Transfer dönemi geldi, büyük kulüpler milyon dolarları havalara savurmaya başladı. En sıradan transferin bir kulübe maliyeti 3-4 milyon dolar... Hele bazı transferler var ki; son kullanım tarihlerini doldurmuş, Türkiye'ye süper emekliliğini yaşamaya gelmiş 32-33 yaşında amcalar. Hepsini havaalanlarında omuzlara alan fanatik taraftar toplulukları... Aralarına girip anket yapsan, omuza aldıkları futbolcunun ismini ve geldiği takımı doğru dürüst söyleyebilecek kimse yok. Yeter ki rüzgar olsun... Medya da onlardan aşağı kalmıyor. Havaalanında VIP kapısından çıkan her futbolcu süper transfer, yılın bombası, vs...
Peki yurt dışına akıtılan bu milyonlarca doların hesabını soran kimse var mı? Yok. Türk futbolunun hali ortada. Kulüpler düzeyinde ilk ve son Avrupa şampiyonluğumuzun üzerinden tam 17 yıl geçmiş. Bu 17 yıl içinde yabancı futbolculara harcadığımız paralarla, bu ülke için neler yapılmazdı, hesabını tutan var mı? Her şeyi bir yana bıraktım, her transferden yüzde 1 payı fona aktarsak, memlekette SMA hastalığından ölen bebek kalmazdı!
Sanırsınız dolar içinde yüzüyoruz da elin sıradan futbolcusuna dünyaları bağışlıyoruz. Yahu bunu Katarlılar bile yapmıyor. Peki milyonları futbolcuların kucağına dolduran kim? Kulüp yöneticileri.
Onlara sonsuz yetki verilmiş. Kafalarına esene, kafalarına estiği kadar para ödemekte özgürler. Günü gelince onlar ibra edilip gidiyorlar. Kulüp ise onca borç yükü ile kalakalıyor. Öyle kalsa iyi. Mali düzensizliği nedeniyle FIFA'dan, UEFA'dan ceza alıp uluslararası şampiyonalardan men edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu kadar büyük yetki, diktatörlerde bile yok.
Peki ya vergi konusuna ne demeli? Benim gibi bordro mahkumlarının maaşından yüzde 46 vergi kesiliyor. Ama futbolcuların aldıklarından sadece yüzde 15. Peki ben onlardan zengin miyim? Nerdee...
Milyonları cebe indirenler, karşılığını bir şekilde verse yüreğim yine gam yemeyecek. Yan gelip yatıyorlar. Kulüplerimiz Avrupa'da çeyrek finali bile zor görüyor. Kulüplerinin forma satışına bir gram katkıları yok. Bilet satışı deseniz, dört büyükler maçlarını ortalama 5 bin seyirciye oynamaya başladılar. İyi güzel de, yok mu bir hesap soran?