Gelin bölgemize şöyle bir göz gezdirelim... Suriye iç savaş ile tamamen çöktü.
Toparlaması artık mümkün değil. Yıllarca enkaz altında kalacak bir ülke durumuna geldi. Mısır büyük askeri harcamalar yapıyor. Buna karşılık üretimi yok, ekonomisi facia. Akdeniz'de bulduğu doğalgaz ona biraz nefes aldıracak. Ancak bölgede Türkiye'yi dışlayarak bu alanda yapacağı hamleler onları büyük kayıplara uğratacak.
Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'dan gelecek yardımlara da aç kurtlar gibi bakan bir ülke konumunda. İran yaptırımlar nedeniyle ekonomik olarak büyük bir buhran yaşıyor.
Ülkeden sürekli ayaklanma sinyalleri geliyor. Fakirlik gittikçe artıyor. Yemen'de, Irak'ta ve Suriye'de varlığını sürdürme girişimleri ekonomisine daha büyük darbeler vuruyor.
Lübnan zaten dibe vurmuş durumda. Orayı karıştırmak isteyen bunu çok rahatlıkla sağlayacak donelere sahip.
BAE kendine güç vehmetti, Türkiye'ye kafa tutmaya kalktı.
Ne kadar zübük olduğunu anlayınca çark edip Türkiye karşıtı kampanyasını durdurdu.
Ankara ile barışmanın yollarını aramaya başladı. Suudi Arabistan şimdilik petrolle idare etse de pandemide yüz milyarlarca dolar kaybetti.
Ekonomik olarak tarihinin en ciddi sorunlarına muhatap oldu. Yemen'de de savaşıyor ve her anlamda büyük kayıplara uğruyor. Son dönemde Ankara ile dirsek teması kurmaya çalışıyor. Türkiye ile çekişmeye girerek ödeyecekleri bedeli gördüler. Her an dört parçaya ayrılmanın da korkusunu yaşıyorlar. Ermenistan ekonomik olarak zaten zavallı bir ülke konumundaydı. "Sınır kapısını açın da ekmek girsin" diye bize yalvarıyorlardı. Son Karabağ savaşında ordusu da yerle bir oldu. Azerbaycan ve Türkiye'den yediği tokatla ayağa kalkması yıllar alır. Yunanistan ise artık bağımsız bir ülke değil. Yüz milyarlarca euro borcu var Almanya'ya. 100 yıl borç ödemeye kalksa kurtaramaz. O yüzden ABD ve AB'ye muhtaç bir dilenci konumunda.
Bu tablo onu Avrupa ve Amerika'nın eyaleti durumuna getiriyor. Ülkenin anahtarları artık onlarda değil. İsrail ise Amerikan dış politikasını ipotek altına almanın ekmeğini yiyen Washington'a sırtını yaslamış bir ülke. Libya, şu anda Türkiye'nin stratejik ortağı. Bölgesinde dimdik ayakta olan yegane ülke Türkiye. Ve bölgemizdeki tüm ülkeler son gelişmelerle birlikte bize muhtaç durumda.
Nitekim Avrasya İncelemeleri Merkezi'nde Kıdemli Araştırmacı Fransız Gauin bakın ne diyor; " Avrupalımükelleflerin insafınakalmış Yunanistan'ınAkdeniz'de Türkiye'yitecrit girişimlerininsürdürülebilirliği mümkündeğil. Türkiye ve İsrail,Doğu Akdeniz'in iki önemligücüdür. Bölgede çıkarıve ilgisi olan herhangibir ülke, bu gerçeği gözönünde bulundurmalıdır." Fransız daha da ileri gidiyor ve "Karar vericiler, üreten,bilişim teknolojilerinde,savunma sanayiindehamleler yapan Türkiye'ninticari ve stratejik ortakolarak değerini kabulediyor" diyor. Bölgesel güç Türkiyesiz hiçbir ülkenin istikrara kavuşamayacağını söylüyor. Siz içimizdeki Batıcılara bakmayın. Elinde viski bardağı ile "Çocuğuma sütalamıyorum" diye ağlayanlara aldanmayın. Onların peşinde koştuğu Jack Daniels üreticisi Batı'nın yakarışlarına, "Türkiyeartık söz dinlemeyenbir güç" şeklindeki haykırışlarına ve nasıl bu noktaya geldiklerine odaklanın. Evet bu noktaya kolay gelmedik. Daha düne kadar Suudi Arabistan'a bir tanker petrol göndersin diye elçiler yollayıp kapılarda bekleyen Cumhurbaşkanları ile yönetildik uzun yıllar.
Gübre fabrikası kurmamıza bile izin vermiyorlardı.
Tren yolları yapmamızı bile yasaklayıp "Kamyonlarlataşıyacaksınız" diyorlardı.
Bizimkiler de bir süt tozuna "Başüstüne" deyip imzayı atıyorlardı. Elinde viski bardağı ile ağlayan Paşinyanlar... Geçti o günler Allah'a şükür... Görün bakın daha neler olacak?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.