuller sahaya indi. Görmesek de inmiş.
İlk hedefi Türkiye ile büyük yakınlaşma içine giren Suriye'yi itmek savurmaktı. Uzaklara...
Şam'ın denklemden çıkması şarttı. Olaylar bu kulvarda gelişecekti...
Ancak Türkiye ile o kadar yakınlaşan Esad'ın, kısa sürede Ankara ile karşı karşıya gelmesi zordu. ABD'nin Suriye seçeneğinde vatandaş olmayan 2 milyonu aşkın Kürt vatandaşı masanın üzerindeki ilk dosyaydı! Ancak ABD KÜRTLER'e nasıl bir plan sunacağı konusunda kafa karışıklığı içindeydi. Esad güçlü olduğu sürece bu da mümkün değildi. O tarihlerde Fuller'in imdadına Arap Baharı yetişti.
Arap ülkelerindeki yangın, Suriye'ye de sıçradı. Belki de son durak olarak Suriye görülüyordu. Her şey büyük plan doğrultusunda gidiyordu.
Kim bilir!
Bu tamamen Fuller'in planının önemli bir parçasıydı. O andan itibaren Türkiye ile Suriye'nin ayrışması hızlandı.
Suriye'deki iç savaşın ritminin artması Kürtler için önemliydi. ABD Suriye'deki Kürtler'e yardım sözü verdi. Ancak toprak parçaları çok fazla değildi.
Bunu da Suriye merkezli kurulan DEAŞ başaracaktı. DEAŞ'ın Suriye topraklarında ortaya çıkması, Kürtler'in devlet olma hayalini büyütecekti. OYUNİÇİNDE OYUN YANİ...
Öyle de oldu. DEAŞ'ın işgal ettiği her toprak parçası, kısa süre içinde sonradan adını YPG olarak alan örgüte teslim ediliyordu. Bu süreç devam ettikçe, Türkiye ile Suriye'nin ayrışması büyüyordu. Doğal olarak SURİYE düşman kategorisine giriyordu...
ABD'nin Fuller üzerinden oynadığı bu oyun, yüzde 100 sonuç vermişti. 2015 yılında Kral Abdullah'ın ölümüyle birlikte Türkiye Arabistan ilişkileri de bozulmaya başladı.
Hem Suriye hem de Arabistan'la ilişkilerin bozulması da Fuller adımlarıydı. Ancak Fuller'in planının son parçası, Türkiye ile çok yakınlaşan ve maaşların ödemesi için Ankara'dan para transferi yapan Kuzey Irak'tı! Yönetimi hedefti. Kısa sürede referandum fikri ortaya atıldı. Türkiye bu fikre karşıydı. Ancak Kuzey Irak yönetimi, Washington'ın gizli baskısıyla referandumu yapınca, Ankara ile ipler koptu. Böylece Suriye olmadığı takdirde IRAKLA DEVAM ETME planı da son buluyordu. Arka planda bütün bunlarla uğraşan bir akıl vardı. Amaç Türkiye'nin oyunlarını bozmaktı. Bir boru hattı projesini bitirmek için yola çıkan ABD şimdi elinde canlı bir koz tutmaktaydı. Kolay kolay da bırakmayacak. Başkan Trump'a rağmen bırakmayacak.
Müttefik, stratejik ortak gibi tanımların hepsi laf! Kağıt üzerinde farklı hayatın içinde farklı davranan bir ABD var. Aynı ABD, Türkiye'nin güney sınır hattı boyunca Suriye ile yaşadığı soruna her gün yenisini eklemek için çırpınmakta. Fuller, bu büyük başarısının karşılığını maddi ve manevi olarak aldı. Öyle yazılıyor! Bugün Türkiye; Suriye, Kuzey Irak ve Arabistan'la büyük anlaşmazlık içinde. Bu Amerikan planlarının Ortadoğu'da daha da etkili olması için çok önemliydi.
O nedenle Türkiye'nin bölgede atacağı adımların sınırlandırılması şarttı. Bunu yapmak için de gece gündüz çalışmaktalar.
2019'un ilk günlerinde Türkiye ile Kuzey Irak bazı görüşmeler yaptı. Ancak ABD'nin ciddi tehditleri sonucunda Kuzey Irak masayı terk etmek zorunda kaldı.
Suriye ile yaşanan sorunlar, Türkiye'nin Akdeniz'e odaklanmasını da engelliyor kuşkusuz. Zaten asıl amaç TÜRKİYE'nin başını kaldırıp yürümesini engellemek. Şartlar zor olsa da TÜRKİYE bunu yapacak birikimi ve becerisi olan büyük bir devlettir.
Bölgede kim ne yaparsa yapsın biz olmadan asla sonuç alamazlar. Türkiye'nin bölgede sıkıştırılmak istenmesi BÜYÜKDENGEDE yani dünya düzenindeki yerini ABD'den yana seçmesi içindir... İçerideki, bölgedeki bütün sorunların altında TÜRKİYE'nin yapacağı büyük tercih yatmaktadır...
Olsun... Onlar elinden geleni yapsın! Türkiye gerekeni yapar... Zor bizi diri tutar, ayakta tutar!
Olaylara böyle bakın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.