Allah sonumuzu hayreylesin
İsrail lobisinin en büyük parçası AIPAC'in eski bir yöneticisi Steven Rosen, cebinden çıkardığı bir peçeteyi The New Yorker dergisinden Jeffrey Goldberg'in önüne koyup şöyle demişti: "24 saat içinde 70 senatöre bu peçetenin üstüne imza attırabiliriz..."
ABD senatörlerinin ekseriyetine yapılan yüksek bağışların İsrail lobisini oluşturan şirket ve vakıflardan geldiği biliniyor. Dolayısıyla senatoda alınacak kararları da efektif olarak mahut lobi belirlemiş oluyor.
İşbu Siyonist lobinin "peçete demokratları" Rusya Devlet Başkanı Putin'in yüzde 87.8 oyla tekrar seçilmesiyle dalga geçiyorlar.
Fransa, Almanya ve İngiltere aynı kafada. Putin'in seçim zaferini "sözde seçim" yaftasıyla aşağıladılar.
"Gerçek seçim", İsrail mevzubahis olduğunda aralarında hiçbir fark kalmayanların arasında gerçekleşiyor galiba.
Gülmeyin.
Siyonizm'in çıkarları söz konusu olduğunda Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında zerre miskali fark kalıyor mu?
***
Soykırımcı Netanyahu'ya "otoriter" bile diyemeyen Almanya, Fransa ve İngiltere seçim zaferinin ardından Putin'e demediğini bırakmadı. Putin'in yönetimi otoritermiş, sansüre, baskıya ve şiddete dayanıyormuş.
İyi güzel de, binlerce Gazzeli çocuğu katleden İsrail rejimi de size dayanıyor, onu ne yapacağız?
Filistin'e destek mitinglerini engellemeye çalışan, İsrail rejiminin nasıl bir felaket olduğunu deşifre edenleri "antisemitizmi" araçsallaştırarak sansürleyen siz değil misiniz?
"İsrail'in kendini savunma hakkı var" diyerek terörist Netanyahu'nun kundaktaki bebeklere varıncaya kadar on binlerce Gazzeliyi katletmesine, hastaneleri bombalamasına, doktorları ve gazetecileri öldürmesine destek veren siz değil misiniz?
Uluslararası hukuku ve tüm uyarıları iplemeyerek, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki ve merkezindeki yerlerinden edilerek Refah kentine sığınan yüz binlerce savunmasız Filistinliye dün gece hava saldırısı düzenleyen Netanyahu demokrat, Putin otoriter, despot öyle mi?
***
İsrail rejiminin Batılı destekçileri seçim kazandı diye Putin'e saldırırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan telefonla arayarak seçim zaferini tebrik etti.
Dahası, Türkiye-Rusya ilişkilerinde olumlu seyrin yeni dönemde aratarak devam edeceğine dair inancını dile getirdi.
Bağımsız, bağlantısız tavrın gereğini yaptı.
Ne var ki son dönemde Türkiye'de acayip şeyler de olmuyor değil. Mesela, birkaç gün evvel bir televizyon kanalında, Türkiye'nin "Çelik Şemsiye"si tesmiye edilen Atmaca hakkında "Rusların en çok korktuğu sistem" yorumu yapıldı. Matah bir şeymiş gibi KJ marifetiyle mezkûr ifade adeta göze sokuldu.
Hayır yani, Rusya'nın öyle bir korkusu olsaydı, Türkiye'ye hava savunma sistemi S-400'leri vermezdi.
Atmaca'mız şayet birilerini korkutacaksa, bize Patriot vermeyenleri, 15 Temmuz saldırısını gerçekleştirenlere yardım ve yataklık edenleri, güney sınırımızda ikinci İsrail'i kurmak isteyenlere binlerce TIR silah verenleri korkutması gerekmez mi?
Son dönemde izah etmekte güçlük çektiğim kimi gelişmelere muttali oldukça aklıma hep Bahçeli'nin 13. Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'ı tebrik ettiği konuşmasındaki şu sözleri geliyor: "Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez!.."
Allah sonumuzu hayreylesin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)
- Cübbeli Hocama hepyek soru (06.11.2024)