Galatasaray ilk 30 dakika topa sürekli sahip olup oyunu domine etti. Yoğun baskıda çok fazla duran top kazanıldı ama ilk maçtaki gibi etkili üretkenlik yoktu. Buna rağmen Diagne ile skor avantajı elde edildi. Sonra bir duran topla skora denge geldi ama Galatasaray, ikinci yarıya daha istekli daha hızlı başladı. Ardından hazırlanışıve yapılışı çokgüzel bir golle önegeçti. Feghouli deturu garantileyen golü attı. Sahanın yıldızı iki asist ve çok güzel bir gol atan, istekli oynayan Kerem Aktürkoğlu'ydu. Ondan sonra en çok Taylan'ı beğendim. Hollandalı sol bek Aanholt hiç hazırdeğil. Bu kadar düşüş içinde olmasınıda yadırgadım doğrusu.
Fatih Terim'in iki çok önemli doğrusu vardı. Birincisi gücünü kaybetmiş Mohamed yerine Diagne'yi ilk 11'de tercih etmesiydi. İkincisi de devre arasında ilk maçtaki gibi gereksiz oyun değişikliklerine bir tane dahi gitmedi. Ben normal olarak maçlar öncesi neticeler hakkında iddialı yorumlar yapmam. Ama geçen haftaki maç yazımın başlığı 'Galatasaray bu takımıeler'di. Bunun nedenini de yazıda şöyle ifade etmiştim: "St.Johnstone,Muslera'nın kırmızı kartındansonra bir kişi fazla olmasına rağmenüç pas dahi yapamayantakım" diye.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne… Kazanırken en önemli şey ders çıkarmaktır. Bu maç öncesi defansif açıdan bizim kafamıza ne takılabilirdi? İki şey; kaleye gelecek duran toplar veya çok basit kişisel hatalar… Bu ilk yarıda çok ciddi can yakabilirdi. Maç 0-0 iken büyük bir stoper hatasında rakip final pasını veremedi. Kaleci İsmail duran toptan çok hatalı bir gol yedi. Hemen sonrasındada Marcao'nun kırmızı kart görmesigerekiyordu. Bunlar unutulmamalı…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.