"Satranç Dersleri" şairi rahmetli İlhamiÇiçek'in "yürümenindışında bütün eylemlerinadı / kaçış kaçış kaçıştır" mısraını anıştıran o uzun yürüyüşler...
Yağmurda, karda izde; Ankara'nın caddelerinde, kimi zaman gece kimi zaman gündüz...
Kimi zaman 8 saat hiç konuşmadan o toplanmalar, meydanları caddeleri tutan o bağlılıklar, bağlılıktan bağımsız olmayan o ayrılıklar, Hacı Bayram'a verilen o tekmiller...
Değerli öykücümüz Hüseyin Su (İbrahim Çelik abimiz) "Takvim Yırtıkları"nda NuriPakdil ustamızla yaşanmışlıklarını öyle anlatıyor ki onunla birlikte o yıllara gidiyorsunuz.
Ankara'nın sokaklarını arşınlıyor, o kitapları okuyor, o filmleri izliyor, Nuri Pakdil'in kurduğu o sofralara oturuyor (e tabii maydanoz, roka, marul falandan ibaret o sofralardan aç kalkıyorsunuz) kimi zaman da Nuri Pakdil'i günlerce arıyor, bir köşeden çıkıp geldiğine tanık olunca da havalara uçuyorsunuz.
Hepsinden öte...
Sömürüye, sömürgecilere, mülkiyetçiliğe, kara siyasaya karşı klas duruşa, biteviye direnişe tanık oluyorsunuz.
Nuri Pakdil...
Hiçbir ayartıcının iğvasına zerre miskali kapılmadan ayaklarının üzerinde sürgit durmayı başaran sıkı bir entelektüel...
Ahir zaman mürşidi...
Tavizsiz bir devrimci...
***
"Yeryüzünün Lanetlileri" adlı bir dönem ellerden düşmeyen Frantz Fanon'un bir kitabı vardı. Hüseyin Su, 29 Ocak1991 tarihli günlüğündebu kitabı Nuri Pakdil'in kitapevindensatın alırken yaptığı'pazarlığı' şöyle anlatıyor: "YeryüzününLanetlileri'nigörevliye gösterdi; 'Beyefendi kaçkuruş vereceğiz bukitaba?' dedi.
Kuruş sözcüğünü duyan görevli önce güldü, sonra da canınız sağ olsun efendim, hiç vermeseniz de olur, dedi. NuriPakdil bana döndü,'Görüyorsunuz değil miSayın Su, kredimizi!' dedi.
Üçümüz de güldük. 6.500 TL sözünü duyunca, 'Olmaz beyefendi, biz yabancı değiliz biliyorsunuz, biraz indirim yapın,' diye şaka yaptı. 5.000 TL olsun efendim, dedi görevli. Nuri Pakdil sıkı bir pazarlığa girişti: 'Hayır beyefendi, 4.000'den fazla vermeyiz. Bakın misafirimiz de var yanımızda. Sarın şimdi bu kitabı,' diye uzattı. Misafiri bendim tabii ki.
Görevli kitabı sarıp getirdi.
Nuri Pakdil, 'işlenmiş' bir 10.000 TL uzattı; üstünü getirmeyin beyefendi, sadece fiş istiyoruz, dedi. Dayanamadım ve'Efendim onca pazarlıkne oldu peki?' dedim. 'Beyefendi, pazarlık yapmaksünnettir, siz daha iyibilirsiniz bu konuları,' dedi. 'Biz de pazarlığımızı yaptık...'(Hüseyin Su, TakvimYırtıkları, 3. Cilt, Sayfa 94)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.