ŞAH Ahmet Mesut Afganistan'da Taliban'la savaşan en önemli isimdi.
2001 Eylül ayı başında daha önce röportaj verdiği Türk gazeteci Coşkun Aral'ı aradı. O dönemde Türkiye'yi yönetenlere bir mesaj göndermek istiyordu. "
Çok önemli gelişmeler oluyor" diye ekliyor.
Avrupa başkentlerinden yeni dönmüş Ahmet Şah Mesut. Batı'yı bazı konularda uyarıyor. "
Taliban'ı siz büyüttünüz" diye. Coşkun Aral ile görüştükten birkaç gün sonra 9 Eylül 2001'de suikaste uğrayıp CIA operasyonuyla öldürülüyor.
Onun öldürüldüğü gün FBI üst düzey yöneticiliğinden ayrılan ve İkiz Kulelerde göreve başlayan bir isim gazetecilere "
Anormal bir hava var. Acayip şeyler olacak" diyor. Detay vermiyor. Ancak çok gergin ve sıkıntılı... İki gün sonra İkiz Kuleler'e saldırı oluyor. ABD bu saldırıyı bahane edip Afganistan'ı işgal ediyor.
Taliban'a savaş açıyor. Ahmet Şah Mesut Taliban'a karşı savaşacak en önemli isim olmasına rağmen, düzmece İkiz kuleler saldırılarının perde arkasını öğrendiği için, bunun Afganistan'ı işgal etmek için bir oyun olarak kurgulandığını gördüğü için ortadan kaldırılıyor.
İkiz Kuleler saldırısını anlamadan bugün Afganistan'da yaşananları çözemeyiz. Hissedemeyiz. Matruşka gibi oyun içinde binlerce oyunun sahneye sürüldüğü bir işgaldi yaşananlar. Hedef bugünkü kaos ortamındaki Afganistan'ı doğurup çekilmek, Çin'in ve bölgenin başına bela etmekti. DEAŞ'ın son bombalı saldırıları da muazzam oyunun bir parçası. Amerikalı askerlerin o bombalı saldırılarda öldürülmesi de oyunun bir parçası. ABD'ye Başkanlık yapan Trump'ın yanında generaller ve CIA mensupları ile kameralar önüne çıkıp "DEAŞ'ı biz kurduk" diye yaptığı açıklamayı sorgulamadığımız sürece hiçbir şeyi anlayamayız. Eğer Amerikan Başkanı "DEAŞ'ı ABD kurdu" diyorsa aynen durum böyledir. Kurdukları o DEAŞ'ı Suriye'de palalarla herkesin üzerine saldılar. Kendi eğittikleri PKK'yı, kendi kurdukları DEAŞ ile kıtır kıtır kestirdiler. Tüm dünyada "Kürtler kesiliyor" algısı oluşturup Suriye'ye petrol bölgesine daldılar. Ardından İslami Terör rozetini taktıkları DEAŞ üyelerini PKK'lı şoförlerin kullandığı kamyonlarla tahliye edip Afganistan'a gönderdiler.
Tüm dünya o DEAŞ üyelerini kestikleri binlerce PKK'lının kullandığı kamyonlarla Suriye'den çıkarılışını şok geçirerek izledi.
Ancak kimse "Neler oluyor yahu" diye sorgulamadı. Suriye'de "Bizim kurduğumuz DEAŞ" dedikleri örgüte Afganistan ve Orta Asya Cumhuriyetlerinden binlerce adam getirip eğitime tabi tuttular. Cepheye sürüp savaş ve terör deneyimi yaşattılar.
Çin'in özerk Uygur bölgesinden bile 10 bin kişiyi getirip, DEAŞ içinde eritip geri gönderdiler. On binlerce uyuyan hücreyi en büyük düşman gördükleri Çin'in etrafına ve içine yerleştirdiler. Sonra da Pentagon'a "
Biz çekiliyoruz, Afganistan'da ve bölgede DEAŞ hortlayacak" diye açıklama yaptırdılar. Bunun açılımı "
Biz gittiğimizde buralarda DEAŞ hükümranlığı kuracağız" demekti.
Kabil'de patlamalar gerçekleşmeden önce hem Avrupa başkentlerinden hem de Washington'dan "
DEAŞ her an saldırabilir" açıklamaları geldi.
Bilmeleri normaldi. Çünkü DEAŞ'ın tam içindeydiler. Osmanlı'yı yıkmak için kurdukları Vehhabiliği DEAŞ'a taşımışlardı.
15 Amerikan askerini öldürmesinde de mahsur yoktu. "
Madem çekilecektik neden girdik Afganistan'a" şeklindeki eleştirileri bıçak gibi keseceklerdi.
Afganistan'ı işgal için ikiz kulelere saldırı amacıyla Vehhabi El Kaide militanları kiralayanlar, işgal için 2000 kişiyi feda edenler için, çekiliş anında 15 ölü vermek çok hafif zayiattı. Yıllardır bir Türk generalinden dinlediğim ve dehşete düştüğüm bir olayı burada hep sizinle paylaşmak istedim. Ancak o generalin "
Sakın yazma seni de beni de öldürürler" şeklindeki uyarısı hep beni durdurdu. Amerikalı bir gurup geliyor ve bir ülkede Türkiye adına operasyon yapmak istiyor, 50 milyon dolar istiyordu.
Reddedildiler ve gönderildiler. Ancak o toplantıda operasyonu hangi El Kaide militanları ile yapacaklarını da açıkladılar.
Onların kim olduğunu deşifre edersem öldürüleceğimi söylüyordu Türk generali.
Daha fazla ileriye gidemem. Nokta! Sonsöz;
Afganistan'daki kaos ortamında oluşacak terör grupları yarın karadan sınır oldukları Çin'in Uygur bölgesine, orada uyuyan ve Suriye'de DEAŞ içinde eğitilen on bin kişilik ölüm hücrelerini de uyandırarak girecek.
ABD'de Pasifik'te donanması ile Çin'i ablukaya alacak. Bölge ülkelerini de DEAŞ korkusuyla tıpkı Ortadoğu'da olduğu gibi kucağına oturtacak. Onun için DEAŞ'ın önce canlı bombalarla dehşeti başlatması gerekiyordu. Gereğini yaptılar!
.