ABD anayasasının dillerden düşürülmeyen ilk maddesine göre, ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlar sınırsız ifade özgürlüğüne sahiptir.
Hatta bu özgürlük o derece sınırsızdır ki, birçok ülkede "nefret söylemi" sayılacak (dolayısıyla yasaklanmış olan) ifadeleri dahi kapsar.
"Sınırsız ifade özgürlüğü" dedik ama
İsrail hariç elbette. Şayet İsrail'e dokunursan orda
ters kelepçe başlar.
Tıpkı
Filistin destekçisi öğrencilerinin yanında durarak destek verdiği için kampüs içerisinde polis tarafından ters kelepçe yapılarak gözaltına alınan ABD'de Atlanta-Emory Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı
Noelle McAfee gibi.
Hülasa, İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırımı protesto etmek ABD'nin sınırsız ifade özgürlüğü kapsamının dışındadır.
Gerekçe mi? Protestocuların sözde "antisemitik" tutum ve ifadeleri.
Kolayını bulmuşlar; "antisemitik" yaftasını vurdular mı işin aslı astarı sorulmaz nasılsa. Ki, İsrail bidayetinden beri Filistin'de işlediği tüm cinayetleri, "antisemitizm" koruması altında gerçekleştirdi.
Lakin mahut "koruma" eskisi kadar kullanışlı değil.
İsrail'in
Gazze soykırımı gösterdi ki Siyonizm'in çirkin yüzünü "antisemitizm numarası" örtmeye artık yetmiyor.
Netanyahu'nun "ABD üniversiteleri Yahudi karşıtı çetelerin elinde" suçlamasına karşı ABD'li senatör
Bernie Sanders'ın verdiği cevap bunun göstergesi.
***
ABD'de "antisemitizm", herhangi bir nefret suçuyla mukayese edilemez. Böyle bir mukayese teklif dahi edilemez.
Zira Siyonizm'e getirilen her eleştiri, ABD'nin yönetici sınıfına getirilmiş sayılır.
ABD'nin yönetici sınıfı derken, sermayeyi yani "finans baronlarını" kastediyoruz. (Kısa süre önce bu köşecikte İsrail Lobisi ve uzantıları yoluyla Siyonistlerin ABD'de nasıl bir etki alanı oluşturduğundan söz etmiştik.)
Herkes ABD yönetiminden İsrail yönetimini dizginlemesini beklerken, dizginin İsrail yönetiminin elinde olduğu unutuldu.
Siyonist rejim şefi Netanyahu'nun ABD üniversitelerindeki soykırım karşıtı protestoları kınayan ve yetkilileri protestoları engellemeye davet eden açıklamasının hemen ardından, mezkûr protestoların şiddetle dağıtılması ve sayısız öğrenci ile akademisyenin gözaltına alınması ABD'de gerçek başkanın kim olduğunu göstermiş oldu.
***
Amerikan vatandaşlarının ciddi bir bölümünün, Netanyahu'nun kendilerine
"kaçak başkanlık" etme hevesinden rahatsız olduğu anlaşılıyor.
İsrail'in resmi Twitter/X hesabının, soykırımı protesto eden
Columbia Üniversitesi öğrencilerini "terörist" addetmesini ABD ana akım medyasının skandal olarak görmemesi halkın tutumunu yansıtmıyor. Halkın çoğunluğu son zamanlarda yaşanan bu gibi gelişmeleri takip ediyor ve rahatsızlığını belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç yıl önce BM'de yaptığı konuşmada "İsrail devletinin sınırları neresidir?" diye sormakla Gazze ve Batı Şeria'ya dikkat çekiyordu.
Bugün ciddi sayıda Amerikan vatandaşı, "İsrail devletinin sınırları neresidir?" diye sormakla, acaba
Washington da o sınırların içerisinde mi kalıyor diye merak ediyor.
Umalım ki bu merak, sloganını attıkları
"Özgür bir Filistin"in
"Özgür bir Amerika" yolunda en önemli adım olacağını kavramaya yöneltir onları.
Netanyahu'nun dediği gibi "ABD üniversiteleri Yahudi karşıtı çetelerin elinde" değil, fakat "ABD'nin Siyonist çetenin" elinde olduğu muhakkak.