İstediğiniz kadar muhalif olun...
İktidarı kıyasıya eleştirin, yerden yere vurun...
Fakat bu ülkenin muhalifleri olun, onun bunun değil.
Baştan beri söylediğimiz, söylemeye çalıştığımız budur.
Bundan ibarettir.
İsterseniz Erdoğan'ın tee İstanbulBüyükşehirBelediyeBaşkanlığı'ndan bugüne yaptığı hizmetleri yok sayın.
Dünü de hepten unutun...
Sömürge valisi edalı KemalDerviş'in bu ülkeye nasıl neden geldiğini, IMF'den üç beş milyar dolar borç alabilmek için bir gecede kaç yasa çıkardığını aklınıza hiç düşürmeyin.
Dahası... Erdoğan'ın bu ülkeyi "Güneydoğu'dan topraksatalım borcumuzu ödeyelim" denilen günlerden IMF'ye borç verecek düzeye getirebilmek için geceli gündüzlü çalıştığını söyleyen kim olursa linç edin, "yalaka, yandaş" diyerek aşağılayın.
Uzun lafın kısası...
Muhaliflik adına elinizden geleni ardınıza koymayın.
Lakin FETÖ'nün kin ve öfkesinin davacısı olmayın.
Olursanız vaziyet değişir.
"Değişir" dediğim, muhaliflik değil bir nevi "beşinci kolfaaliyeti" yürütmüş olursunuz.
Yanlış anlaşılmasın, kimse size akıllı uslu "muhaliflik" yapın demiyor.
Paşa gönlünüzce kaptırın gidin, hatta insafsızlığın dibini bulun. "Kılıçdaroğlu yargılanacak" diye yaygara çıkartın mesela.
Fakat...
Kılıçdaroğlu'nun darbesinin başarıya ulaşacağı beklentisiyle) "Erdoğan kaçacakama onu getirip yargılayacağız" demesini hiç sorun yapmayın.
Nihayetinde kimsecikler "muhalefet kalitenize" bir şey diyemez, size (cibilliyetinize) kalmış bir şey.
Yeter ki müzmin muhalifliğiniz sizi müstevlilerin kucağına savurmasın.
Hele hele... Erdoğan karşıtlığı, FETÖve PKK gibi terör örgütlerinin"işbirlikçisi" olmanıza nedenolmasın.
Her zaman söylerim;
FETÖ'cü olmanız için maklube yemeniz gerekmez.
Türkiye'yi uluslararası toplum nezdinde "teröristülke" olarak gösterebilmek için tertiplenen MİTTIR'ları kumpasına bile isteye katkı sunmanız "işbirlikçi" olmanız için yeterlidir.
İstediğiniz kadar FETÖ'ye karşı olduğunuzu, hayatınız boyunca yolunuzun hiç kesişmediğini söyleyin...
Durum değişmez.
Uzun lafın kısası, muhalif olun, ama muhalifliğiniz bu ülkenin düşmanlarıyla birlikte hareket etmeye neden olmasın.
Sözgelimi, AlmanyaBaşbakanı Merkel'in sorumlulukalanına girmeyin.
Geçenlerde, "referandumda'hayır' diyenlere karşısorumluluğumuz var" demiştiya, onu diyorum.
Alman Başbakanı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı neden sorumluluk duyuyor peki?
Üstelik..
Neo-Nazilerin diri diri yaktığı Türk Asıllı Alman vatandaşlarına karşı bile yeterli sorumluluk duymazken. Merkel hiç kuşkusuz kaşınıza gözünüze âşık değil.
Sorumluluk duygusunun nedeni, sizde gördüğü "cevher" yani muhalefet tarzınızdan ibarettir.
Bu da, Erdoğan'a karşı duyduğunuz kin ve nefretten başka bir şey değildir.
İnanın, Fetullah'ın da yegâne umudu budur. İsterse her gün ona küfredin, Erdoğan'a düşman olun yeter ki.
Ey "genç çeri"...
Omuzların üzerinde "müstevliler" için kullanışlı kafa taşıyacağına, kafanı taşlara vur daha iyi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.