YÜKSEL AYTUĞ

Yine otobüs, yine facia... Yedi ölü, 30'a yakın yaralı... Cumartesi günü hep birlikte bu habere uyandık. Kastamonu'dan Ankara'ya giden otobüs, düz yolda şarampole yuvarlanmış. Can pazarı kurulmuş. Görüntüler bilindik... Yan yana dizili cesetler, ambulanslara konulan yaralılar, panik içindeki yakınlar...
Kazanın nedeni de bilindik... Otobüsten kurtulan bir yaralının anlattığına göre, şoför uyumuş ve yoldan çıkmış. Ayrıca muhtemelen bir başka hattın şoförüymüş. Çünkü birkaç kez yolu karıştırıp geri dönmek zorunda kalmış.
Peki haberin görüntüleri istisnasız tüm bültenlerde nasıl ekrana geldi? Otobüs firmasının ismi 'özenle' ve 'dikkatle' buzlanıp sansürlenerek. Bu ilk kez olmuyor. Neredeyse tüm otobüs kazalarının haberlerinde 'buzlama' yöntemiyle logolar gizleniyor. Peki neden? Reklam olmasın diye mi? Yani şimdi biz o hurdahaş otobüsün üzerindeki logoyu görünce, hemen koşup firmanın önünde bilet kuyruğuna mı gireceğiz?
Aslında tam tersi olmalı. O firma alenen teşhir edilmeli. Sen yorgun şoför çalıştıracaksın; üstelik o şoför yol, iz bilmeyecek. Yedek şoför bulundurma ihtiyacı bile hissetmeden, o yolcuları kaderlerine terk edeceksin. Sonra da senin hangi firma olduğunu kimse görmeyecek, bilmeyecek, öyle mi!
Bir de ironik önerim var: Otobüslerin koltuk ceplerinde kusma ihtimaline karşı naylon poşet değil, ceset torbası bulundurulsun!