Farkındasınız değil mi?
Birileri yine avuçlarını okşuyor.
Çok öngörülü olduklarından mı bilinmez.
Ama Türkiye'de toplumun kılcal damarlarına dokunacak her olayda hazırlıklı çıkıyorlar karşımıza.
Klavye başında hazır kıta bekleyenler mesela…
Sanki nöbetteymiş gibi eşzamanlı paylaşımlar var sosyal medyada.
Ve ne hikmetse yaşanan her olayın ardında bir terör örgütü..
Pardon birkaç terör örgütü! FETÖ, DEAŞ, PKK…
Hepsi sözde birbirinin düşmanı!
Ama yaşanan olaylara baktığımızda kullandıkları yöntemler birbiriyle oldukça örtüşüyor.
Bu da tabi senaryo sahibinin aynı akıl olduğunu düşündürüyor.
Mesela neden bir kilise seçildi cinayet için?
Ya da bir taksi şoförü?
Ya da Ramazan Hoca olarak bilinen Ramazan Pişkin?
Veya Fatih Camii?
Belki komplo teorisi gibi gelebilir ama yaşananların zamanlaması ve mekanlar şüpheleri arttırıyor.
Biri cinayeti işliyor, diğeri dikkati başka yöne çekiyor, öbürü de sosyal medya da dezenformasyonu ve provokasyonu yöneterek, fay hatlarını tetikliyor!
Allah'tan milletimiz duyarlı ve hazırlıklı
Emniyetimiz, istihbaratımız çevik ve dikkatli.
Peki sormazlar mı adama?
Tam da Türkiye sınır ötesinde terör örgütü PKK'yı temizlemekte kararlıyken, DEAŞ terörü nasıl oldu da hortladı?
"Bu seçimin ardından Hilafeti, Şeriatı getirecekler" safsataları gündemdeyken neden ısrarla Ramazan Hoca cinayeti tarikat odaklı hale getirildi?
Neden hedef Fatih Camii?
Neden kameralara poz vere vere işlendi İzmir'deki "İyi Yürekli" taksici cinayeti?
…….
Ve Gazze..
Alışmayalım lütfen!
Ve unutmayalım Gazze'de yapılanları, o masum çocuklara yaşatılanları…
Çünkü birileri unutturma telaşında.
Bölgede farklı noktalarda kıvılcım çıkararak büyük yangını unutturmak için hummalı bir çalışma var.
Bu bir haftada ekranlara sosyal medyaya düşen son dakikaları hatırlayalım.
"Ürdün'de, Irak'ta, Suriye'de ABD üslerine saldırı"
"ABD, Irak ve Suriye'de İran destekli grupları hedef aldı"
"ABD ve İngiltere Yemen'de Husileri vurdu"
Vs vs…
Lahey'de bir tedbir kararı alındı..
İsrail göz! altında…
Peki tüm bunlar yaşanırken Ortadoğu'da İsrail neler yaptı?
Belki kaçmıştır gözünüzden can kaybı 30 bine yaklaştı.
Gazzeli çocuklar açlıktan yabani otlardan yemek, hayvan yemlerini öğüterek ekmek yaptı.
Binlercesi ilaçsızlıktan susuzluktan türlü hastalıklara kapıldı.
Batı Şeria'da okullar bombalandı
Kudüs'ün arka sokaklarında kan aktı.
Zaten bunu dert edinen mücadele eden bir Türkiye vardı.
Ama ne hikmetse art arda bu saldırı ve cinayetler yaşatılarak, halkın dikkati dağıtıldı
YANİ BİRİLERİ BİR ŞEKİLDE ODAK SAPTIRDI
Gazze'yi dünya gündeminden kaldırdı
Onun için uyanık olma zamanı!
……
Ne çok şey yaşadık bir haftada…
Son kaybımız Alev Alatlı…
Derinden yaraladı.
Önemli bir değerdi ülkemiz ve milletimiz için Alev Alatlı.
Araştırmaları, yazdıkları, anlattıkları…
Bir Cumhurbaşkanının onun ardından "Ablaların ablası" ifadesini kullanması, ne denli önemli bir isim olduğunu bir kez daha işledi dimağlara.
O süslü püslü demokrasi, hukuk, insan hakları güzellemeleriyle, kalıbına sokulmaya çalışıldığımız Batının!,
Özgürlükleri, yenilikleri, teknolojisi hatta sinemasıyla özene özene bin bir türlü düşüncelere boğulduğumuz Amerika'nın, gerçek yüzünü anlattı bize yıllarca.
Ama daha da önemlisi Bizi Bize hatırlattı.
"Neydik? Ne olduk? Ne olmak istiyoruz?" sorusunu sordurttu bize her defasında.
"Yolculuk nereye?" diye soracak olursak eğer "Aslımıza" yanıtına vesile oldu.
Küçükken annemizin, babamızın, dedemizin, hocalarımızın bize verdiği nasihatleri kavrattı.
Ve çocuklarımıza anlatacak, onlarla paylaşacak çok fazla nasihati de not aldırdı.
Yani düşündükçe düşündürttü.
Prof. Dr. Ümit Meriç'in ifadesi ise hem yerli ve milli hem de küresel bir düşünürdü.
"Bir çiçek varsa mutlaka bir çiçek daha vardır" dedi.
"Ümit her var ve var olacaktır" dedi.
Ve bu dünyadan göçüp gitti.
…