İsrail'in 7 Ekim'den beri
Gazze'ye attığı bombaların toplam gücünün,
Amerika'nın
Hiroşima'ya attığı atom bombasının gücüne ulaştığı söyleniyor.
Lakin, İsrail'in çok "özgün" bir gücü daha var:
Çocukları paramparça ederken eşzamanlı mağdur olmayı başarabiliyorlar. (Takdir edersiniz ki ABD bile kolayından bu güce erişebilemez.)
İsrail'in Nazi dönemi
Almanya'sına nazaran da çok "özgün" bir üstünlüğü var.
Hitler, Belsen, Treblinka ve
Auschwitz'de "soykırımcı" olmaktan öteye geçemedi.
Netanyahu böyle mi ya!
Gazze'de hastaneleri, okulları, camileri ve kiliseleri bombalayıp çoluk çocuk demeden katlederken felaket mağdur olmayı başarabildi.
***
İsrail katliam yaparken bile mağdur olabilme yeteneğini her şeyden evvel
Siyonizm'e borçludur.
Siyonizm'in en büyük numarası da
antisemitizm propagandasıdır.
İsrail çoluk çocuk sivilleri katletme özgürlüğünü (ABD bunu "İsrail'in kendini savuma özgürlüğü" tesmiye ediyor) kullanırken mahut propagandanın her geçen gün etkisi azalıyor.
İsrail daha ne kadar bu sermayeden yiyecek, bilemiyorum. Bildiğim şudur: Antisemitizm propagandası kadük kalınca İsrail biter.
Siyonist network bunun farkında olduğu için Gazze'deki katliama "küresel karartma" uyguluyor.
Hatta, İsrail'in eski Başbakanı
Yair Lapid, "Uluslararası medya objektif olursa
Hamas'a hizmet eder..." dedi.
Gazze'de objektif olduğuna inandıkları 30 gazeteciyi de öldürdüler zaten.
BM Genel Sekreteri
Guterres geçen gün Hamas'ın İsrail'e durduk yere saldırmadığını belirttikten sonra, "Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz kalıyor..." deyince, bu
objektifliğinin bedelini tehdit edilmekle ödedi.
İsrail'in BM Büyükelçisi gündüz gözüyle "Ona derslerini vereceğiz" dedi, iyi mi!
***
ABD, İsrail'i koruyup kollamak gerekçesiyle uçak gemilerini bölgeye gönderdiği dönemde ehlileştirilmiş şapşallar, "Araplar bizi arkamızdan vurdular" demeye başladılar.
Tarihi gerçekler ortaya çıkınca söylem değiştirdiler.
İsrail, ABD refakatinde Gazze'de hastaneleri bombalarken "Filistinliler topraklarını sattı" dediler.
Bu yalanları da tükenince Cumhuriyet'i öne sürdüler.
"Cumhuriyet'in 100. yılını kutlamıyorlar, tutturmuş bir Filistin gidiyorlar..." demeye getirenleri gırla gidiyor.
Oysa biz Filistin derken de kendimizi savunuyoruz;
İstiklal Savaşı'mızı kazanarak kurduğumuz Cumhuriyet'imizi.
Müstevliler (İngiltere ve Fransa dâhil) Mavi Vatan'ımızı tehdit edercesine burnumuzun dibine kadar sokuldular.
Eski işgalcilerimiz geri döndü desek yeridir. Cumhuriyet'imize sahip çıkmak, her şeyden evvel emperyalizme, işgallere ve işgalcilere karşı çıkmakla olur.