Kâfir kâfirliğini dile getirmezse "münafıklık" yapmak zorunda kalır. Zaten iki tarz münafıklık vardır, biri gönüllü, diğeri zorunlu.
Kıymet hükmü kesin ve nettir:
Dinde zorlama yoktur.
Haliyle, kâfiri münafıklık yapmaya icbar etmek, ilahi hükme aykırıdır.
Münafıklık yapacağına bırakın adam gibi kâfirlik yapsın, mesela kimi
CHP'li milletvekilleri gibi
"Orta Çağ zihniyeti" yollu gargara yapmasın!
Bunları durduk yere değil,
Celal Şengör'ün (savcılık tarafından halkın bir
kesiminin benimsediği dini değerleri alenen
aşağılama iddiasıyla) ifadeye çağrılması üzerine
söylüyorum.
Söylediklerine baktım, alakası yok!.. Nasıl ki kendi dışkısını yemesi "lezzet özgürlüğüne" girer, bu tarz kâfirlikler de ifade özgürlüğüne girer. Kimse kusura bakmasın.
Adam "Ateistim!" diyerek Allah'ı inkâr ettiğini ikrar ve ilan ediyor, sen onu peygamberleri inkâr ettiğine dair saçma sapan lakırdılarından dolayı ifadeye çağırıyorsun!
Olacak şey mi?
Kaldı ki, cari hukuk kimsenin kâfirliğiyle/ münafıklığıyla ilgilenmez. Gözlerini kapar vazifesini yapar. Gözlerini açması gereken tek şey adalettir.
***
Daha evvel de
Sezen Aksu'nun eski bir şarkısına olmadık anlamlar yüklenerek servis edilmişti. Çok şükür mahkeme safhasına kadar ilerlemedi ama zihnimde de şu soru takılı kaldı: Bu haberleri kim neden servis ediyor?
Çok değil en fazla bir yıl önce,
Başkan Erdoğan'a hakaret içeren
Gezi döneminden
kalma bazı tweetleri bulup gündeme
getirmeye çalışan bir muhteremin aynı
zamanda sinsi bir "Erdoğan karşıtı" olduğunu
çoğu kimse bilmese de, bilenler biliyordu.
Tamam, "Gülşen bacının" durumu Celal Şengör ve Sezen Aksu gibi değildi. Tahkir, tezyif her şey vardı. Lakin sonuç itibarıyla kendisinin reklamı dışında kimseye yaramadı.
Pardon, muhalif güruhun da işine yaradı.
Önce "yaşam tarzımıza" müdahale etmek için tutukladılar diyerek hükümete yüklendiler, hemen ardından da "Gülşen'i gündemi değiştirmek için tutukladılar" dediler.
Gülmeyin, şaka yapmıyorum.
"Gülşen bacımız" hapisten çıkartılıp göz hapsine alınınca özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı çıktılar ama serbest bırakılmasından da pek memnun kalmadılar. Niye mi? Gündem değiştiriliyormuş!
"Gülşen bacımız" da maşallah çok randımanlı.
Bunların kavline göre hükümet,
"Gülşen bacının" her halinden istifade ediyor, nerdeyse yağından, etinden, sütünden gündem değiştiriyor.
***
Son günlerde her şeyi "gündem değiştirmek" olarak temellük ediyorlar. Bizzat gündemi bile!
Necip Hablemitoğlu suikastı zanlısı
Levent Göktaş'ın yakalanmasını bile gündemi değiştirme gayretine bağladılar. O derece!
Thodex'çi denen o dolandırıcı yakalanıyor, aynı nakaratı tekrarlıyorlar.
Türkiye'nin gururu
Selçuk Bayraktar, "F-35 denilen neslin ötesinde bir platform" olarak tanımladığı yeni projeleri Kızılelma'dan bahsediyor, yine aynı nakarat.
İçlerinden biri, "Gündemi değiştirmek için bunlar her şeyi yapar, enflasyonu bile düşürürler" dedi iyi mi?
Ahmaklık bulaşıcı olduğu için aynı nakaratı futbola bile sıçrattılar. Sosyal medyada bir eleman,
"Ali Koç gündemi değiştirmek için TFF binasına saldırdı" dedi, daha ne olsun!
Bir başka zırto muhalif de aynen şunu sordu: "Gündemi değiştirmek için Yunanistan'a girerler mi?"
"Yunanistan'a girerler mi bilmem ama, Yunanistan saldırırsa, vatanı kanlarının son damlasına kadar savunurlar. Gündemi değiştirmek için bunu bile yaparlar. 15 Temmuz'da çıplak ellerle tanklara direnenlerden her şey beklenir..." diyecektim.
Vazgeçtim.
Çünkü ironiden anlamazlar. Hoş anlasalar da gündemi değiştirmek için ironi yaptığımızı söylerler.