Üzerinden tam iki yıl geçti, binlerce insanı hayattan koparan, yüz binlercesinin hayallerini ve umutlarını yarım bırakan Asrın Felaketi'nin üzerinden. Dile kolay koskoca iki yıl geçmiş, tüm Türkiye'nin yasa boğulduğu karınca misali gücü yettiği kadar yardım taşımaya çalıştığı 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinin üzerinden.
Bizler de o büyük yıkımın olduğu yerde olup biteni dilimiz döndüğü kadar aktarmaya çalıştık, tarifsiz acılara şahit olduk, tarifsiz sabır ve metanetlere de tanıklık ettik. Enkaz altında kalan yakınlarının kurtarılmasını endişeli ama sabırla ve umutla bekleyenleri gördük.
Yıkım büyük, acılar ise o yıkımdan kat kat büyük, böylesine bir felaketin ardından tekrar ayağa kalkmak kolay değildi tabi ki.
Devlet bütün kurumlarıyla, vatandaş dişiyle tırnağıyla el birliğiyle sardı yaraları. Yerle bir olan koca şehirler yeniden inşa sürecine girdi. Deprem konutlarından tamamlananlar hak sahiplerine kısa sürede teslim edildi. Geri kalanların inşası devam ederken biran önce konutsuz kimsenin kalmaması için büyük çaba harcanıyor. Herkesin en büyük beklentisi bölgedeki bütün depremzedelerin yeni evlerinde yaşamlarını güvenle sürdürebilmesi.
Peki böylesine büyük bir yıkımdan ne kadar ders çıkardık?
Hiçbir siyasi görüş ya da ideoloji gözetmeden, devletin bütün kurumlarıyla birlikte ilçeler, iller, belediyeler, büyükşehirler aklınıza gelecek bütün kurumlar. Depreme yeterince hazırlanıyor mu?
Toplanma alanlarından deprem bütçesine, binaların güçlendirilmesinden afet yönetimine kadar hangi başlıklarda ne kadar yol kat ettik?
Bu saydıklarımız işin biraz kamu tarafı, bir de vatandaşı ilgilendiren taraftan bakmaya ne dersiniz?
İsterseniz birkaç soruyla ders aldık mı, anlamaya çalışalım?
Dükkân genişletmek için kolon kesmekten vazgeçtik mi?
Üç ya da dört katlı olması gereken binalara kaçak kat dikmeyi bıraktık mı?
Deniz kumu kullanmaktan haya ettik mi?
Çürük ve kalitesiz malzeme dükkânımıza giremez dedik mi?
Biz sorduk sorularımızı muhatapları vicdanlarıyla kafa kafaya verip cevabını verirler umarım.
Yok, eğer ders çıkarmadıysak, hem hayatını kaybeden binlerce insanın hem bundan sonra yaşanabilecek ölümlerin vebali üzerlerindedir.
Özetle Asrın Felaketi'nde devlet millet el ele yaraları sarmaya çalıştı hala çalışıyor. Bundan sonraki süreçte başta kentsel dönüşümle riskli binaların yeniden inşası ya da güçlendirilmesi hali hazırda devam ediyor.
Bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini unutmadan ancak depreme dayanıklı binalar yaparak, böylesi acıların önüne geçebiliriz.
Allah, milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın inşallah. Bu vesileyle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.