F.Bahçe-Göztepe maçından sonra şöyle bir analizim olmuştu: İlk 20 dakika müthiş bir presle oyun, karşı alana yıkıldı. Bu bölümde bir gol atıldı. İki tane yüzde 100 gol kaçtı. Ondan sonra futbol vasattı. F.Bahçe'nin hücum gücünün odak noktası, Isla ve Dirar'ın bulunduğu sağ kanat bindirmeleriydi. Göztepe Teknik Direktörü Kemal Özdeş, bu kulvarda gereken tedbirleri hiç düşünmemişti. Haftalık yazımda da Benzia'nın, tam bir çıkış yapmışken iyi oynarken oyundan alınışını eleştirmiştim. Ayrıca listeden çıkarılmasını da büyük bir hata olarak vurgulamıştım. Çünkü Empoli'den gelen yeni transfer kapalı kutu idi. Tolgay da uzun zamandır futbol oynamıyor. Devre arası çalışmalarına da katılmamıştı.
Gelelim Kayseri maçına. F.Bahçeli yöneticiler, yenildiği için hakeme odaklandılar. Ama 11'e 11 ilk yarıda F.Bahçe yarım pozisyon dahi bulamadı. Çünkü Tolgay hazır değildi. Ayrıca Hikmet Karaman da dersine iyi çalışmış, Dirar ve Isla'nın kulvarını kapatmıştı. F.Bahçe ikinci yarıyı 10 kişi oynadı. Eğer skor dengedeyse ve 1 kişi eksiksen orta saha çıkınca bir orta saha oyuncusu girmeliydi. Ama Ersun Yanal Moses'ı forvet olarak soktu... Hadi bunu da fazla abartmayalım. Ama takımı yorulup tamamen oyundan düşmüşken son bölümde, Frey'i sahaya sürmek çok önemli teknik adam yanlışıydı.
****
BAŞAKŞEHİR'DE SİSTEM BOZULDU
Başakşehir güçlü bir kadroya sahip. Tüm takımlara oranla büyük bir artısı var: Oturmuş sistem. Ligde de 6 puan farkla lider durumdalar. Buna rağmen kazandığı birçok maçtan sonra dahi ciddi bir eleştirim vardı. Kaliteli bir kadro ile tek bir kulvarda mücadele eden takım, bu kadar monoton futbol oynamamalı. Bunun da nedenleri bana göre açıkça belliydi. Arda ve Elia ligin ilk yarısında, Bajic ve Adebayor ikinci yarıda, Robinho ve Demba Ba gibi çok kaliteli isimler fiziki açıdan yetersizler. Eğer bir takımda fiziki olarak görevler paylaşılmazsa en sonunda koşan istikrarlı isimlerde sıkıntı başlar. İşte son maçtaki Visca örneği. Abdullah Avcı, oyuncu değişikliklerinde de hatalar yaptı; Erzurum oyunu domine ediyor, takımı baskı altında skoru korumaya çalışıyor. Gereken 2 hamle var. Önce yürüyen Elia ile koşan Napoleoni değişikliği, sonra da yine yürüyen Robinho ile Demba Ba değişikliği. Demba Ba girerken koşan Mossoro çıkınca maçın kaderi belli oldu. Başakşehir'in takım olarak olumsuz bir futbol sergilediğinin açık örneği şu: Bir tarafta ligin en büyük pas trafiğine sahip tak-ı mı Başakşehir, diğer tarafta da tam tersi ligin en düşük saha içi organizasyonuna sahip takımı Erzurumspor. 90 dakikanın sonunda topa sahip olma oranı yüzde 54'e 46... Üstünde durduğum bir önemli nokta da Emre'nin görev aldığı orta sahada diğer ikiliden birisi Arda ya da Robinho olursa sistem bozulur.
3 HAKEM 3 EYYAM
Yeri geldikçe vurguladığım bir konu; ülkemizde, dünyada eşi benzeri olmayan bir büyük takımlar olayı yar. Medya, yönetici, teknik adam, futbolcu ve seyirci tarafından yine dünyada benzeri olmayan baskılar yüzünden hakemler büyüklerin maçına zihinsel olarak rahat çıkamıyorlar. Bu nedenle hakem hatalarının büyük çoğunluğu büyükler lehine oluyor.
Geçen hafta içi kupa ve hafta sonu ligde hakem felaketleriyle karşılaştık. Mustafa Öğretmenoğlu uzun zaman sonra bu sene bir çıkış yakaladı. Büyüklerin maçlarında görev almaya başladı. Bu durumun performansını olumsuz etkileyeceğini tahmin ediyordum. Çünkü seneler sonra elde ettiği bu fırsatı kaçırmamak için büyüklerin aleyhine bir hata yapmamayı beynine yerleştirmiştir diye düşündüm. Galatasaray- Hatay maçının ilk devresinde Luyindama'nın net kırmızı kartlık hareketini, VAR'ın ikazıyla izlemesine rağmen, bilerek es geçti. Kısa süre sonra Hatay kalecisinin mutlak kırmızı hareketine vicdan muhasebesiyle sarı çıkardı. Ama VAR çağırınca, bir dayanak noktası bulamadığı için kırmızıya mecbur kaldı. Ümit Öztürk, Galatasaray-Trabzon maçındaki yönetimi tam bir skandaldı. Galatasaray'ın kazandığı penaltı bana göre yanlıştı. Bu çok da önemli değil. Ama Diagne'nin ikinci sarı kartını göz göre göre es geçmek, eyyamcılığın 1 numaralı örneğiydi. Maçın neticesini direkt etkiledi. İkinci yarıdaki Trabzon lehine olan net penaltıyı VAR'a rağmen de vermedi. Ümit Öztürk, fiziki yapısı, oyuncularla diyaloğu ve yetenekleriyle çok iyi bir hakem olma yolundaydı. Bu maçtan sonra bence kendisine yazık etti.
Genelde gördüğünü çaldığı, objektif yönetimleriyle Alper Ulusoy'u çok beğeniyordum. Ancak Kayserispor- Fenerbahçe maçında beni hayal kırıklığına uğrattı. Soldado'ya gösterdiği sarı ve kırmızı kartı doğruydu. Bu arada Şamil ile Mensah'ın sarı kartlarını atladı. Ama Umut'un golünü iptal etmesi çok büyük bir hakem hatasıydı. VAR hakemleri hâlâ 'VAR' gerçeğini öğrenemediler. Gri pozisyonlarda hakemlerin verdiği kararı irdelemeyeceksin. O pozisyonda VAR inceleme çağrısına Alper Ulusoy bakıp golü iptal etti. Premier Lig'de bir hakem böyle bir golü iptal etse manşet olur.
Hüseyin Göçek, Galatasaray-Konya maçında süzülmesi çok zor bir pozisyonda yanlış bir penaltı çaldı. 'VAR'dan da bir ikaz gelmedi. Avrupa'da maç yöneten Hüseyin Göçek ve Halis Özkahya ağır bir dinlenme cezası aldı. Üstelik de dünyada benzeri olmayan biçimde cezaları açıklandı. Şimdi merak ediyorum. Yukarıda eleştirdiğim 3 hakemin yaptıkları Hüseyin Göçek ve Halis Özkayha'dan çok daha vahim hatalar. Bakalım MHK ne yapacak?