ŞENOL Güneş, kritik bir deplasmanda günümüz futbolunun istediği ilkeye ters düşen bir orta saha formatı oluşturdu.
Presi ve devamlılığı olan ama organizasyonları yeterli olmayan, ön libero özelliğine sahip Medel ve Atiba, önlerinde de santrfor yapısına sahip orta saha özelliği taşımayan Mustafa Pektemek... Herkes bu orta sahayı eleştirecektir ama ben tersini düşünüyorum.
Çünkü Güneş'in bu orta saha tercihi Başakşehir'in özelliğine göre kurgulanmıştı.
Başakşehir'in alışılmış klasiklerinden bir tanesi kendi alanında kalecisini de dahil ederek, abartılı hazırlık pasları yapması.
İkinci bölgede de bunu yapıyorlar.
Şenol Güneş'in bu stratejisiyle kurduğu değişik orta sahanın, ikinci yarının ortasına kadar etkili preslerini gözlemledik.
Başakşehir daha ilk dakikadan başlayarak abartılı hazırlık paslarıyla, gole davetiye çıkarmak için elinden geleni yaptı.
Ama Beşiktaş bir türlü golü bulamadı, bir de üstüne üstlük kornerden yediği golle skor dezavantajına düştü.
İkinci yarı adeta tek kaleye döndü ama Beşiktaş bütün gayretine ve müthiş baskısına rağmen beraberlik golünü bulamadı.
Rakibin defans ve kaleci başarısına takıldı. Baştan sona üstün getirdiği
maçta zirve yarışı için çok önemli 3
puan kaybetti.
Aslında bu kadar baskı tam Quaresma'nın oyunu içindi ama geçen hafta gördüğü saçma sapan kart yüzünden oynayamadı.
Başakşehir'in uzun zamandır bu kadar silik bir futbol oynadığına şahit olmadım. İkinci yarıda rakibin tek kale baskısında skoru korumalarının iki önemli nedeni vardı.
Bir tanesi ilk yarıdaki tehlike sinyallerinden sonra hazırlık pasını terk etmeleri, ikincisi de Türkiye Ligi'ndeki tartışmasız en iyi stoper Epureanu'nun organizatörlüğündeki iyi yerleşimli alan savunmasıyla birlikte kaleci Mert'ti.