Dünya hızına yetişemediğimiz bir yeni savaş modelleri dönemine giriyor. İnsanların yapay zeka ile kontrol edildiği, gittiği her yerde gözlem altında olduğu, teknoloji akvaryumu içine indiği bir devirden bahsediyoruz.
Yakın gelecekte artık F-35'lere bile ihtiyaç kalmayacak. Hedeflere bomba ulaştırmak yeterli olacak. Bu nedenle dünyanın gözü insansız hava araçlarında patlama yapan Türkiye'nin üzerinde. Yakında insansız tanklarımız, savaş gemilerimiz, denizaltılarımız, helikopterlerimiz de sahne alacak. Artık düşman hedefleri, belki de hiç kimsenin tahmin etmeyeceği bir dağ başına kurulan bir konteynırdan yönetilecek. Veya tüm bu uçak, savaş gemisi, denizaltılar yerin altındaki bir üsten ekranlara bakılarak lojik joistik ile yönetilecek. Bilgisayar oyunları gibi koltuktan savaş dönemi başladı. ABD şimdiden dünyanın 15 bölgesine İHA üssü kurdu. Türkiye'de askeri üs sayısını ve buralardaki İHA merkezlerini hızla artırıyor. Muhalefetten birileri bu ülkede "Ne işimiz var oralarda. Ne yapacağız İHA-SİHA'yı" diyordu. İçimizdeki öngörüsüz ve vizyonsuzlar uzaylı takılıp başka bir yere giderken dünya basınından sürekli ülkemize övgüler yağıyor. Son olarak önceki gün ABD'de yayn yapan The Washington Times "Türk İHA'ları savaşların geleceğini değiştirmede öncü oldu" diyerek savunma sanayiimizi göklere çıkardı. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace da Türkiye'nin TB2'leri ve benzeri sistemlerinin artık insansız teknolojide "öncü" olduğunu geçen sene haykrıyordu. The Washington Times isi daha da ileriye götürerek küçük Türk İHA'larının, ABD'nin büyüklerine oranla daha çekici ve etkili olduğunu karşılaştırmalar yaparak yayınladı.
Başkan Erdoğan geçen hafta fırlattığımız uydu ile Türkiye'nin uzaydaki haklarının 30 yıl garanti altına alındığını söyledi. Türkiye uzaya Elon Mask gibi binlerce küçük uydu yerleştirme planları yapıyor. Ülkemizdeki muhalefetin "Neden daha fazlası yapılmıyor" diye ayağa kalkıp önerilerle gelmesi gerekirken, tam tersine bu alanda yapılan her başarılı işi itibarsızlaştırmak için kendini yırtıyor. Dünya öve öve bitiremiyor, bizdekiler söve söve gidiyor.
Geleceğe teknoloji, sağlık ve siber dünya anlamında çok iyi hazırlanmamız gerekiyor. Savaş artık ordularla değil virüslerle yapılıyor. Etrafımızda duyduğumuz sesler dışında duyamadığımız başka sesler de var. Artık her yerden kablolar geçiyor, uzaydan işitemediğimiz sinyaller, dünyanın birok şehrinden elektro manyetik dalgalar yağıyor. İnsan beyni duyamadığı bu seslerin tamamını bilinçaltına yerleştiriyor. Yakında küresel şirketler duyamadığımız bu seslerle beynimize marka reklamı dayatması yapacak hale gelecek. Zihin kontrolünde çığır açılmak üzere.
Teknolojide önde olan ülkeler Digital Savaşları başlatmak üzere hazırlıklar, denemeler yapılıyor. Geçtiğimiz hafta Pakistan'ın tamamı bir gecede karanlığa gömüldü. Test ettiler. 2021 yılında dünyada birçok ülkenin digital saldırılarla karanlığa gömüleceği iddia ediliyor. Tüm olanlara bakınca Başkan Erdoğan'ın "Vatan savunmamızı, denizde mavi vatanı olduğu gibi, dijital dünyada siber vatanı da içine alacak şekilde genişleteceğiz" şeklinde dün yaptığı açıklamayı da çok önemsiyorum. İçimizde herşeyi Batı'dan bekleyen ittihatçı vizyonsuz ve teslimiyetçi kafalara rağmen bu ülkeyi geleceği görenler yönetiyor Allah'a şükür. "Siber Vatan" hayırlı uğurlu olsun.
NOT; Bir süre önce Türkiye ile gerilim yaşayan çok sayıda ülkenin kapımızda kuyruk oluşturacağını yazmış "Fransa bile barışmak için yalvaracak" demiştim. İsrail bu konuda kendini yırtıyor. Suudlar çarketti. BAE "Krizi bitirelim" diye kapımıza dayandı. Ve son olarak da dün Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Başkan Erdoğan'a el yazısıyla mektup yazıp "İlişkilerimizi geliştirelim" diye ricacı olduğu açıklandı. Buna mahkumlar. Türkiye'yi karşısına alan kaybeder.