Seçimler gelir, seçimler gider…
İnsanlar gelir, insanlar gider…
Ama bir söz var ya hani:
Eşek ölür kalır semeri, insan ölür eseri.
Ardınızda bıraktıklarınızla anılırsınız.
Yaptıklarınızla..
Bugün değil belki ama yarın.
Tarih bunun sayısız örnekleri ile dolu.
Tarihe geçen her düşünce adamı, her sanatçı, her idareci…
Hayattayken ya da görevdeyken değil, kendinden sonra kıymeti anlaşılmış bir çok isim var.
Her hayırda bir şer, her şerde bir hayır vardır...
…..
Önümüzdeki günlerde aylarda daha çok konuşacağız siyaseti şüphesiz..
Ama miras demişken vakıf kültürünü hatırlamak lazım..
Tarihin en incelikli mirası..
Vakıflar..
Bugün büyük çoğunluğu bireysel ya da ailevi isim taşıyor olabilir
Yaptıkları hizmetler, yardımlar aile mirası olabilir.
Bu nedenle de iyi ki varlar.
Kolaylıklar.
Bir de ecdat mirasları var.
Görüp de örnek alınacak türden vakıflar var.
Mesela…
Kızlara Çeyiz Hazırlayan Vakıf…
1845 yılında İstanbul'da kurulan Esad Mehmet Efendi Vakfı, düşkünlere, ihtiyaç sahiplerine yardım eder, ihtiyaç duyulan sokaklara kaldırım yaparmış. Ama en dikkat çeken faaliyeti çeyize ihtiyacı olan genç kızları tespit edip ve onların tüm çeyiz masraflarını üstlenerek hazır hale getirirmiş..
Duvar Yazılarını Silen Vakıf
1470 yılında kurulan Fatih Sultan Mehmet Vakfı, İstanbul'un fethinden sonra şehrin temizliği ve çevre düzenine yaptığı hizmetlerle bilinir.. Ama kuruluş şartlarından biri dikkat çekici..
Cami, medrese, kışla, çeşme, han, hamam, bahçe gibi yerlerin duvarlarının çirkin yazı ve resimlerden temizlenmesini ve çevrelerinin bakımlı kalması sağlaması…
Çeşme Tamir Ettiren Vakıf
Amasya Gümüşhacıköy'de 1860 yılında kurulan Mıgdıs Vakfı duyduklarımız arasında en ilginç olanından… Gayrimüslim Mıgdıs Efendi Ermeni asıllı bir Osmanlı vatandaşı… Mıgdıs Efendi bir çeşme yaptırıp, insan ve hayvanların kullanımı için vakfediyor.. Tamir ve tadilatı içinde para ayırıp vakfın hizmetine bağışlıyor
Sıcak Pide Dağıtan Vakıf
Sahibi Ata Vakfı..1280 yılında Sivas'ta Fahrettin Ali Bin Hüseyin Bin Ebubekir ismindeki bir Selçuklu veziri tarafından kuruluyor.. Müezzinler vasıtasıyla fakir fukaraya sıcak pide dağıtılıyor
Şehrin Estetiğini Koruyan Vakıf
1903 yılında İstanbul'da kurulan Mehmet Hayri Paşa Vakfı belki de bugün sesini en çok duymak istediğimiz türden bir vakıf. Önemli bir diplomat olan Mehmet Hayri Paşa kendisine ait arazileri ve binaları, tarihi camilerin manzaralarının kesilmemesi şehre güzellik katması ve hemşerilerine hizmet sunması için vakfetmiş….
Doktorların Güzel Huylu Olmasını İsteyen Vakıf
1221 yılında Tokat'ta kurulan Keykavus Bin Keyhüsrev Bin Kılıçarslan Vakfı…
Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus, Tokat-Sivas yolu üzerinde bir hastane kurduruyor. Daha önemlisi vakfiyesinde bir talimatname var. "Bu hastanede görev alacak hekimler ve cerrahlar geçim derdinde olmaya, ilim üzere olan güzel huylu ve hastalara şefkatli ola…"
Boğazda Temiz Hava Aldıran Vakıf
Ramazanoğlu Hacı Nurettin Ağa Vakfı 1730 yılında İstanbul'da boğazın gözbebeği Bebek'te kurulmuş. Önce bir çeşme yaptırmış, sonra yanına bir köşk ve bir de liman… Vakfiyesine ise "Buraya gelen insanlar, burada konaklayıp boğaz havası alsınlar. Boğazın güzelliklerini seyrederek dinlensinler" diye yazdırmış.
Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Eden Vakıf …
Yetimlere Yazlık Elbise Alan Vakıf…
Nehir Kenarına Namazgah Yaptıran Vakıf…
Sıcakta Sebillere Kar Koyan Vakıf…
Ve daha nicesi…
Şehirleri yaşatan ruh işte bu. Bugünlere getiren vizyon bu.
Sorumlu, vicdanlı, akıllı insan
İnsana insanca bakan insan…
Toplumsal ihtiyaç her neyse imdadına yine toplum yetişmiş…
Ne bir devlet beklentisi ne de başka bir çıkar ilişkisi..
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" demişler..